Yanlış inanış!

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta yaptığı Rize konuşmasında “Türkiye’nin daha sonra yaşadığı siyasi ve sosyal krizlerin temelinde 27 Mayıs Anayasası ile tesis edilen sistem vardır” dedi.
Cumhurbaşkanı ısrarla istediği başkanlık sisteminin anayasal içeriğini bir sır gibi saklıyordu; o konuşmasında nasıl bir anayasa istemediğini açıklamış oldu.
Ancak, inandığı gibi konuştuğunu sıkça vurgulayan Cumhurbaşkanı’nın 1961 Anayasası ile ilgili inanışı yanlıştır.

***

1961 Anayasası’nın belirleyici özelliği, özgürlükçü ve eşitlikçi olmasıdır. O anayasada kişi hakları; temel hak ve özgürlükler; sosyal ve ekonomik haklar, basın özgürlüğü, üniversite özerkliği, sendikal haklar bir bütünlük içinde; en ileri düzeyde ve çağdaş bir anlayışla düzenlenmiş ve yargı bağımsızlığı ile güvence altına alınmıştır.
Bilindiği gibi 1961 Anayasası’nın esas özellikleri, 12 Mart 1971’den sonra yapılan değişiklikler ve özellikle de 12 Eylül 1980’de 1982 Anayasası ile yok edilmiştir.
Ülke şu anda özgürlük özürlü 1982 Anayasası’yla yönetilmekte ve Cumhurbaşkanı’nın bu anayasayı çiğnediği öne sürülmektedir.

***

Cumhurbaşkanı 1961 Anayasası’nın tamamını kriz kaynağı görmekle birlikte o anayasayı ayrıca şu üç nedenle yanlış buluyor olmalıdır!
Birincisi, kimsenin dini inançlarından dolayı kınanamayacağı; dini eğitimin fertlerin kendi arzularına bırakılacağını düzenleyen 19 maddedir. Madde: Kimse Devletin sosyal, iktisadi, siyasi veya hukuki temel düzenini, kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya şahsi çıkar veya nüfuz sağlama amacıyla, her ne surette olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez veya kötüye kullanamaz der.
1961 Anayasası bu yasağın dışına çıkan kişilerin cezalandırılacağını, dernek ve partilerin de temelli kapatılacağını vurgular.
Zorunlu din derslerinin dayatıldığı günümüzde bu laiklik ilkesinden söz etmeye artık olanak var mı?
Baksanıza, onca insanla birlikte bilimin ve üniversitenin beyin ölümüne ve ülkenin AKP iktidarına gidişine yol açan darbeci diktatörün cenazesine, uluslararası üne sahip bir bilim insanı teşekkürle çelenk gönderiyor!

***

İkincisi, 1961 Anayasası, basın yayın bağlamında da olsa, sağcı iktidarların hiç benimsemediği şu ilkeyi koyar (m.23): Devlet ve diğer kamu kuruluşlarının sağladığı araç ve kolaylıklardan herkes eşit olarak yararlanır. Bir başka anlatımla, 1961 Anayasası devletin değişik sermaye kesimlerine eşit uzaklıkta tutulmasını öngörür. AKP iktidarının kamu ihalesi ve özelleştirme uygulamalarında bu ilkeye ne kadar bağlı kaldığı(!) da iyi biliniyor.

***

Üçüncüsü, Atatürk Orman Çiftliği’nde Ak Saray yaptıran Cumhurbaşkanı,1961 Anayasası’nın ormanlarla ilgili 131. maddesini nasıl benimsesin?
Devlet, ormanların korunması ve ormanlık sahaların genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir... Devlet ormanlarının, mülkiyeti, yönetimi ve işletilmesi özel kişilere devrolunamaz.
Bu düzenleme, son yıllarda daha fazla talan edilen tüm doğal kaynaklar için de geçerlidir.

***

Cumhurbaşkanı anayasa konusunda daha fazla konuşmalı ki toplum, şimdiye dek içeriği bir bilmece gibi saklanan başkanlık sisteminin ne anlama geldiğini sonunda anlayabilsin!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları