Yıldızlar Karmaşası: Amsterdam

Yıldızlar karması niteliğindeki kadrosuna karşın David O. Russell’ın “Amsterdam”ının ışıkları altında parlayan tek karakter Margot Robbie.

Yayınlanma: 09.10.2022 - 16:42
Yıldızlar Karmaşası: Amsterdam
Abone Ol google-news

1930’ların başı... Büyük Savaş’ın ve peşi sıra gelen Büyük Buhran’ın iktidara taşıdığı Franklin D. Roosevelt’in başkanlığının ilk yılları... Roosevelt’in, bir yandan “Yeni Uzlaşma” adını verdiği bir dizi ekonomik ve toplumsal önlemle ABD politika tarihinin en geniş çaplı uygulamalarını devreye soktuğu, öte yandan da Hitler Almanyası’yla “sıkı” ticari ilişkiler içerisinde bulunan bir grup iş insanıyla “uzlaşamadığı” dönem...

Bu süreç sonradan müesses nizamın rahatsız olmaya başlaması ve “yeni dönem” arayışına girişmesiyle gizli bir kalkışma halini alıyor ve ABD’nin demokratik geçmişiyle uyumsuz olduğu için üstü örtülmüş bir faşist darbe girişimine dek uzanıyor. İşte dönemin ulusal kahramanı General Smedley Butler’ın ifşasıyla ortaya çıkan Beyaz Saray’a darbe planları, yıllar sonra David. O. Russell’ın “Amsterdam”ına konu oluyor ve bir bakıma ABD’yi, yakın zamanda Donald Trump’la yüzleşmek zorunda kaldığı “neopolitikalar zincirinin” geçmiş uzantılarına götürüyor. 

Filminin açılışındaki metinde “Pek çoğu gerçekten yaşanmıştır” diyerek gerçekle kurguyu harmanladığını vurgulayan Russell, tarihle çerçevelediği senaryosuna eklemlenen üç arkadaş formülü üzerinden cinayet, gizem, komedi soslu bir öykü tasarlıyor. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda tanışan ve ilk andan “Jules et Jim”in karakterlerini anımsatan film, aslında ismini bu üç arkadaşın Amsterdam’daki bohem ancak yaşamlarının en unutulmaz yıllarından alıyor. Christian Bale’in filmin mizahi yanını oluşturan karakteri Dr. Burt Berendson, John David Washington’ın nefes verdiği avukat Harold Woodman ve filmin biricik itici gücü Dadaist sanatçı Margot Robbie, öykünün dostluk ayağını desteklemekte istekli. Ancak aşk meselesine gelindiğinde, Washington ve Robbie arasındaki kimya eksikliğinin göze battığına değinmek gerek. Amsterdam’da geçirdikleri altın yılların ardından kopan bu üç arkadaşı yeniden bir araya getiren ise kuşkulu bir cinayet vakası oluyor. Bu andan sonra politika, tarih, suç, komedi sarmalında denge kurmaya çalışan öykü, her yeni kare ve her yeni yüzle birlikte tuhaf bir kakofoniye evriliyor ve türler ile yıldız oyuncular arasında yön bulmaya çalışan bir filme dönüşüyor.

YILDIZLARIN ÇABASI YETMİYOR

Öyle ki tüm bu yıldız oyuncuların performans ve seyircinin ilgisini çekme çabaları -haliyle- filmin ve dolayısıyla seyircinin soluklanma gereksinimini unutmasına yol açıyor. Ve aslında, karakterlerin yüzeyselleşmesine neden oluyor. Bale, Robbie ve Washington üçlüsünün üzerine serpiştirilen ayrıntılar etkili ve öykü ilerledikçe işlevsellik kazanıyor ancak diğer karakterlere dökülenlerin aceleyle yapıldığını fark etmek zor değil. Üstelik işe de yaramıyor. Tarihi bir gerçeklikle sınırları çizilmiş bir anlatının, hızla karmaşa ve suça meylettiğinde ağırbaşlılık kazanması olasıdır ancak Russell, bu noktada seçimini absürt bir mizahtan yana kullanıyor ve izleğini tümüyle silikleştiriyor. Başka bir deyişle Amsterdam ne seyircisine kahkaha attıracak kadar eğlenceli ne ciddiye alınabilecek kadar vakur ne de aşkına ve dostluklarına inanacağımız kimyası güçlü bir üçlüye sahip. Ve kadrosunda Rami Malek, Anya Taylor-Joy, Matthias Schoenaerts, Michael Shannon, Chris Rock, Taylor Swift, Zoe Saldana, Mike Myers, Robert De Niro’yu (Evet, isimleri yazarken yoruldum.) barındırdığı için başarılı olacağını düşünecek kadar da toy. 

İlginçtir, bunca kargaşaya rağmen filmin sonuna dek kendisini izletebilme potansiyeli olduğunun ve bunu en çok Margot Robbie’nin ışıltısıyla sağlayabildiğinin de altını çizmeliyim. Robbie olmasa, Amsterdam aynı etkiyi yakalayabilir miydi emin değilim ama daha az yüze sahip olsa, kesinlikle daha dengeli bir film izleyebileceğimizi söyleyebilirdim. ABD’nin gizemli faşist geçmişinden, siyahiler üzerinden topluma yöneltilen hicvine, aşk ve dostluktan, siyasi entrikalara, abartılı mizaha değin kartların hiç durmadan yeniden dağıtıldığı bir yer gibi Amsterdam. Karmaşık, bulanık ve tatsız. 

Puanım: 5.5/10


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler