Coachella festivalinin geçen haftasonu yapılan 2025 edisyonunda sırf müzik kadrosu ve katılımcıların karakteristik giyim tarzları değil çölün ortasında yükselen devasa sanat eserleri de büyük ilgi gördü. Yaklaşık 1000 dönümlük bahçeleri ve el değmemiş doğal alanlarıyla festivalin her yıl düzenlendiği Empire Polo Club, sanatçılara ve tasarımcılara esin verici bir mekan sundu. Festival yönetimi, Public Art Company ile her yıl yaptığı işbirliği ile bu yıl da ziyaretçilerini büyük boyutlu ışık enstalasyonları ve renkli heykellerle buluşturdu. Üç yeni yerleştirmenin yanı sıra daha önceki yıllardan beş eser de bu yıl alana döndü.
Adeta bir açık hava müzesi niteliğindeki festival alanında, üç yeni eserden biri olan Paris merkezli stüdyo Uchronia'nın "Le Grand Bouquet" adlı yerleştirmesi büyük ilgi gördü. Bu dev enstalasyon, festival alanını büyülü bir çiçek bahçesine çevirdi. Çöldeki nadir çiçeklerden ve 70'lerin özgürlükçü hippi estetiğinden esin alan şişme çiçekler, gece olduğunda ışıklandırılarak masalsı bir atmosfer yarattı. Ayrıca bu renkli yapıtlar, festival katılımcılarının dinlenmek için kullanabildiği işlevsel oturma grupları olarak da kullanıldı.
KATILIMCILARLA YAŞAM BULAN ESER
Bir diğer göz alıcı eser olan “Take Flight”, Londra merkezli tasarım stüdyosu Isabel + Helen'in imzasını taşıyordu. 19. yüzyılın başlarındaki uçuş makinelerinden esin alan devasa enstalasyon, gökyüzüne doğru 18 metre yüksekliğe ulaştı. Rüzgârla hareket eden renkli türbinlerle kaplı olan eseri, altında yer alan pedallarla harekete geçirmek mümkündü. Ziyaretçilerin etkin katılımıyla yaşam bulan bu etkileşimli yapı, festivalin de ruhunu yansıtacak şekilde hareketi ve özgürlüğü kutladı. Eser, tasarımcıların daha önce de insanların potansiyel olarak enerji üretmek için giyebileceği kanat formundaki benzer bir tasarımdan uyarlandı.
Son olarak Kanadalı tasarımcı Stephanie Lin'in minimalist estetiğiyle dikkat çeken, en yükseği 15 metreye ulaşan yedi zarif silindir şeklinde tasarladığı "Taffy" adlı enstalasyonu festival alanında yerini aldı. Canlı bir renk paletinden yararlanan kulelerin ağ şeklinde tasarlanmış ince cepheleri bulunuyordu. Yapıların altına yerleşen dairesel ahşap banklar ziyaretçileri bir araya gelmeye davet ederek, eseri hem bir buluşma noktası hem de sosyal bir alana dönüştürdü. Güneş ışığıyla etkileşime girmesi hedeflenen eser, günün saatine göre farklı görünen büyüleyici bir görsellik sundu.
Public Art Company, sürdürülebilirlik ilkelerine bağlı kalarak etkinliği daha çevre dostu konuma getirmek amacıyla bu devasa yapıların birçok unsurunu fuardan sonra yeniden kullanacaklarını veya farklı sanat projelerinde değerlendirilmek üzere farklı yerlere taşıyacaklarını belirtiyor. Daha önceki yıllardan birçok yerleştirme Palm Springs bölgesinde La Quinta Indio ve Cathedral City gibi bölgelerde yeniden kullanıma sunuluyor ve kalıcı birer kamusal esere dönüşüyor. Bu sürdürülebilir yaklaşım, sanat eserlerinin dayanıklılığını da ön plana çıkarıyor. Kaliforniya'nın iklimine uygun sanat yaratmak sanatçılar için aşırı sıcaklık, güçlü rüzgârlar ve hareketli kumlar gibi benzersiz zorlukları beraberinde getirse de bu yılki enstalasyonlar da bu doğal engelleri yaratıcı fırsatlara dönüştürmeyi başardı.