Yerli turizm için dünya üzerindeki en uygun topraklardan birinde bulunuyor Türkiye. Hangi türden bir tatil, gezi veya tur düşünüyorsanız bunları karşılayabiliyorsunuz. Bu büyük coğrafyada herkesin her yeri bilmesine olanak yok. Ancak bilinmesi gereken topraklar tabii ki var. Kastamonu da o şehirlerimizden birisi. Bugüne kadar ismini turizm açısından çok fazla duyuramamış bir şehir olsa da 2017’den bugüne bu konuya eğilen ve geçen yıl dernekleşen Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi Derneği (DMKI) bunu değiştirmeye kararlı. Bu değişim herkesin yararına. Çünkü Kastamonu’da görülecek evler, yenecek yemekler, gezilecek antik bir kent ve tertemiz doğanın yanı sıra bir tarihi şehir yaşamı var.
Gelecek seneden itibaren yapılması planlanan “Pompeiopolis Müzik ve Tiyatro Festivali”nin lansman gezisiyle Batı Karadeniz’in daha fazla dikkat çekmesi gereken şehrini görme şansı bulduk. Taşköprü ilçesinin Zımbıllıtepe konumunda yer alan, kuruluşu M.Ö 64 yılına tarihlenen Pompeiopolis antik kentinin kazılar bittiğinde bölgenin en büyük antik alanı olması bekleniyor. Pompeiopolis’in bir zamanlar müzik ve tiyatro gösterileri, spor karşılaşmaları ile ünlü bir kent olduğu da kazılarda elde edilen yazıtlar ve tiyatro masklı sikkeler gibi buluntularla kanıtlanmış. Yani bir müzik ve tiyatro festivali yapılabilecek en uygun yerlerden biri. Şu an antik kentin çok az bir bölümü kazılmış durumda. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği artırması, özel sektörün de bu antik kent kazılarına sponsor olmasıyla kazıların hız kazanması ve sergileme şartlarının iyileştirilmesi en acil ihtiyaç. Yani Pompeiopolis, Kastamonu için yalnızca tarihi bir zenginlik değil, aynı zamanda geleceğinin de kalkınma anahtarı.
Festivalin yapılacağı Taşköprü’de lansman kapsamında bir müzik etkinliği de düzenlendi. Kariyerini Londra’da sürdüren Kastamonu kökenli soprano Oya Ergün, oda orkestrası eşliğinde Sepetçioğlu’ndan Taşköprülü besteci Erol Sayan’ın “Kalbe Dolan O ilk Bakış” eserine ve klasik opera parçalarına uzanan bir program sundu.
DOĞA, TARİH VE GASTRONOMİ
Peki, antik kent dışında neler görülebilir?
* Haliç Kongre Merkezi, Haydarpaşa İskelesi, Büyük Postane, Ankara Palas gibi yapıların mimarı Vedat Tek adına açılan kültür ve sanat merkezi Türkiye’nin ilk ve tek Şapka Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor, Atatürk’ün Şapka ve Kıyafet Devrimi’nin başlangıç noktası olması açısından anlamlı. Merkezde 75.Yıl Cumhuriyet Müzesi, Dantel Müzesi, Atatürk Sergi Salonu, Bebek Evi ve Resim Galerisi yer alıyor.
* UNESCO dünya mirası listesinde yer alan bir cami de bulunuyor Kastamonu’da. Kasaba Köyü Mahmut Bey Camisi 1366’da, Candaroğulları Beyliği döneminde inşa edilmiş. Caminin iç mekânındaki etkileyici ahşaplar, iç içe geçmeli. Bu nedenle çivisiz cami olarak da anılıyor.
* Osmanlı döneminde tımarlı sipahi ocaklarıyla bilinen Daday ilçesi, 2024 yılında da “Cittaslow Türkiye” ağına katıldı. Böylece Türkiye’deki 26 “sakin şehir” arasındaki yerini aldı.
* Taşköprü Kent Tarihi Müzesi de kentin tüm tarihini anlatması açısından başarılı bir müze.
* Kastamonu, gastronomi açısından da önemli bir şehir. 10 bin yıllık genetiği bozulmamış siyez buğdayı burada yetişiyor. Taşköprü sarımsağı, siyah sarımsak, İnebolu kestanesi, pastırma gibi daha birçok lezzeti bulunuyor.
‘BİR KÜLTÜR BAŞKENTİ’
Pompeiopolis Müzik ve Tiyatro Festivali projesinin fikir sahibi ve paydaşlarından DMKI’nin dönem başkanı Zeynep Esen, “Biz DMKİ olarak 2017 yılından bu yana şehrin sahip olduğu kapasiteyi açığa çıkaracak, Kastamonu'yu tanıtacak etkinlikler yürütüyoruz. Kastamonu’nun Taşköprü sınırları içerisinde bulunan Pompeiopolis, Batı Karadeniz’in antik Roma varlığı açısından az sayıdaki örneklerinden biri. Sanat, tiyatro, müzik festivallerinin, spor müsabakalarının, şenliklerin yapıldığı bir kültür başkenti olarak öne çıkıyor. Bu yılki etkinliğimiz festivalin bir ön çalışması niteliğinde” diyerek festival öncesi yapılan etkinliğin nedenini açıkladı.
KENTE İSMİNİ VEREN LİDER: POMPEY
Pompeiopolis antik kenti, bir zamanlar Roma İmparatorluğu’nun Paflagonya eyaletinin başkenti olarak tarihin önemli sahnelerinden birine ev sahipliği yapmıştı. Şehre ismini veren Gnaeus Pompeius Magnus veya Pompey’in ilginç bir yaşam öyküsü var. Sezar’la dostlukları Roma’nın cumhuriyet sisteminin son dönemlerine damga vuran Pompey, kazandığı savaşlardan sonra Roma’da önemli bir statü elde etmişti. Sezar’ın Galya savaşlarını kazanmasının ardından orduyu dağıtmadan MÖ 49 yılında Roma’ya doğru harekete geçmesiyle araları açıldı. Başlayan iç savaş sonucunda Sezar, Roma'ya yaklaşınca Pompey ve onun tarafındaki senatörler (Brutus ve Cicero dahil) önce İtalya’nın güneyine ardından da gemilerle Yunanistan'a geçtiler ve orada büyük bir ordu kurdular. Ancak Sezar’ın ordusuna karşı kaybettiler. Bu yenilgi üzerine Pompey hâlâ kendi taraftarlarının yoğunlukta olduğunu düşündüğü Mısır'a doğru yola çıktı. Pompey, Mısır'a gittiğinde gemisinden iner inmez başı kesilerek öldürüldü. Pompey'in peşinden Mısır'a kadar gelen Sezar, Pompey'i öldüren kişiyi bir Roma senatörünün böyle bir ölümü hak etmediği gerekçesiyle infaz etti.