Karşıdevrimi püskürtmek

22 Aralık 2023 Cuma

Geçen hafta uluslararası bir toplantıda yanıma gelen Portekizli bir siyasetçi,Atatürk gibi bir devrimcinin değerini bilemedi Türkiye. Ülkenizde olanları üzülerek izliyoruz” dedi. 

Alman bir katılımcı ise “Alman vatandaşı olan Türkler, Türkiye’de AKP’ye oy verirken bizde tam tersi yönde ilerici partilere yöneliyor. Bunun nedenini bulabildiniz mi” diye sordu.

İsviçreli bir demokratik toplum örgütü temsilcisi, ben ve Iraklı bir katılımcı ile yan yana oturunca, sırayla kendisini, beni ve Iraklıyı göstererek şöyle bir tespitte bulundu: “Demokrasisi daha gelişmiş olan ülke, bir zamanlar asgari düzeyde de olsa demokratik bir ülke sayılan ama artık otokrasiye yönelen ülke ve demokratik olmayan ülke olarak sıralandık.”

Yaşadığımız dijital dönemde, doğru kaynakları bulursanız, dünyada olup bitenleri öğrenmenin önünde bir engel kalmadı. Uzakta da olsanız, sorgulayıp araştırırsanız ne olup bittiğini öğrenebiliyorsunuz. Burada kilit ifadeler: “sorgulamak” ve “doğru kaynakları bulmak”.

KARŞIDEVRİM İÇİN MİLİTAN YETİŞTİRİLİYOR

Türkiye’de eğitimdeki gericiliğin temel hedefi, sorgulayan insan sayısını azaltıp karşıdevrim için militan yaratmak. İnsanın sorgulayabilmesi için öncelikle eğitimin bilimsel olması gerekli. Bilimsel eğitimin olmazsa olmaz koşulu da laiklik. Bu büyük laik eğitim devrimi, Türkiye’de 99 yıl önce Öğretim Birliği Yasası ile ilerletilmişken Cumhuriyetin 100. yılında geldiğimiz noktada, karşıdevrimin yıkıcı darbeleri ardı ardına iniyor. 

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, açıkça laik eğitime karşı gelip, tarikatlar ve cemaatlerle protokol yaparak çocukları gerici oluşumlara teslim etmeye devam edeceklerini duyurdu ama hâlâ koltuğunda oturuyor! Hakkındaki suç duyurularına karşı savcıların harekete geçmesi gerekirken herhangi bir işlem yapılmıyor. 

Çünkü Türkiye’de anayasa askıya alınmış durumda! Askeri darbe dönemlerinde yaşanan bu durum, şu anda sivil bir darbe ile hayata geçiriliyor. Anayasaya aykırı yasalar TBMM’den geçerken alt mahkemeler Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararını uygulamıyor, milletvekili seçilen Can Atalay AYM kararına karşın hapiste rehin gibi tutulmaya devam ediliyor. 

Türkiye, ekonomik olarak tam bir çöküş dönemine girerken, emekliler ayda 7 bin 500 TL ile ölüme mahkûm edilmişken, iktidar partisinin milletvekilleri TBMM bahçesinde mangal partisi yaparak ahlaken de tam bir çöküşün içinde olduklarını kanıtlıyor. 

Böyle bir ortamda HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, duvarında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazan TBMM’de basın toplantısı düzenleyip laiklik ve Cumhuriyet düşmanı hain Şeyh Sait’i “İslam kahramanı” ilan ediyor. Şaşırtıcı değil elbette; aynı kişi, milletvekili yemin metninde yazan “Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma” ifadesinden rahatsız olup bunun değişmesi gerektiğini söylemişti.

BU YAŞAMSAL BİR MESELE

Karşımızdaki manzara bir yıkım manzarasıdır. 

Tüm bu hukuksuzluklara köpürtülen Şeyh Sait ve İskilipli Atıf tartışmalarını, kamu kurumlarına hâkim olan tarikatları, Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım’da cemaatçi yapılanma ile Atatürkçü teğmenler arasındaki gerilimi ve iki grubu aynı kefeye koyan bir açıklamada bulunan Milli Savunma Bakanlığı’nı da eklerseniz yerel seçimlere yaklaşık üç ay kala ülkenin gündemini yine karşıdevrimci ataklar belirliyor. 

Bu atakların çöken ekonomi konuşulmasın diye arttığını düşünenler de var. Öyle olsa bile bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor: Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Türkiye’de çözülmesi gereken birçok büyük sorun var ancak en öncelikli hedef, siyasal İslamcı karşıdevrimi püskürtmektir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları