“Gece” topluluğundan tanıdığımız ve üç yıl önce “Umudun Arka Yüzü” albümü ile solo kariyerine adım atan Can Baydar, şimdi “Her Şey Geçer” albümü ile dönüyor. Albümden iki tekliyi dinleyiciye sunan Baydar’ı dinleyelim.
- “Her Şey Geçer” albümünüzün çıkış şarkısı “Kasabadaki Yabancı” dinleyicilerle buluştu. Şarkı ve genel olarak albüm hakkında neler söylersiniz?
Albümü kaydetmeye karar verdiğimde kendime koyduğum ilk kural, dinleyiciye saygı duymaktı. Hem sözel hem de müzikal olarak asla işleri onlar için kolaylaştırmayacaktım. Alışılagelmiş düzenlemeler veya genel bir beğeniye hitap etmek için yazılmış şarkı sözleri yok bu albümde. Şarkıların duygusal derinliği olmasıyla yetinmek istemedim. İçinde zekice yenilikçi fikirler olması gerekiyordu. Bu sebeple günümüz popüler müziğinde tekrarlanan hiçbir alışkanlığın tuzağına düşmeyen bir albüm “Her Şey Geçer”. “Kasabadaki Yabancı” ise albümün duygusal yelpazesinin tam ortasındaki şarkı. Bu nedenle dinleyicilerle ilk onu paylaşmak istedik.
- “Kasabadaki Yabancı” oldukça melankolik sözlere sahip. Bu melankoliyi yaratan nedir?
Kendimi bildim bileli hayatın içindeki hüznü, karanlığı görmeye daha meyilliyim. “Kasabadaki Yabancı” gelecekle ilgili umut dolu bir bakış açısına da sahip. Bir yabancının kasabaya gelip anlatıcının hayatını değiştirmesinden söz ediyor. Bu olumlu beklentide bile “Gelecek mi bana saldıran?” dizesinde bu sebeple anı ıskaladığı için yine karanlık tarafa bir adım atıyor kahramanımız. Armonik olarak majörden minöre, minörden majöre geçişler bana hep kırgınlık hissini çağrıştırır. Sözlerle melodinin tezat olması durumunu yaşamın doğasına daha yakın buluyorum. Hiçbir şeyin tamamen mutlu veya hüzünlü olmaması, gri duyguların gerçekliği ilgimi çok çekiyor.
- Albümüne ismini veren “Her Şey Geçer” ise güçlü ve umut dolu bir şarkı. Bu şarkıyı yazarken sizi en çok etkileyen duygu neydi?
Dinleyicilerin umutsuz hissettiklerinde sarılabileceği bir şarkı yazmak istedim. Müziğin iyileştirici gücü bana hayatım boyunca yardım etti. Genç insanların gelecek kaygısı, geçim sıkıntıları, oldukları kişi oldukları için sosyal hayatta maruz kaldıkları ötekileştirme beni derinden üzüyor. Tüm bunların yanında zaman kavramının birey üstündeki etkileri çok ilgimi çekiyor. “Zamanın son sürümü kalbimi öptü, öldürdü” diyorum şarkıda ama nakaratın sonunda “Her şey geçer” diyerek yine zamanın her şeyin üstünde, güvenmemiz gereken insan yaratımı tek olgu olduğunun altını çiziyorum.
İNGİLİZ MÜZİĞİNİN ETKİSİ
Indie, alternatif rock diyebiliriz. Çocukluğumdan beri İngiliz müziğinin bendeki etkisi çok fazla. Albümü kaydederken prodüktörüm Umut Er’le odaklandığımız şey hikâyenin kendisiydi. Zaten müzikal köklerimiz albüme müzikal stilini ister istemez verdi. Bu sesler de ada müziğine daha yakın sesler.
- Can Baydar şu an müzik kariyerinin hangi aşamasında? Nereden geldi ve nereye gidiyor?
16 yaşından sonra sanki bir rock grubunun içinde büyümüş gibi hissediyorum kendimi. Grubumuz “Gece” ile içgüdüsel bir kariyerimiz vardı. Grup tüm gücünü bence zaten buradan alıyordu. Solo kariyerimde, bu albümle kendimi ilk defa bu kadar doğru anlatabildiğime inanıyorum. Müziğimde istediğim dengeye doğru kocaman bir adım atmış gibi hissediyorum.
FONTAİNES DC VE BEATLES
- Son zamanlarda kimleri dinliyorsunuz?
Beth Gibbons’ın son albümüne bayıldım. Fontaines DC gümbür gümbür geliyor bu grubu seviyorum. The Black Keys’in son albümünü de çok sevdim. Ve sürekli Damon Albarn ve Beatles dinliyorum.