Madımak katliamı dün müydü, yarın mı?

10 Eylül 2023 Pazar

Sivas’ta “Şeriat isteriz” diye, “Dinsizlere ölüm” diye bir araya gelip sekiz saat boyunca uluyan, yetinmeyip ellerinde baltalar, sopalar sekiz saat boyunca yıkıp kıran, sonunda Madımak Oteli’ni saran, ateşe veren, içeridekileri diri diri yakan cahiller, yobazlar güruhu bugüne dek adeta ödüllendirildi. Orada öldürülen 33 aydınımızı her gün yeniden ve yeniden öldürdüğümüzü de sanki fark etmez olduk. 2 Temmuz 1993’te işte yanıp kül oldular, olay kapandı bitti dedik adeta!

Önceki gün Mazlum Çimen’in sosyal medyadaki açıklaması dünyanın herhangi bir başka ülkesinde yayımlansaydı yer gök inlerdi. Bizde öyle olmadı. Babası halk ozanı Nesimi Çimen’i o katliamda yitiren sanatçı Mazlum Çimen şöyle diyordu: “Sivas Madımak katliamı sanıklarından Hayrettin Gülün cumhurbaşkanı imzasıyla cezası kaldırılmış. Yıllar önce dava zamanaşımına uğradığında vatana millete hayırlı olsun demişti cumhurbaşkanı. O gün söylemiştim: Yakıldığımız için özür dileriz. Ülkeyi meşgul ettik bunca zaman.

UNUTMADIM UNUTMAYACAĞIZ

Tekbir getirerek savunmasız insanları ateşe vermelerini... Yaşanan vahşeti... Unutmadım, unutmayacağız.

O gün bugün aklımdan çıkmayan, asla unutamayacağımız, belleğimizde hep kanayan bir yara olarak kalan bu katliamı ve onu izleyen yargı sürecini ben de çok iyi anımsıyorum. Önce idam cezasına çarptırılan, sonra cezaları müebbete dönüşen o insanların, biz davayı izleyen gazetecilere yaşattıkları dehşet, hâlâ gözümün önündedir.

Puslu ve sisli Ankara sabahlarında izlemiştim Sivas duruşmalarını.

Sanıkların, “Ey cahiller! Size bir Sivas yetmez, daha çok Sivas!” diye haykırışları gitmiyor kulaklarımdan. Duruşma salonunda ve dışarıda haykırılan, “Kahrolsun laiklik”, “Şeriat isteriz” sloganları, “Ya İslam ya ölüm” nidaları... “Bir Sivas yetmez, daha çok Sivas”, “Hepinizi cehennem ateşinde yakacağız” tehditleri!

Duruşma salonunda: Sanık ve yakınlarının ellerine geçirdikleri kalem, bozuk para, ne bulurlarsa yargıçlara fırlatmaları, yargıçların kürsülerin altına saklanmaları... Avukatların pis pis gülerek seyretmeleri... Hiçbirini unutmadım.

Yıllar süren duruşmalar... Burnumuzun dibinde oldukları halde aranıp da bulunamayan, bulunup da yakalanamayan caniler... Yakalananların tek tek tahliyesi... Açılan, kapatılan, hep yeni baştan ele alınan dosyalar... Komisyonlar rezilliği... Sonunda zamanaşımı... 33 idam kararının usulden bozulması... İdam cezasının kalkmasıyla müebbet hapis... Ve şimdi sağlık nedeniyle cumhurbaşkanının lütfu... Sonunda adaletsizlik. Unutmadım, unutmayacağız.

ÖLÜLERİMİZDEN ÖZÜR DİLEMEK 

Sivas katliamı sanıklarını savunanlar, onları zamanaşımı ya da devlet sırrı koruması altına alanlar? Haydi diyelim ki onlar iktidar koltuğunu koruma derdindeler. Ya bu ülkenin aydınları, aydın geçinenleri? Hiç mi görmediler, hiç mi anlamadılar bizim görüp aldıklarımızı? Hiç özür dilemeyecekler mi? Adalet yerini bulmadan nasıl ders alınır ki bu yaşananlardan.

Ölülerimizden özür dilemek için artık çok geç. Ben milletim adına, Sivas’ta öldürülenlerin yakınlarından özür diliyorum.

Bir de sevgili Barış, Çiğdem, Osman, Mücella, Can, Merdan, Ali Hakan, yaş ortalaması 80’in üzerinde olan komutanlar ve adlarını sayamadığım yüzlerce, binlerce hapiste yatan masum insandan da.

Ülkemdeki hal ve gidişatı görünce de Madımak katliamı dün müydü yoksa yarın mı diye sormaktan kendimi alamıyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları