Balkan Naci’den ‘Ben’...

24 Eylül 2023 Pazar

Okullar açıldı, tatilciler evlerine döndü. Sayfiyeler boşaldı. Sonunda ben de tatile çıkabildim. Sayfiyelikten çoktan çıkmış, adeta bir kültür merkezine dönüşmüş Bodrum’da kendimi buldum. “Herkes kendi Bodrum’unu seçer” sloganımın gereği, doğru Şevket Sabancı Kültür ve Sanat Merkezi’ne... Bodrum Belediyesi işbirliğiyle açılan Balkan Naci İslimyeli’nin “Ben” sergisine... Öyle büyük bir ilgi var ki sergi 28 Ekim’e kadar uzatıldı. Yarımada sakinleri sakın kaçırmasın, bir daha böyle bir fırsat ele geçmez. Sanatçının 50 yılından (1972-2022), tüm evrelerinden seçmeleri bir arada görme olanağını bir daha belki de hiç bulamazsınız. 

Benim en büyük şansım ve mutluluğum, retrospektif sergiyi küratörü Prof. Dr. Kıymet Giray’la gezmem oldu. Onun deyişiyle “Sergiyi daha da özel kılan sanatçının titizlikle kendi eserleri arasından seçerek kendine sakladığı, kendi koleksiyonunda tuttuğu eserlerin arasından seçilmiş eserleri kapsamasıdır.”

BİR BEN VAR BENDEN İÇERİ

Geçen yıl, çok zamansız aramızdan ayrılan Balkan Naci İslimyeli şöyle diyordu: 

“Sanatımı belirleyen üç ayak var: Varlık, yaşam ve yokluk bilinci. Bu üç noktayı birbirine bağlayan yollar üzerinde yaşadığım serüvenler, karşılaşmalar, kayıplar ve umutlar. Kısaca sanat başlangıcı olan ama sonu olmayan umutsuz bir arayış...”

Bu sergiyi oluştururken Kıymet Giray’ın, binlercesi içinden seçtiği sözcük ve serginin omurgasını oluşturan kavram “Ben”. Şimdi ona kulak veriyorum:

“Ben”. İnsanın gerçeği. Gerçekliği. “Ben” düşünme eylemi, “Ben” felsefenin derinliğinin imgelem gücü, “Ben” varlık ve oluşum. “Ben” insanın, tekilliği, yalnızlığı. “Ben” baskılara, suçlamalara direnme hali. “Ben” iletişim ve iletişimsizliği insanın. “Ben” bir kavram olarak insanın sürdürülebilirliği. “Ben” kendini kanıtlama hali. “Ben” sanatla bütünleşme çizgisidir. “Ben” Balkan Naci İslimyeli. “Ben” Balkan’ın, tam da kendisi.

DEĞİŞİM DÖNÜŞÜM

Sergiyi gezerken o tabloların, o “Ben”lerin içinde sanatçının en çok yaratıcılığını görüyorum. Bir de ödün vermeden değişimini, dönüşümünü... Ama aynı zamanda Anadolu’yu, İstanbul’u, evrensel değerleri, çocukluğu, korkuları, endişeleri, tanıklık ettiği şiddeti, darbelerle geçen işkence, tutuklanma, sorgulamalarla geçen karanlık yılları, geleceğe umutlu bakışı, ölümle hesaplaşmaları, direnci, sevgiyi görüyorum. Doğayı, müziği, şiiri görüyorum. Sanatçının her daim aldığı riskleri görüyorum. Ve sürekli kendini aşmasını görüyorum. 

Zaten kendi de söylemişti ya: “Ben bütün yaptıklarımla kendim için bir güç, arkamdan gelenler için bir umut olmaya çalıştım. İnandığımı yaptım. İnandığımı, inadına, inadına yanılmanın, yenilmenin ve yalnız bırakılmanın bütün risklerini alarak yaptım.” Üstelik, klişelere sığınmadan, orta ve yaygın beğeni tuzaklarına düşmeden, talebe göre arz etmeden, her daim kendi kalarak...

Sergi şu bölümlerden oluşuyor: Bir Ev Kadınının Fotoromanı 1981, Gece Yüzleri 1985, Deli Gömleği-Fermanlar 1992, Hiç- adımlar 1996, Suret 1998, Zamansız 2002, Matah 2006, Tuhaflıklar Tarihi 2008, Makas-Psikolaj 2008, Güneş Saatleri 2008, Karayazı 2009, Sûfi 2009, Gölgeler Kenti 2009, Düş Resimleri 2009, Asılsız Gölge 2013, Kara Tahta 2013, Kozmos ve Toz 2013, Bir Şey Söyle 2015, Tılsımlı Gömlekler 2015, Hatırla 2017.

Sergiyi muhteşem bir katalog tamamlıyor. Sergiyi görmek, Bakan Naci İslimyeli’nin yaşamı boyunca dünyayı algılayışını, eşsiz duyarlığını, estetik anlayışını, denemelerini, olağanüstü ironisini, kendini aşma gücünü, sanatın özgürleştirici özünü de keşfetmenin bir yolu. Sanatçının muhteşem yolculuğuna tanıklık ederken bir de bakarsınız, siz de kendi “Ben”inizde yolculuğa çıkmışsınız. Emeği geçenlere teşekkürler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları