Nasır’ın Mısır’ına Bakış: Merkez Garı

Merkez Garı, özellikle Mısır Devrimi’nin yaşandığı yıllarda çekilmiş olması sebebiyle izlenmeye değer...

Yayınlanma: 18.11.2021 - 15:38
Nasır’ın Mısır’ına Bakış: Merkez Garı
Abone Ol google-news

Ellen Kay Trimberger tarafından, ‘tepeden inmeci’ olarak sınıflandırılan Mısır Devrimi, geçtiğimiz günlerde MUBI’de gösterime giren Yusuf Şahin imzalı klasik Merkez Garı (Cairo Station, 1958) ile yeniden görünürlük kazanıyor. Küçücük bir tren istasyonundan Mısır’ın tüm dinamiklerini yansıtmayı başaran Şahin, bugün bile etkisini koruyan bir hikâye anlatıyor.

Hür Subaylar Hareketi’yle birlikte 1952’de yönetimi ele geçiren ve Mısır’da bütüncül bir modernleşme girişimi başlatan Cemal Abdül Nasır’ın askeri darbesi, ülkede toplumsal ve iktisadi alanda bir değişimi hedefliyor ve çerçevesini, laik Arap ulusçuluğunu sosyalist doktrinlerle birleştirme düşüncesi üzerine yerleştiriyordu. Nitekim Süveyş’in millileştirilmesiyle birlikte Batı’yla arası bozulan Nasır’ın, yüzünü önce Doğu Bloku’na dönmesi ve ardından tümüyle ‘Bağlantısızlığı’ seçmesinde bu anlayışın payı büyük olacaktı. Mısır modernleşme sancılarıyla kıvranırken, devlet sinemaya destek vermekten geri durmadı ve Yusuf Şahin gibi yönetmenlerin de içinde bulunduğu bir grup sinemacı bu dönemde neorealist filmler çekmeye başladılar. İşte Merkez Garı, Mısır’ın içinde bulunduğu bu toplumsal hareketliliğin en çarpıcı emsallerinden biri olarak karşımıza çıkıyor ve Mısır halkının devrime bakışının cüretkâr bir tasviri olarak tarihi bakımdan da dikkat çekiyor.

Sembolik olarak Mısır’ı temsil eden Kahire Garı’nın görüntüleriyle açılan film, ülkenin toplumsal çeşitliliğini vurgulamak istercesine önce her sınıftan insanı kadrajına yerleştiriyor, ardından da seyircisini istasyonun gazete satıcısı Madbuli’yle tanıştırıyor. Tren garında rastladığı ve pek çok genç gibi ‘zenginlik ve saadet bulma maksadıyla Kahire’ye gelen’ filmin ana karakteri Kinawi’ye yanında iş veren Madbuli, bu noktadan sonra filmin anlatıcısı haline geliyor. Topallığı yüzünden toplumun ‘ötekisi’ olan Kinawi’nin yaşadığı karşılıksız aşkı, öyküsünün dış çeperine yerleştiren film, çekirdeğine ise koca bir ülkenin tamamını sığdırıyor. Sendikalardan, işçi sınıfına, köyden kente göçten, yoksulluğa, polis baskısından, kadına yönelik şiddete ve kadın haklarına değin tepeden inmeci bir hareketin tüm karmaşasını gözler önüne seren Merkez Garı, Kinawi’nin her geçen dakika deliliğe yaklaşmasını ise devrimle kaynayan bir halkın tamamını tek bir vücutta toplayarak betimliyor. Ve bunu yaparken, bilhassa ikinci yarıdan itibaren kara film türüne sırtını yaslayan hikâye, müzik kullanımı ve kadrajlarıyla salt bir melodramdan ibaret olmadığını da kanıtlıyor.

Merkez Garı, özellikle Mısır Devrimi’nin yaşandığı yıllarda çekilmiş olması sebebiyle büyük önem taşıyan fakat ondan da öte, toplum eleştirisini kara film sosuyla harmanlayabildiği için gerçek bir klasik. Yusuf Şahin’in Kinawi’ye hayat veren etkileyici performansı için bile görülmeye değer.

Başak Bıçak – [email protected]

*Ellen Kay Trimberger, Tepeden İnmeci Devrimler, Japonya, Türkiye, Mısır, Peru, Gelenek Yayıncılık, İstanbul, 2003.

Albert Hourani, Arap Halkları Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001.

Bernard Lewis, Ortadoğu, Arkadaş Yayınevi, Ankara, 2005.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler