Filler tepişiyor, analar ağlıyor

15 Ekim 2023 Pazar

İzmir Amerikan Kız Koleji’ndeki sınıf arkadaşlarımdan ikisi İsrail’de yaşıyor. Bir haftadan beri her gün haberleşiyoruz, her gün onlarla birlikte ölüp ölüp diriliyoruz. Her ikisinin de hem yetişkin oğul ve kızları hem de çok genç torunları askere çağrılmış; ölen yakınları var. İşgal edilmiş topraklarda, Gazze’de her gün haberleşebildiğim bir arkadaşım yok ama Lübnanlı ve Filistinli dostlarımın yaşadıkları korku, dehşet, sayısız ölüme bedel.

Dinci, gerici, şiddet yanlısı Hamas’ın saldırısıyla tetiklenen; radikal sağcı, fanatik dikta sevdalısı Netanyahu’nun topyekûn savaş ilanıyla bir haftadır yaşadıklarımızı tekrarlamayacağım. Ne biri ne öteki Filistin ya da İsrail halkını temsil ediyor. Sadece şu son bir haftadır yaşadıklarımız değil, halen devam etmekte olan Ukrayna, Myanmar, Afganistan, Etiyopya, Irak, Yemen ve Suriye’deki savaşlar da bir kez daha yine şunları gösteriyor: 

Kötülüğün, nefretin, şiddetin sonu yok. Emperyalist güçlerin silah sanayisini beslemek için her daim savaşa gereksinimi var. “Uygar” geçinen dünyanın ne denli ikiyüzlü ve riyakâr olabileceği ortada. Filler tepişirken sadece ve sadece analar ağlıyor!

Ah bir de Atatürk’ümün şu sözünü dünya âlemin yüzüne çarpmak geliyor içimden: “Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Millet hayatı tehlikeye uğramadıkça savaş bir cinayettir.”

BERTOLT BRECHT SÖYLEMİŞTİ

İşte bu saydığım nedenlerle, cuma hutbesinde, sokak gösterilerinde, meydanlara dökülüp “Ordu Gazze’ye”, “Din kardeşleri Gazze’ye” diye haykıranlara, buyurun siz gidin diyorum.

Bertolt Brecht “Duvara Tebeşirle Yazılan” başlıklı üç satırlık şiirinde söylemişti:‘Savaş istiyoruz!’/ En önce vuruldu/ Bunu yazan.”

Yukarıdaki nedenlerle, dün, bugün, Meclis kürsüsünde ülkemi Ortadoğu kaosuna sürüklemek isteyen; nefret, kin, öfke tutkunu, çıkar ve güç bağımlısı siyasileri asla affetmeyeceğimi biliyorum. Her savaşta, o şişkin egolu politikacıların çocukları değil, yoksul halk çocuklarının öldüğünü bildiğim gibi.

Brecht’in “Gelen Savaş” şiiri: “Bu gelen savaş ilk değil./ Çok savaş oldu bundan önce./ Bittiği gün en son savaş/ bir yanda yenilenler vardı gene,/ bir yanda yenenler vardı./ Yenilenlerin yanında/ kırılıyordu halk açlıktan./ Yenenlerin yanında/ halk açlıktan kırılıyordu.”

Brecht, “Çağcıl Söylem” şiirinde yenenlerin sevincini, yenilenlerin ağıdını dillendirdikten sonra şöyle der: “Gecenin geç saatlerinde / Sayıyordu telgraf telleri/ Savaş alanında kalan ölüleri./ O zaman dost ve düşman sessizleşti.// Yalnız analar ağladı / Her iki yanda.”

İKİ KONSER

Hayat devam ediyor. Bu hafta izleme mutluluğuna eriştiğim iki muhteşem konser tüm savaşlara meydan okuyacak nitelikteydi. 

İlki AKM’de efsane Şef Valeri Gergiyev yönetiminde, en az şefi kadar efsane olan Marinsky Orkestrası’nın konseriydi. St. Petersburg merkezli 240 yaşındaki orkestra, dünyanın en iyisi diye tanımlanıyor. Avrupa, Ukrayna Savaşı nedeniyle Rus kültürüne kapılarını kapamış durumda (Bence utanç verici bir durum!) Kültür Bakanlığı davetiyle Aspendos ve Ankara’dan sonra İstanbul’a geldiler. Çaykovski’nin Fındıkkıran bale süitinin tümünü ve 6. Senfonisi’ni çaldılar. O iki saat yeryüzü nasıl da güzeldi! 

Can Okan şefliğinde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın Zorlu’daki açılış konseri, Fazıl Say’ın “Yüz Yaşında Bir Çocuk” adlı 6. Senfonisi’nin dünya prömiyeriydi. Say’ın eseri, 1. Üzgün İnsanlar, 2. Anadolu Ütopyası, 3. Cehalete İsyan, 4. Yılmayan Ruhlar bölümlerinden oluşuyor. Hüzünle başlayan senfoni ikinci bölümünde çarpıcı bir biçimde renklendi, farklı tınılarla genişledi, çoğaldı. Üçüncü bölümde isyanı, öfkeyi iliklerimizde duyduk. Heyecan vericiydi, cehalete isyanda iyice bilendim. Son bölüm Türkiye’nin çok renkli, çoksesli bir özeti gibiydi ve geleceğe umutla bakmanın yolunu açıyordu. Fazıl Say bir kez daha müziğiyle adeta resim çizmişti. İyi ki var bu güzel yaratıcı insanlarımız... İyi ki var bu muhteşem orkestrayı oluşturan her yaştan 100 genç insan...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları