Bağımsız sol blok için hayati bir çağrı

12 Mart 2023 Pazar

Cuma günü imara aykırı Zorlu Center’ın içindeki Zorlu PSM’de depremzedelere yardım konseri düzenlenmesi hakkındaki yazımdan sonra makine yüksek mühendisi Levent Ünsal adlı okuyucumdan aşağıdaki iletiyi aldım:

“Tevfik Fikret, Galatasaray Lisesi’nde, müdürlük görevindeyken, bir ilk olarak, lisede açtığı sağlık ocağında görev yapan ünlü psikiyatrist Mazhar Osman’a, şu soruyu sormuş:

‘Hocam benim de sorunlu biri olduğum şayiası var. Sizce benim ruh sağlığım nasıldır acaba?’ 

Mazhar Osman yanıt vermiş: ‘Sizde iffet-i maraziye var.’

Aynen sizde olduğu gibi, çok değerli Zülâl Kalkandelen hanımefendi. Yaşasın iffet-i maraziye.”

Ben bu olayı daha önce duymamıştım. Okuyucumun verdiği bilgiye göre, Almanya’da otuz yıl klinik psikiyatr olarak çalışmış merhum Serol Teber’in, “Didik Didik Freud” isimli kitabında, özel bir Tevfik Fikret bölümü varmış ve orada anlatılıyormuş.

“İffet-i maraziye”, çok doğrucu olmanın da bir tür “rahatsızlık” olabileceğini anlatmak için kullanılmış. Böylece kendimle ilgili bir durumun da adını öğrenmiş oldum. Çünkü oldum olası, doğru olanı ne öteleyebilirim ne de farklı gösterebilirim; son ana kadar gerçeği dile getirip savunurum.

BEKLENTİLER VE GERÇEKLER 

14 Mayıs’taki seçimin ülkemiz için iyi sonuçlar doğurmasını diliyorum. Daha adaletli ve daha özgür bir toplumda yaşamak için elbette ben de “Erdoğan gitsin!” diyorum ve kuşkusuz bunun için elimden gelen her şeyi yapacağım. 

Bununla birlikte Millet İttifakı’na karşı temkinliyim. Bu ara çok sık yapılan “Altılı masayı eleştirilere son verin!” uyarılarına katılmıyorum. Çünkü o masada siyasal İslamcı partilerin olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi “Ortanın Sağı”na çektiğini, yanında Milli Görüşçü Karamollaoğlu, Ülkücü Akşener, Türkiye’nin Said Nursi modeline ihtiyacı olduğunu söyleyen Gültekin Uysal, AKP’nin eskileri İhvancı Davutoğlu ve özelleştirme şampiyonu Babacan’ın olduğunu unutmuyorum. 

Tarikatlar ve cemaatlerle bağı olan, dini siyasette araç olarak kullanan siyasetçilerle adalet ve özgürlüğün sağlanamayacağını biliyorum. O masadakilerin gericilikle, piyasacılıkla temel bir meselesinin olmadığını biliyorum. Laiklik olmadan demokrasinin kurulamayacağını ve altılı masadaki siyasetçilerin 21 yıldır laiklik AKP tarafından lime lime edilirken, ya seyirci kalarak ya da kimi zaman doğrudan onlara destek olarak, 1923 Devrimi’ne ihanet ettiklerini biliyorum.

Bu nedenle gelecek dönemde bu sağcı masadaki yapılarla mücadele edeceğimizin farkındayım. Gerçeğe aykırı hayaller kurmuyorum; dürüst davranıp doğruları yazıyorum.

TKP’NİN ÇAĞRISINA KULAK VERİN

Halk, bu seçimde AKP iktidarına son vermeye kararlı görünüyor. Bu iradenin ortaya konması öncelikli hedeftir. Sosyalist sol da deprem sonrasında tanık olduğumuz gibi, örgütlenme gücünü ortaya koyarak halkın yanında olacaktır. 

Bu noktada, Türkiye Komünist Partisi’nin tüm devrimci güçlere yaptığı seçim ittifakı oluşturma önerisine kulak verilmelidir. Gericilik, piyasacılık ve emperyalizm ile sorunu olmayanların gölgesine girmeyi reddeden bağımsız bir sol blok, parlamento seçimleri için hayatidir. 

Bu çağrı, Sosyalist Güç Birliği’nde ve Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yer alan ya da bir ittifak içinde yer almasa da seçime girme yeterliliği olan sol partileredir.

Önerinin dayandığı nokta önemlidir. “Türkiye’de laikliği, bağımsızlığı ve devletçi-kamucu bir toplumsal sistemi savunan, gerçek bir düzen değişikliği talebini dile getiren sol-sosyalist-komünist partilerin aralarındaki görüş ayrılıklarına rağmen bir seçim işbirliğine girerek yıllardır emekçilerin temsilcilerinin parlamentoda temsiliyetinin önüne geçen seçim barajını aşma şansı doğmuştur.”

İffet-i maraziye sahibi biri olarak bunları yazmak da benim sorumluluğumdur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları