Hayat Hollywood'dan basit

Uğur Uras Ustaoğlu; müzikseverlerin bildiği ismiyle İkiye On Kala. Türk alternatif müzik sahnesinnin ismi epeyce kulakta yankılanmış, şarkıları, hem melodisi hem de sözleiryle bir türlü akıllardan çıkmayan tek kişilik müzik ordusu, 14 Ocak’ta çıkardığı yeni teklisi ile müzikseverleri selamladı. Kendisiyle İzmir’de İstanbuL’a uzanan müzik geçmişini, şarkılarını ve esin kaynaklaırnı konuştuk.

- Alışılmış, klasik biçimlerin dışında melodiler ve özellikle sözlerle giriş yaptınız listelere. İlk zamanlar nasıl tepkiler aldınız?

Aslında yıllardır biriktirdiğim dinleyici kitlem, müziğime ve aforizmalarıma alışkındır. Fakat bazı şarkılarım sayesinde bu tarzımdan ana akım kitlenin de haberi olmuş oldu. Gözlemlediğim kadarıyla; müzik ve sözler önce oldukça yabancı hatta saçma geliyor insanlara. Fakat dikkatli dinlediklerindeyse hoşlarına gidiyor, ilginç ama güzel buluyorlar..

- İzmir’den İstanbul’a geldiniz ve müziğe burada devam ettiniz. Şarkı listelerinizde en sevilen şarkılar İstanbul’u içinde barındırıyor. Buna geçiş sürecinin yansıması diyebilir miyiz?

Aslında doğma büyüme İstanbulluyum. Fakat içinde yaşarken hiç bu kadar gözlem yapmamışım sanırım. Uzun zaman sonra İstanbul’a elimde kalem ve gitarla dönünce ortaya çok satır çıktı...

- Kentsel dönüşümü, aldığı göçü bir yana sanatın her dalına esin kaynağı olmuş İstanbul. Hem kaosu hem sanatı besleyen bu şehir sizin için ne ifade ediyor?

Benim için hayatın ta kendisi İstanbul. İnsanın kendini var ederken, nasıl tükendiğini ve tükettiğini sonsuz kombinasyonlarla ve sürekli anlatan bir şehir.. Bu trajedi bana hep ilham veriyor çünkü içimde bir sürü İstanbul var..

- Bütün bir cümleden oluşan şarkı isimleri pek alışık olmadığımız bir özellik ancak sizin yaptığınız bu isimlendirme hızlıca kabullenildi ve benimsendi. Somut anlatımın vuruculuğu soyutluğu aştı mı sizce?

Evet; en başından beri şarkılarıma bir cümle başlık atıyorum ve gerçekliği seviyorum. Dinleyicilerimde bu nasıl bir etki yarattı bilemiyorum ama hayat Hollywood’dan daha basit ve daha sığ. Tepenin ardı deniz değil, olsa da bir önemi yok. Metalin soğukluğu kadar gerçektir yaşamak ve bunu iliklerinize kadar hissettirir hayat. Bu anlamda; gerçek, gerçek üstünü döver diye düşünmekteyim. Sanırım insanlar da böyle düşünüyor. Tabii bu arada müzik kariyerimin en kısa isimli şarkısı da 14 Ocak’ta yayımlanmış olacak. Bir bakıma bu seriyi bozmuş olacağım.

- Müziğiniz yalnızca şiir olsa Garip akımını temsil ederdi sanırım. Anlatımdaki sadelik, günlük yaşamdaki kimi anları yansıtış biçimi benzer bir etki yaratıyor, ne dersiniz?

Bunun üzerine düşünmedim ama Garip akımının bendeki etkileri çok eskiye dayanıyor. O yüzden doğrudur diyebilirim...

- “Kafamda kentsel dönüşümler”, “Çok göç aldım Suriye’den” gibi politik ve sosyal dokundurmalara sahip parçalara imza attınız. Nasıl tepkiler aldınız?

Kafamda Kentsel Dönüşümler şarkımdaki aforizmalar anlaşılmıştı ve asıl anlatılan hikayenin önüne geçmeden ona renk katmıştı ki istediğim de hep bu lezzettir. Fakat Çok Göç Aldım Suriye’den şarkımda asıl olan o şehirli romantik hikaye dinleyicilere geçmemiş olacak ki protest bir şarkı gibi algılandı ve o romantik hikaye politize edilmiş gibi oldu. Oysa “göç” durumuna sadece toplumsal bir olgu olarak bakmak istemiştim her zamanki gibi...

-Pandemi koşullarında en çok zarar gören alanlardan biri müzik sektörü oldu. Zorlu bir sürecin devamında, konserler yerini dijital platformlara bıraktı. Siz nasıl geçirdiniz bu süreci?

Hiç yaşamadığım bir süreçti tabii, sindirmem zaman aldı fakat adapte olduktan sonra daha fazla yazarak ve üreterek geçirdim, geçirmekteyim..

- Gelecek dönem dinleyenleri neler bekliyor? Yeni bir çalışma haberi alacak mıyız?

Evet, söylediğim gibi 14 Ocak’ta yeni bir şarkı yayımlanacak. Önümüzdeki süreçte bahara kadar aslında birkaç şarkı daha yayımlanacak. Eski zamanlarda yaptığım “yazıp da paylaşmama” alışkanlığımı terk edip bu yıl bolca şarkı kaydedeceğim...