'Türle değil, ruhla ilgiliyim'

'Türle değil, ruhla ilgiliyim'

14.12.2025 11:07:00
Güncellenme:
Orhun Atmış
Takip Et:
'Türle değil, ruhla ilgiliyim'

Alternatif müzik sahnesinin dikkat çekici isimlerinden Ezgi Gergin'le konuştuk.

Sosyal medya biyografisinde kendini "Tam zamanlı bir hayalperest" (Full-time dreamer) olarak tanımlıyor Ezgi Gergin. Alternatif müzikte sağlam adımlarla ilerleyen sanatçı, son olarak sözü ve müziği kendisine ait “Gitme Desem” şarkısını dinleyiciyle buluşturdu. Ezgi Gergin'le akademik eğitimle geliştirdiği sezgilerini, 90'ların yıldızlarıyla çıktığı sahneleri ve müziğini konuştuk. 

*Aldığınız müzik eğitimleri, müziğe bakışınızı nasıl değiştirdi? Eğitim öncesi müzikle olan bağınız nasıldı? Sonra nasıl evrildi?

Müzikle bağım eğitim öncesinde daha çok içgüdüseldi. Hissettiğim gibi söyledim ve sezgilerimle ilerledim hep. Eğitimle birlikte sezgilerime bir dil kazandırmış oldum. Neyi neden yaptığımı, sesimin neye nasıl karşılık verdiğini öğrenmek, müziğe daha derinlikli bakmamı sağladı. Açıkçası hâlâ öğreniyorum ve hâlâ sesimi keşfediyorum. Bu hem çok keyifli hem zorlu hem de hiç bitmeyen ve sürekli gelişim isteyen bir yılculuk benim için. Teknik öğrendikçe duygum kaybolmadı, aksine daha özgür bir alana taşındı. Bu sayede hem içgüdüsel hem de bilinçli hareket edebiliyorum. Eğlenceli ve zorlayıcı bir oyun alanım var diyebilirim.

*Arkasında vokal yaptığınız Mustafa Sandal, Bengü, İrem Derici gibi isimler 90'ların ve 2000'lerin sevilen şarkıcıları. Bu isimlerle sahnede yer almak size neler kattı? Örneğin repertuvarınızı genişletti mi?

Kesinlikle çok şey kattı. O dönem şarkılarıyla sahnede olmak sadece repertuvar değil, bir sahne kültürü de kazandırıyor insana. Şimdilerde pek rastlayamadığımız sahne adabını öğrendim her şeyin başında. Disiplin, seyirciyle kurulan bağ, şarkıların hikâyesini taşıma biçimi... Bunların hepsi bana geçti. Aynı zamanda çok güçlü melodik hafıza edindiğimi düşünüyorum. Bugün kendi şarkılarımı söylerken de o yıllardan taşıdığım bir sahne refleksi sahibim içimde. Dolayısıyla çalıştığım tüm başarılı isimlere ve bana bu fırsatı veren hayata minnettarım. 

*Farklı türlerden birçok şarkılarınız var. Üretim sürecinizi neler etkiliyor?

Ben türden çok ruhla ilgileniyorum. O an ne hissediyorsam, hayat beni nereye sürüklüyorsa müzik de oraya evriliyor. Hikâye gerçekse, form kendiliğinden oluşuyor. Üretimde en çok etkilendiğim şey yaşadıklarım, gözlemlerim ve içimde dönüp duran sorular. Hem de her şeye dair. Trendler manipüle etmeye çalışsa da beni yönlendirmiyor. Dönüp dolaşıp özümün istediğine çıkıyor yolum. Fakat kulağım açık. Zamanın ruhuyla da flört etmeyi seviyorum, tamamen dışarıda bırakamıyorum (gülüyor). 

'KENDİ ŞARKILARIMDA SAVUNMASIZIM'

*Kendi yazdığınız şarkılarla başkalarının sözlerini yorumlamak arasında sizin için belirgin farklılıklar var mı?

Var, hem de çok net. Kendi yazdığım şarkılarda savunmasızım. Orada saklanacak bir yer yok. Doğrudan ben konuşuyorum. Başkasının sözünü yorumlarken ise bir hikâye anlatıcısı oluyorum. İkisi de çok değerli ama bence biri daha çıplak ve kesinlikle daha riskli. Dönüşümün o riski alarak başladığını düşünüyorum. 

*Kendinizi sosyal medya biyografinizde "tam zamanlı bir hayalperest" olarak tanımlıyorsunuz. En çok nelerin hayalini kuruyorsunuz? 

Ah... hayal kurmak... :) O kadar sonsuzluğun ve özgürlüğün en ait hali, en sadık dost. Kendimle ve varoluşumla temas edebildiğim değerli bir alan. "Full-time dreamer"ın anlamı şu aslında: Yaşadığım her anın zihnimde başka bir ihtimali daha var. O yüzden hayal kurmak benim için kaçış değil, gerçekliğin ikinci katı gibi. Müzikte bu ara daha özgür alanlar ve farklı kültürlerle temas eden işler hayal ediyorum. Müzik dışında ise daha sade ve derin bir hayat... Kendi temposunu bulan, üretirken de yaşarken de boğulmayan bir düzen.

'KABULLENİŞE TESLİM OLMAK'

*Şu ana kadarki kariyerinizde kırılma anı diye adlandırabileceğimiz zamanlarınız var mı?

Var tabii olmaz mı? En büyük kırılma, başkalarının beklentilerinden çok, kendi sesimi dinlemeye başladığım an(lar) oldu. Bu kadar herkesin her şeyi bildiği bir gürültünün içerisinde, bunu yapabilmek epey zaman alıyor. Yani kendi sesini duymaya çabalamak ayrı, duyabilmek ayrı meziyet. Tabii o noktada bazı şeyler yavaşlıyor, bazı kapılar kapanıyor ve siz çoğunlukla kendinizi sorguluyorsunuz . Fakat tüm bunların ışığında yönüm netleşti. Kabullenişe teslim olduğum her an bir kırılma anı benim için. Öncesi uzun ve dişli bir yolculuk çünkü. Gerçek dönüşüm genelde alkış veya poh pohla değil, samimiyetinizle baş başa kalınca ve kırılmayı göze alınca başlıyor bence.

*Neyi daha çok yapabilmeyi dilerdiniz?

Kendime daha erken cesur davranabilmeyi dilerdim. Daha az “doğru zaman” bekleyip daha çok “şimdi” diyebilseydim keşke. Ama yine de her şeyin kendi ritmi olduğuna inanıyorum. Bugün olduğum yer, olmam gereken yer gibi geliyor.  Kendime ait bir zamanım ve zamansızlığım var bence ve ben bununla barışığım.

İlgili Konular: #müzik