‘Hiçbir şey kaybolmaz, sadece şekil değiştirir’

‘Hiçbir şey kaybolmaz, sadece şekil değiştirir’

19.10.2025 11:17:00
Güncellenme:
Orhun Atmış
Takip Et:
‘Hiçbir şey kaybolmaz, sadece şekil değiştirir’

Sanatçı Deniz Say, atık malzemeleri birer sanat eserine dönüştürüyor.

Deniz Say, ileri dönüşüm pratiğini sadece bir teknik beceri olarak değil, aynı zamanda kapsamlı bir felsefi ve etik duruş olarak benimseyen bir sanatçı. Atık problemi gitgide dünyanın önemli sorunlarından biri haline gelirken Say’ın çalışmaları da gün geçtikçe daha çok incelemeye ve araştırmaya konu olacak. 

Sanatçının “Bir Zamanlar Başka Şey” isimli sergisi Ankara’da Sokratin Arts & Culture’de görülebiliyor. Sergi, giysiler, ambalajlar, dergiler gibi gündelik hayatın sıradan parçalardan üretilmiş eserlerden oluşuyor. Sergi 16 Kasım’a kadar ziyaret edilebilecek. 

Deniz Say ile sanatının felsefesini ve tekniğini konuştuk. 

* İleri dönüşüm, basit geri dönüşümden nasıl ayrılıyor? Sizin için bu dönüştürme biçimi sadece bir teknik mi, yoksa bir protesto mu?

Geri dönüşüm, genellikle endüstriyel bir sürece işaret eder, atığın yeniden hammaddeye dönüşmesiyle ilgilidir; oysa ileri dönüşümde nesne, üzerinde çeşitli değişiklikler yapılarak yeni bir görsellik ve işlev kazanır. İleri dönüşüme yaratıcı yeniden kullanım da diyebiliriz. Benim için bu bir teknikten öte bir düşünce biçimi. Nesnelerin varlığını silmeden, onları yeni bir hikâyenin parçası yapmak... Bu aynı zamanda sessiz bir protesto: tükettikçe tükenen bir dünyaya karşı, yeniden anlam yaratmanın mümkün olduğunu anımsatmak, tüketim kültürünün “değersiz” kıldığı şeylere yeniden değer kazandırmak, onları yeniden var etmek.

* Bir esere başlarken biçim mi malzemeyi  yönlendiriyor, yoksa malzeme mi biçimi dayatıyor? Resim veya heykel yapmakla ne gibi farklar var çalışma şeklinizde?

Malzeme benimle konuşur. Ben ona bir biçim dayatmam; o bana sınırlarını, yönünü, hikâyesini fısıldar. Yani önce malzemenin sesi gelir, biçim sonra belirir. Bu yüzden süreç çok sezgisel ilerler. Resim, heykel, obje gibi ayrımlar benim için giderek silikleşiyor. Çünkü kullandığım atık parçalar hem yüzey hem hacim ister; bazen bir tuvalden taşar, bazen duvardan ayrılıp mekâna sızar. Bir kırık porselen parçası, bir mukavva, bir çiçek tülü, bir ağaç kabuğu bana yön gösterir. Tuvalin iki boyutlu düzlemini zorlar, kimi zaman resimden taşarak üç boyutlu bir varlığa dönüşür. Bu nedenle çalışmalarımda yüzeyle hacim, renk ile doku iç içe geçer. 

‘BİRLİKTE VAR OLMA HALİ’

* Eserlerinizde kullandığınız atıkların kalıcılığı ile doğadan topladığınız organik unsurların (ağaç kabuğu, yaprak) yan yana gelmesi, eserin kalıcılığı açısından sizde nasıl hisler uyandırıyor? 

Bu karşıtlık aslında hayatın kendisi gibi: Bir yanıyla geçici, bir yanıyla kalıcı. Plastik ya da metal parça yüzlerce yıl yok olmazken, yanındaki yaprak birkaç haftada dağılabilir. Bu zıtlık bana hem varoluşun geçiciliğini hem de sürekliliğini düşündürüyor. Kalıcılıktan çok, birlikte var olma hâliyle ilgileniyorum; aynı yüzeyde, farklı ömürlerin bir araya gelebilmesi bana büyüleyici geliyor.

* Eserlerinizi yaratırken en çok hangi atık malzemeleri kullanıyorsunuz?  Bu malzemeleri nereden topluyorsunuz?

Kırık porselen parçaları, ambalaj kartonları, kurdeleler, ambalaj kağıtları, 3D sinema gözlükleri, kumaş atıkları, ağaç kabukları... Malzemelerimi çoğu zaman gündelik hayattan topluyorum; kendi evimden, arkadaş çevremden, bazen sokaktan ya da atölyemin bulunduğu çevreden. Her birinin kendi hikâyesi, kendi geçmişi var. Ben onları sadece yeni bir bağlama taşıyorum. 

* Çocukluğunuzdan beri "atık" olarak görülen malzemeleri biriktirdiğiniz söylemişsiniz. Bu alışkanlık sanata nasıl dönüştü?

Çocukken hiçbir şeyi atamazdım, kimsenin işine yaramayan şeyleri saklardım. Her şey bana “bir gün lazım olur” hissi verirdi. O “biriktirme” hali zamanla bir tür hafıza toplamaya dönüştü. Yıllar sonra, soyut resme yöneldiğimde fark ettim ki aslında bu, hayatın bana verdiği en samimi yaratma biçimiymiş. Şimdi o çocukluk dürtüsünü bilinçli bir sanatsal dile dönüştürerek sürdürüyorum. Bugün atölyemde kullandığım her malzeme, o çocukluk dürtüsünün devamı. Sadece oyun alanım büyüdü.

* Güncel serginiz "Bir Zamanlar Başka Şey" hakkında bilgi alabilir miyiz? Kaç yıldır ürettiğiniz eserleriniz bulunuyor? Ziyaretçiler kaç eserinizi görebilir?

“Bir Zamanlar Başka Şey”, geçmişin izlerini bugüne taşıyan bir sergi. 2022-2025 yılları arasında ürettiğim 41 eserden oluşuyor. Her biri bir zamanlar başka bir şeye ait olan malzemelerden doğdu. Kırılmış, unutulmuş, terk edilmiş parçalar resimlerin içinde yeni bedenlere büründüler. Bu sergi bana çok yalın bir gerçeği anımsatıyor: Hayattaki hiçbir şey bütünüyle kaybolmaz, sadece biçim değiştirir.

‘İZLENEN DEĞİL, YAŞANAN ESERLER’

* Atık malzemelerle çalışmaya devam ederken bir sonraki sanatsal hedefiniz veya projeniz ne olacak?

Atıkla ilişkimi farklı formlarda sürdürmek istiyorum. Şu anda fonksiyonel sanat ve objeye yönelen bir seri üzerinde çalışıyorum, yani sadece izlenen değil, yaşanan eserler. Yakın zamanda atık porselenler kullanarak oluşturduğum bir lambader yaptım. Bu yönelim, ileri dönüşümün gündelik yaşamdaki karşılığını göstermek açısından benim için önemli. Gündelik olanın sanatsal potansiyeline işaret etmek bana heyecan veriyor.

İlgili Konular: #malzeme