Direnen Boğaziçi yalnız değildir

07 Mart 2024 Perşembe

8 Mart Dünya Emekçi Kadın Günü haftasında, yıllardır PEN Yazarlar Derneği, ülkemizde kadın hareketinin öncülerinden ve her daim ezilenden yana olan Duygu Asena adına ödül verir. Bu yıl ödülü laik ve özerk, akıl ve bilim yolunda, nitelikli eğitim için mücadeleden vazgeçmeyen, Boğaziçi Üniversitesi’nin direnen akademisyen, öğrenci, mezun ve çalışanlarına verdiğimizi daha önce kamuoyuna duyurmuştuk. Önceki gün Alman Kültür Merkezi Kütüphanesi’nde, gerçekleşen ödül töreninde birbirinden duygulu anlar yaşandı. O güzelim kitaplığı PEN üyesi yazarlar, şairler, akademisyenler doldurmuştu. İşte törenden kimi anlar:

ÖNCE GEREKÇE

Törende önce ödül gerekçesinin şu noktaları vurgulandı:

Dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına tek bir üniversite sokamayan, eğitim sistemini cemaat ve tarikatlara teslim etmekten çekinmeyen, bu yolda anayasayı yok sayan, Cumhuriyetin temel taşlarından “eğitim birliği”ni dinamitleyen, Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim alanını kurak, susuz, üzerinde ot bitmeyen bir Vahhabi çölüne çeviren, cehaleti yücelten, nitelikli gençlerin ülkeyi terk etmesine neden olan zihniyet, 2021’de başlayan süreçte, tamamen keyfi rektör atamalarıyla ülkemizin köklü ve en değerli eğitim kurumlarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi’ni de ele geçirmeye çalışmaktadır. Bu ödül, mücadeleden vazgeçmeyen ve direnişini sürdüren Boğaziçi Üniversitesi’ne “Yalnız değilsiniz” demenin bir yoluydu.

Üniversitenin çalışanları adına kreş çalışanlarından ve Eğitim Sen temsilcisi Esra Şener, mezunlar adına Serra Ulusoy, akademisyenler adına Mine Eder ödüllerini alırlarken teşekkür konuşması yaptı.

ÜÇ BOYUTLU ÇÜRÜME

Ödül plaketini İnci Asena’nın sunduğu törende siyaset bilimi profesörü Mine Eder’in kabul konuşması çarpıcıydı.

Direnişe ses ve güç katanlara teşekkür ettikten sonra, yaşadıkları üç boyutlu çürümeyi ve bu üç boyuta itirazlarını anlattı. Ve hiçbirinin Boğaziçi’ne özgü olmadığını, bütün Türkiye’de geçerli olduğunu sık sık vurguladı. Özetliyorum: (Konuşmanın tümü PEN sitesinde: www.pen. org)

1) “Başından beri en önemli çürüme liyakat dışı ilişkilerle yapılan akademik ve idari atamalar. Bu tür atamalar da Boğaziçi’ne özgü bir şey değil. Bu bütün üniversitelerde yaşanıyor, bütün kurumlarda yaşanıyor.”

2) “Kampüsün tam bir açık hava hapishanesine dönmesi. Kampüs itiraz eden hocalara ve mezunlara yasak. Emekli hocaların dersleri kapatılıyor, kampüse girişi yasaklanıyor. Sözleşmeler yenilenmiyor, keyfi disiplin soruşturmalarının ardı kesilmiyor. Tamamen keyfi bir yönetimle karşı karşıyayız.”

3) “Kurumsal çürümenin üçüncü boyutu da tek adam rejimi mantığına dayalı bir yönetim anlayışı. Bunu da bütün Türkiye yaşıyor. Hemen her şeye, rektörün karar verdiği, bütün kararların tepede bir şekilde kararların verildiği, hiçbir itirazın dinlenmediği kolektif akıldan tamamıyla uzaklaşılmış bir sürecin içerisindeyiz.”

Evet, üç boyutlu çürümeden tüm ülke zarar görüyor!

HOCA GİBİ OLMAYAN HOCA

Üniversitenin, öğrenci temsilcisi Eftalya Koyuncu 8 Mart hazırlıkları nedeniyle törene katılamadı, bir mesaj yolladı. Töreni ben yönetiyordum. O anda dolu salona baktım ve en ön sırada hocaların hocası Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatı Bölümü’nün emeritus profesörü Oya Başak’ı gördüm. (Bilmeyenler olabilir. Emeritus, emekli olduğu halde bilgisi, birikimiyle hocalık ve yol göstericiliğiyle her daim akademisyen olandır.) Hiç kuşkum yok, içimizde en genç ruhlu oydu. Sözü ona verdim. (Yenilerde bir göz ameliyatı geçirdiğinden oturduğu yerden sözü aldı.) Düşünce derinliği olan çok duygusal bir konuşma yaptı.

Hoca gibi hiç olmayan hocaların hocası Oya Başak, gerçekten de kurulduğu günden bu yana üniversitesine sonsuz destek vermiş, nice özellikleri yoktan var etmişti. Konuşmasında insan ilişkileri, hoca-öğrenci, eğitim ve dostluk, dayanışma ilişkileri üzerinde durdu. İdealler, ilkeler ve değerli insan yetiştirmek, topluma faydalı olma bilinciyle yetiştirilen İNSAN üzerinde durdu. Değer bilen insan yetiştirilen kuruma düşen KÖTÜLÜĞÜ anlattı. Hukukun, sevgi ve saygının yok oluşunu vurguladı.

Gözyaşları ve kahkahalar arasında bir PEN Duygu Asena Ödül Töreni işte böyle geçti. Daha nicelerine diyelim...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları