Paşinyan’ın Ermenistan’ı...

31 Mayıs 2024 Cuma

“Hayali Ermenistan’ı bırakın, mevcut sınırlarımızın tanınmasını sağlayalım ve barış yoluyla koruyalım.” Bu sözleri bir Ermenistan başbakanından duyunca ilgisiz kalamıyorsunuz.

Ermenistan anayasası, Türkiye’nin doğu bölgelerini kendilerince, “işgal altındaki Batı Ermenistan” olarak tanımlıyor. Bu yüzden de Türkiye ile sınırlar, diplomatik ilişkiler, her şey kapalı. Aynı ülke, uzun süre, kimilerinin “Karabağ çetesi” olarak nitelendirdiği birkaç büyük aile tarafından yönetildi. Ekonomisine bakınca Türkiye ile benzer özellikleri var. Doğal kaynakları sınırlı. İnsana yatırım yapmaktan başka şansı yok. İşsizlik, yoksulluk öyle boyutlarda ki ülke nüfusu sürekli eriyor, başka ülkelere göç var. Ülkenin nüfusu 2 milyonun altına düşmüş.

Bunlar yetmezmiş gibi Ermenistan, günümüze kadar Türkiye ve Azerbaycan’la kavgalı olmuş. Sovyetler’in dağılmasının ardından herkesin kabul ettiği sınırları ihlal etmiş. Hâlâ birileri, “Karabağ’dan niye çekiliyoruz, Gazah bölgesindeki dört köyü niye Azerbaycan’a geri veriyoruz?” tartışması yürütüyor.

Küçük uluslar, büyük rüyaları başkaları için görür. Ermenistan’ı uzun süre yöneten Koçaryan ve Sarkisyan aileleri, kaynakları en kıt olan Ermeni ulusunu 30 yıl boyunca Karabağ’da oyaladılar. Bu ülkenin kendi kaynaklarıyla bu savaşı yürütme olanağı yok. Karabağ sorununun Ermenistan’da siyasilerin zenginleşmesini perdelediği de ortaya çıktı. Bir dönem ülkeyi yöneten Robert Koçaryan’ın mal varlığına el koyulması gündemde.

Nicol Paşinyan bu ortamda ABD ve AB desteğiyle yaklaşım değiştirdi. Azerbaycan’la sınırları netleştiriyor. Karşısında ruhban... Almatı Deklarasyonu’na göre Azerbaycan sınırları içinde olması gereken Gazah bölgesindeki dört köyün iadesi protesto ediliyor. Protestoları örgütleyen bölge başpiskoposu Bagrat Galstanyan. Protestolarla hızını alamamış, başbakanlığa da aday olacağını açıklıyor.

Uzun süredir ilk kez bir Ermenistan başbakanı yani Paşinyan, kabul edilmiş sınırlar yoluyla güvence ve ekonomiye zaman ayırma şansı arıyor.

Paşinyan bir şey daha yapıyor, ruhban ve feodal eğitim sistemine karşı çıkıyor. Yürüttüğü tartışmalar, bu yönüyle de Türkiye’nin gündemiyle benzerlik taşıyor. Armanpres’e yansıyan değerlendirmeleri şöyle:

“Ruhban-feodal eğitimin mantığı sıradan insanların acı çekmesini yaşam yolu haline getirmek. Oysa okul, iyi yaşam becerisi kazandırmalı. Artık ruhban-feodal düşüncenin üstesinden geliyoruz. Ruhban-feodal sistem isyan ediyor ve şöyle diyor: Düşünmeye ne hakkın var. Yüzyıllardır düşünce kalıplarını biz yarattık, sen de o kalıp içinde düşün. Bu şablonun dışında düşünürsen hainsin.”

Yusuf Tekin’in başlattığı müfredat tartışmalarıyla ne kadar benzer değil mi?

Barış, Ermenistan’a, Azerbaycan’a ve Türkiye’ye gerekli...

Aynı zamanda akıl ve bilim de...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları