Hayvana şiddet, insana şiddetten farksızdır

01 Aralık 2022 Perşembe

‘‘Köpekler insan olduklarını sanırlar, kediler ise Tanrı olduklarını”... 

Bu söz, ünlü, cesur, öncü Fransız yazar Colette’e ait. 

“Kedi insana tepeden bakar. Köpek insanın ağzının içine bakar. Ama domuz dosdoğru gözlerinizin içine bakar. Ben domuzları severim.”

Bunu söyleyen ise dünya siyasetine yön vermiş Churchill.

Hayvanlar üzerine söylenmiş milyonlarca söz arasından en çok, en sık anımsadıklarım bu ikisi... Dinsel referansları bir yana bırakacak olursak, siyasette de edebiyatta da insanların hayvanlara karşı tavrı, tutumu, davranış biçimi aynı şablonu izliyor. Nefret ya da sevgi; kötülük ya da iyilik, şefkat ya da kin, intikam, empati ya da ayırımcılık, ötekileştirmek, düşman bellemek... Yaptığınız seçim, birey ve toplum olarak sizin yeryüzündeki yerinizi, kişiliğinizi, kimliğinizi ama aynı zamanda geleceğinizi de belirliyor. Öyleyse?

HAYVAN SEVMEYEN, İNSAN SEVEMEZ 

Konya’da belediyeye ait hayvan barınağındaki o rezillikten beri, günlerdir hayvana karşı şiddet konuşuluyor. Hemen belirteyim, salt Konya değil, ülkenin her köşesinde benzer bir katliam sürmekte! 

Yasaların uygulanmaması, yasanın eksiklikleri, alınmayan önlemler, cezai yaptırım olmaması ya da çok hafif olması, barikatların koşulları, denetimsizlik, medyanın nefret dili... Bütün bu konular siyasi partiler, belediyeler STK’ler tarafından tek tek ele alınıyor. Eğer o korkunç görüntüler ortaya çıkmasaydı, korkarım bu denli farkındalık yine olmayacaktı. (Zülâl Kalkandelen’in gazetemizdeki dizisi yıllardır bu alanda mücadele verenlerin görüşlerini de kapsıyor. Kaçırmayın!)

Vurgulamam gerek: Hayvan sevmeyen, insan da sevemez! Doğayı sevmeyen, doğaya saygısı olmayanın, insana da sevgi ya da saygı beslemez, besleyemez!

Şiddet sapkınlıktır! Tüm psikologlar hayvana şiddetle, cehalet oranının yüksekliği arasında bir paralellik kuruyor. Bakmayın ülkemizde son yıllarda cehaletin prim yapmasına, yetkili ağızlardan cehalete övgüler düzülmesine; eğitim ve bilinç arttıkça, doğaya ve hayvanlara da sevgi, saygı, anlayış, şefkat, iyilik çoğalıyor.

Öyleyse? Demiştim... Öyleyse yapılacak şey belli. Gücünü ve iktidarını, nefret, kin, öfke, intikam, gerilim, kavga, şiddet, savaş, cehalet, ayırımcılık ve ötekileştirmekten alan bu iktidarı bir an önce hak ettiği yere yollamak ve birbirlerinden ne denli farklı olsalar da, bu amaç için bir araya gelenlere kucak açmak! 

HAYDİ KİTAP FUARINA 

Güçlünün güçsüze şiddet uyguladığı ülkede arada iyi şeyler de oluyor. Örneğin hâlâ kitaplar yayımlanıyor, şiir yazılıyor. Ne demişti Ceyhun Atuf Kansu, “Şiir yazılan ülkede umut kesilmez!” Veee İstanbul Uluslararası TÜYAP Kitap Fuarı 3 Aralık Cumartesi açılıyor. 2019’da salgın öncesi kaldığı yerden devam! 

Bu yılın onur konuğu, Nazlı Eray. Edebiyatımızın üretken kalemini canı gönülden kutluyoruz. Bu yılın teması ise “Kitabın Büyülü Dünyası”. Yaşamın büyüsünü çoğaltan kitaplar sizi bekler!

PEN Yazarlar Derneği olarak açılış günü, 3 Aralık saat 17.00’de “TÜYAP Kitap Fuarı ve Edebiyatımız” başlıklı bir panel düzenledik: Konuşmacıları: Adnan Özyalçıner, Faruk Şüyün, Sunay Girgin, Turhan Günay... Moderatörlüğü ben üstlendim.

Türkiye Yayıncılar Birliği, kitaplara uygulanan sansür ve yasaklamalara karşı “Kitabıma Dokunma” kampanyasını başlatacak. Bu çok önemli kampanyanın ilk etkinliği “Düşünce ve ifade Özgürlüğü” üzerine toplantı da açılış günü (saat 15.30-16.30 ) Moderatör: Fahri Aral. Konuşmacılar: Ahmet Ümit, Kenan Kocatürk ve ben. 

Yine açılış günü saat 13.00’te Sia Yayınevi standında, saat 14.00’te ise Cumhuriyet Kitap Standı’nda imza günüm ve sohbete, tüm yolu düşenleri beklerim. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları