Kuruyan toprak eksilen yaşam

Kuruyan toprak eksilen yaşam

23.11.2025 11:01:00
Güncellenme:
Ayça Ceylan
Takip Et:
Kuruyan toprak eksilen yaşam

TEMA Vakfı, 17–30 Kasım Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında bu yıl "Toprak Yoksa Su, Su Yoksa Gıda Yok" diyerek su, gıda ve iklim arasındaki ayrılmaz bağı görünür kılıyor.

Toprak, yalnızca üzerinde yaşadığımız bir zemin değil, aynı zamanda bir bellek taşıyıcısıdır. Binlerce yıldır insanın doğayla kurduğu ilişkinin sessiz tanığı olan bu canlı varlık, gözlerimizin önünde hızla yok oluyor. Dünyada her saniye 1260 ton yani yaklaşık 42 kamyon verimli toprak erozyonla kaybediliyor.

Toprak, mikroskobik canlıların, suyun, köklerin, mantarların ve karbon döngüsünün bir arada varolduğu yaşayan bir sistem. Bir santimetre toprağın oluşması 500 yıl sürerken bu katman yalnızca 16 yılda erozyonla kaybolabiliyor. 

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, toprağın gezegenin sihirli örtüsü olduğunu vurgulayarak “Yalnızca tarım için değil suyun döngüsü, gıdanın sürekliliği ve iklimin dengesi için de toprak hayati öneme sahip. Toprağı korumak, yaşamın devamını güvence altına almak demek. Bugün toprağa sahip çıkmazsak, yarının suyunu, gıdasını ve yaşamını kaybederiz” sözleriyle toprağın önemini anlatıyor.

Erozyon, toprağın en verimli ve organik maddece zengin üst katmanını yok ederek tarımsal verimliliği düşürüyor, su tutma kapasitesini azaltıyor ve kuraklığı derinleştiriyor. Bugün dünya topraklarının yüzde 33’ü bozulmuş durumda. Bu hızla devam ederse 2050 yılında bu oran yüzde 90’a ulaşacak.

Toprağın sağlığını kaybetmesi suyun doğal döngüsünü kırıyor, mikroorganizmaları, toprak solucanlarını ve verimliliği mümkün kılan yapıyı yok ediyor. Toprak yorgun düştükçe daha fazla kimyasal gübre ve daha yoğun sulama gereksinimi doğuyor. Bu da derelerin, nehirlerin, göllerin çekilmesine, karbonun atmosfere salınarak iklim krizinin derinleşmesine neden oluyor.

Son 30 yılda dünyadaki kurak alanlar, Türkiye’nin 5.5 katı büyüdü. Türkiye’de ise toprakların yüzde 5.5’i, yaklaşık Konya büyüklüğünde bir alan artık daha kurak bir iklime sürüklenmiş durumda.

AVRUPA’DA YENİ KORUMA ÇERÇEVESİ

Avrupa Parlamentosu, yakın tarihte toprak için kapsamlı bir koruma ve izleme çerçevesi oluşturan ilk düzenleme olan “Toprak İzleme ve Dayanıklılık Direktifi”ni onayladı. Bu yeni yasal çerçeve toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin ortak bir yöntemle izlenmesini ve toprak varlıklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesini hedefliyor. Direktif kapsamında üye devletler; arazi bozulumunu, kirlenmiş alanları, üst toprak kaybını ve arazi örtüsündeki değişimleri takip edecek ve elde edilen verileri Avrupa düzeyinde karşılaştırılabilir biçimde paylaşacak. Bu yaklaşım, yalnızca toprak ekosistemlerinin dayanıklılığını artırmayı değil, gıda güvenliğini, temiz su kaynaklarını ve iklim krizine karşı Avrupa'nın uyum kapasitesini güçlendirmeyi amaçlıyor.

TOPRAĞI KORUMAK İÇİN NELER YAPILMALI?

-Arazi bozulumunu önleyici politikalar geliştirilmeli

-Mera, orman ve sulak alan ekosistemleri korunmalı

-Rejeneratif (onarıcı) tarım teknikleri teşvik edilmeli

-Toprak örtüsü kaybını azaltan uygulamalar artmalı

-Yerel tohum sistemleri ve agroekolojik üretim desteklenmeli

GIDANIN YÜZDE 95'İNDEN FAZLASI TOPRAKTAN GELİYOR

Gezegenimizin yaşaması toprakla olan değerli bağa bağlıdır. Birleşmiş Milletler verilerine göre gıdanın yüzde 95’inden fazlası topraktan gelir. Ayrıca toprak, bitkiler için gerekli olan 18 doğal kimyasal elementin 15’ini sağlar. Günümüzde iklim değişikliği ve insan faaliyetleri karşısında toprak sağlığı giderek kötüleşiyor. Erozyon doğal dengeyi bozuyor, suyun sızmasını ve tüm yaşam formları için ulaşılabilirliğini azaltıyor ve gıdalardaki vitamin ve besin seviyelerini düşürüyor.

TOPRAK, İKLİMİN GÖRÜNMEZ MÜTTEFİKİ

Toprak iklim değişikliği ile mücadelede de önemli bir rol üstleniyor. Dünyanın en büyük karbon yutaklarından biri olan sağlıklı toprak, karbonu depolayarak atmosferdeki ısınmayı yavaşlatıyor. Yağışların büyük bölümü toprakta birikiyor, pınarları, kaynakları ve akarsuları besliyor. Bu nedenle toprağın kaybı yalnızca gıda güvenliğini değil, su varlıklarını ve iklim dengesini de tehdit ediyor.

İlgili Konular: #TEMA Vakfı