Kuruluş felsefemiz, Taliban’ın köktendinciliğiyle taban tabana terstir

25 Mart 2022 Cuma

İki gün önce Afganistan…

Taliban’ın yönetimi ele geçirdiği geçen ağustos ayından beri süren yasakların ardından okullar dün yeniden açılacaktı. Eğitim Bakanlığı, geçen hafta yaptığı açıklamada kızlar da dahil olmak üzere tüm öğrenciler için okulların açılacağını bildirmişti.

Birçok öğrenci okula döneceği için mutluydu. Ama okulun kapısına geldiklerinde içeri alınmadılar. Eğitim Bakanlığı, kız öğrencilerin gittiği ortaöğrenim kurumlarının kapalı kalmaya devam edeceğini duyurdu.

Heyecanla okula giden kız öğrenciler okul kapılarında gözyaşları içinde kaldı. 

Taliban yönetimi, kız öğrencilerin ortaokul ve liselere dönüşü konusunda tekrar geri adım atmıştı. 

Nedeni neydi? İslam hukukuna uygun bir plan hazırlanacağı açıklandı. Taliban yetkilileri, “Liseli kız öğrenciler ile altıncı sınıfın üzerinde kız öğrenci bulunan okullardaki kız öğrenciler bir sonraki emre kadar okula gelemeyecek” dedi. 

İşte bazı kesimlerin Türkiye’ye dayatmaya çalıştığı şeriat düzeni budur. Taliban yönetimi, kadınları, temel insan hakkı olan eğitim hakkından mahrum ediyor ve bunu din adına yapıyor! 

Tüm uluslararası belgelerde cinsiyeti, etnik ve dinsel kimliği ne olursa olsun herkesin insan olduğu için, eğitim alma, kendini geliştirme hakkına sahip olduğu yazar. 21. yüzyılda kadınların İslam ülkelerinde din adına bu haktan yoksun bırakılması insanlık suçudur. 

***

İki gün önce Türkiye…

Gazetemizin muhabiri Sena Tufan, yaptığı haberle bir eğitim skandalını ortaya çıkardı. Bursa’da Osmangazi Ortaokulu Müdürü Haydar Akın, okuldaki kız öğrencilerle erkek öğrencilerin ayrı sıralara oturtulması için öğretmenlere yazılı talimat vermiş…

Olay tepkilere neden olunca Osmangazi Kaymakamlığı tarafından soruşturma başlatıldığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın müdürü görevden uzaklaştırdığı açıklandı.

Böyle bir gericiliğe tepki verilebiliyorsa, devlet kurumları tarafından soruşturma başlatılması için kamuoyu baskısı yaratılabiliyorsa, bunun nedeni Türkiye’de laikliği anayasaya ilke olarak sokan bir Aydınlanma Devrimi’nin yaşanmış olmasıdır. 

Laik Cumhuriyet ve çağdaşlaşma yolunda atılan adımlarla, Mustafa Kemal Atatürk ile sorunu olanların temel meselesi budur. Türkiye’yi ortaçağ karanlığına çekmeye çalışanlar, 100 yıldır bunu başaramadıkları için öfkeden deliye dönmüş haldedir.

Emperyalistlerden aldıkları sonsuz desteğe karşın, Türkiye Cumhuriyeti’nde Selefi yani ortaçağa özgü bir İslami yaşam tarzını, topluma bir tür “Neo Emeviliği” dayatmak isteyip bunu gerçekleştiremeyenlerin 1923’te kurulan Cumhuriyet’e bitmeyen nefreti bundandır. 

***

Ancak aynı anda Türkiye’de laik Cumhuriyeti en coşkulu şekilde kadınların sahiplenmesinin nedeni de budur. 

1924 Öğretim Birliği Yasası, (Tevhid-i Tedrisat Kanunu), 1925 Kılık Kıyafet Yasası, 1926 Türk Medeni Kanunu ve 1934 tarihli Anayasa ve Seçim Kanunu değişikliği ile kadınların seçme ve seçilme hakkının yasallaşması, kadınlar için birer devrim niteliğindedir. 

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” dese de gerçek farklıdır. Ne mutlu bize ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ve izlediği aydınlanma yolu, Taliban’ın köktendinci inancı ile taban tabana terstir. 

İşte bu nedenle Türkiye’de sınıflarda “harem selamlık” oturma düzeni kuramazsınız! Kurmak isteyenler olsa da toplum buna sessiz kalmaz. Hiçbir güç, Türkiye’de devletin laik olduğuna dair anayasa maddesini değiştirmeye yetmez. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları