Bugün bayram...

29 Haziran 2023 Perşembe

Bugün bayram. Gönül isterdi ki size bayram sevgisi, bayram neşesi, bayram keyfi, bayram umutları, bayram coşku ve sevgisinde buluşmaktan, kucaklaşmaktan söz edeyim...

İsterdim ki ülkede her şeyin çok güzel olacağından, ekonominin düzeleceğinden, karşıdevrimin artık ilerlemeyeceğinden, laikliğin ayaklar altına alınmayacağından, yeniden anayasaya uygun bir yaşama dönüleceğinden, ülkeye hak ve hukukun egemen olacağından söz edebileyim... Ancak...

En iyisi gelin Bodrum Belediyesi ve Livaneli Vakfı’nın gerçekleştirdiği “Akdeniz Edebiyat Günleri” ve en keyifli sunumlardan birine dönüş yapalım... 

(Moderatör Tamer Levent, en ilginç sunumlardan birini yapan Burcu Karahan, Zülfü Livaneli ve Louis de Bernieres.)

AH ŞU KADINLAR VE EROTİK EDEBİYATIMIZ

Anımsatayım, bu yıl tema “Tarih ve Edebiyat” diye belirlenmişti. Stanford Üniversitesi öğretim üyesi Burcu Karahan, “İmparatorluktan Ulusal Devlete Geçiş ve Edebiyat” başlıklı oturumda, bu temayı romanlardaki kadın karakterler aracılığıyla irdelemişti. Özetin özetiyle şöyle:   

Malum, roman bizde geç gelişti. Osmanlı’nın ilk romanlarında (19. yüzyılın ikinci yarısı) Tanzimat etkisiyle Batı’dan çevirilerle... Karahan’a göre “Yanlış Batılılaşmayı anlatan romanlarda kadınlar hep yan karakterdir, araçtır. Bu metinler alegoriktir, otoriterdir, mesaj kaygılıdır.” (...) “Cinselliklerini açıkça yaşayan hafif meşrep kadınlar her daim cezalandırılırlar. Zavallı cariyeler de genç beyin hatalarının kurbanı olurlar.”

2. dönem Serveti Fünun’la örtüşüyor. Daha gerçekçi ve kadınlar artık ana karakterlerdir... Sonra: “Cumhuriyet romanlarında milli bir kimlik oluşturma çabası vardır ve romanlarda milliyetçi kadın simgeleri öne çıkar. Bu dönemde kadın karakter cinsellikten uzak, hatta cinsiyetsizdirler. Ülkenin annesi ya da Çalıkuşu’nun Feride’si gibi öğretmenidirler.”

Ancak bu ikisi arasında çok ilginç bir durum var. Abdülhamit’in yasakları kalkınca müthiş bir yayın bolluğu gelir: Müstehcen romanlar...

“1910 yılında Mehmet Rauf’un yazıp isimsiz olarak yayımladığı Osmanlı’nın ilk erotik romanı diyebileceğimiz roman: Bir Zambağın Hikâyesi’dir.”

Zambak çok popüler olur... Cinsel ilişkiler tasviri ve müstehcen dil nedeniyle Mehmet Rauf hapse atılır. Kitap yasaklanır. Ama el yazısı kopyalar gecesi 10-20 kuruştan yastık altı kitabı olarak kiralanır.

“Zambak” birçok romancıya ilham olur: “Karyolada Tatlı Dakikalar” , “Zifaf Hatırası”, “Anahtar Deliğinden”, “Bir Bakirenin Gebeliği”...

Burcu Karahan, bu romanların başlıklarında vaat ettikleri kadar cüretkâr olmadıklarını belirtip “hatta biraz tutucu, ahlakçı tavır benimsemiş olsalar da yine de kadın cinselliğini gündeme getirerek konuyu genelleştirirler” diyor.  

CİNSELLİĞİ YAŞAYAN KADIN KARAKTERLER

Bunlar, 1920-1924 arasında basılan bir seriye, Binbir Buse: En Şen ve En Şuh Hikâyeler serisine hazırlık yapar.

Sözü, Karahan’a bırakıyorum: “Bu hikâyelerde kadınlar cinsel anlamda ne istediklerini bilir, erkeklerin cinsel performanslarını rahatça konuşur, değerlendirir ya da eleştirirler. Sıradan başlıkları ve dönemin normlarını yıkan öyküleri, kadın karakterlerden ziyade muhafazakâr okuyucuyu eleştirir. Kadın cinselliği ve bedeni hakkında dönemin var olan tanımlarını bozarlar. Bu hikâyeler, bu geçiş döneminde edebiyata en enteresan, cinselliğini en özgürce yaşayabilen kadın karakterleri verir.”

Bunlar hakkında peki kadınlar ne düşünüyordu? Karahan’ın yanıtı şöyle:

“Bu dönemde kimin neyi okuduğunu bilmek zordur. Ancak Yakup Kadri’nin Edebiyat Hatıraları’nda çok ilginç bir anekdot var: Mehmet Rauf’un Zambak’ını okuyan İzmirli zengin bir işadamının kızı mektupla Mehmet Rauf’a ilan-ı aşk edip evlenme teklif eder ve ikinci eşi olur. Yani kadınları cinselliklerini sahiplenip doğa kadını olmaya teşvik eden Mehmet Rauf’a görmeden âşık olur, ki bu bize biraz da olsa kadınların ne düşündüğü konusunda ipucu verebilir.”

Teşekkürler Burcu Karahan, “Nereden nereye” dedirten bu sunum için.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları