Zamanın yavaş aktığı kent: Viyana

Zamanın yavaş aktığı kent: Viyana

24.08.2025 12:00:00
Güncellenme:
Ahmed Arpad
Takip Et:
Zamanın yavaş aktığı kent: Viyana

2024’te dünyanın en yaşanabilir kenti seçilen Viyana, tarihi bulvarlarından operet dolu gecelerine çok kültürlü ve incelikli bir yaşam biçimi sunuyor.

Lirik tenor Frizt Wunderlich’in “Viyana, sen benim düşlerimin kentisin...” şarkısı hep belleklerde! The Economist’in 2024 yılı raporuna göre Viyana dünyanın en yaşanabilir kenti. Kentin her köşesi yeşil! Ünlü bulvarı Ringstsrasse’yi akçaağaçlardan, ıhlamurlardan, çitlembiklerden, çınarlardan ve at kestanelerinden oluşan 2 bin 400 ağaç süslüyor. Viyana bu yıl, belki de dünyanın en güzel bulvarı olan dev caddenin açılışının 160. yılını kutluyor. 5.3 kilometre uzunluğundaki, 57 metre genişliğindeki, baştan sona tarihi ağaçlarla süslü Ringstrasse’de gezinmeden, faytonla keyifli bir tur atmadan Viyana’dan dönülmez.

Haydn, Mozart, Mahler, Strauss, Beethoven, Freud, Zweig, Roth, Grillparzer, Schnitzler, Klimt, Schiele, Schubert, Lang, Simmel gibi ünlülere esin vermiş olan Viyana dünyanın en güzel kentleri arasında en ön sıralarda! Tarihi bulvara sadece opera, tiyatro, üniversite, müzeler, parlamento, kiliseler, imparatorluk sarayı, kahvehaneler, parklar açılmıyor, görkemli, birbirinden güzel sayısız yapı da Ringstrasse’yi bir kolyenin incileri gibi süslüyor. Düzinelerce barok, gotik, yeni gotik, yeni rönesans, art nouveau yapı dev bulvarı erişilmez yapıyor.

İmparator I. Franz Joseph 1858 yılında, Osmanlı ordularının Viyana kuşatmaları sırasında önünde durmuş olduğu kent duvarlarına birkaç yüz metre ötedeki boş alanlara büyük ve gösterişli bir bulvar açılması emrini vermiş. O günlerde bulvar boyunca sağlı sollu uzanan çoğu arazinin Viyana burjuvazisinin varlıklı Yahudilerine satılmasıyla da Habsburg monarşisi inşaatın giderlerini karşılamış. 1865’de bitirilen bulvara, imparatorluğun başkentinde toplumun en üst katında yaşayan kömür ve tekstil patronları, çelik sanayicileri, bankerler zenginliklerini herkese göstermek amacıyla villalar, saraycıklar oturtmuşlar. 19. yüzyıl Viyana’sının günümüzde de göz kamaştıran bu yapıları Yunan tapınaklarını anımsatan sütunlar, heykeller, parmaklıkları altın kaplama balkonlar, fayanslar ve taş kabartmalar süslüyor.

Viyana’da akşama doğru etekleri yerlere kadar uzanan ipek giysili, kenarları geniş şapkalı şık hanımefendiler, üniformalı yakışıklı süvari subayları, ellerinde bastonları kırıtkan snoplar, uzun çizmeli, dar giysili kadınlar bulvarın geniş kaldırımlarını doldurmuş. Sohbet toplantıları, oda konserleri, okuma akşamları saraycıkların salonlarında, gizli buluşmalar, iş görüşmeleri bulvarın kahvehanelerinde yapılmış.

Todesco, Goldschmidt, Springer, Epstein, Gomperz, Colloredo, Mansfeld, Dumba, Ephrussi, Biedermann, Helfert, Königswarter, Leitenberger, Wertheim ve Württemberg günümüzde Unesco Kültür Mirası’nda yer alan bulvarı süsleyen büyük yapılar. Onlar tüm görkemleriyle Viyana’nın güzelliğini günümüzde de kanıtlayan eşsiz sanat eserleri. Yahudi burjuvazisi olmasaydı acaba Viyana bugün böyle güzel bir bulvara sahip olur muydu? Avusturya-Macar İmparatorluğu döneminde Bohemya, Moravya, Macaristan ve Galiçya’dan gelen Yahudiler zamanla sırf ekonomiyi değil sanat ve kültür yaşamını da önemli derecede etkilemişti.

OPERETLER VİYANALILAR’IN YAŞAMI

Volksoper 1898’den günümüze kapılarını yılın 300 akşamında açıyor. Salon hep tıka basa dolu. Viyana’ya gelip de operet izlememek olmaz! Kálmán, Lehàr, Abraham ve Strauss’ların ünlü yapıtları “Çingene Baron”, “Şen Dul”, “Yarasa”, “Çardaş Prensesi”, “Viyana Kanı”, “Venedik’te Bir Gece”, “Lüksemburg Kontu”, “Çingene Aşkı” ve “Tebessümler Diyarı” ile her akşam tıka basa dolu Volksoper. İnsanlar coşkulu.

Viyanalı için opera, operet ve müzik hâlâ günlük politika kadar önemli. Neşeli ve alaylı şarkılar, çok hareketli danslar, yanılgılar, taşlamalar, rastlantılar ve ezgilerle dolu Viyana operetleri birer vodvil sayılır, bir an gelir ki konu içinden çıkılmayacak kadar karışır. Ancak sonunda her şey yine yoluna girer, sevgililer birbirlerine kavuşur.

HAFİF ALAYCI BİR TAVIR

Yüzyıllar boyu bir dünya imparatorluğunun başkenti olmuş Viyana kozmopolitliğini hiç yitirmemiştir. Viyanalı hafif alaycıdır, her şeyi ciddiye almaz. Viyanalı yaratıcıdır da. Almanya’da çocuklar matematik sınavında iyi not alırlarsa bir “aferin”i hak ederler. Viyana’da ise anne babalar çocuklarını eve müzikten iyi not getirdiğinde över. Her Viyanalı’nın ailesinde mutlaka bir Macar, bir Polonyalı, bir Çek, bir Yahudi vardır.

Eski Viyana’da varlıklı aileler evlerinde Bohemyalı hizmetçi kızlar, Macar kadın aşçılar ve Çek çocuk bakıcıları çalıştırırdı. Mutfağı da hep Bohemya, Macar, İtalyan, Bavyera mutfaklarının etkisinde kalmıştır. İmparatorluğun dört bir köşesinden gelenler yüzyıllar boyu kentin hoşgörülü ortamında uyum içinde kendilerini geliştirmişlerdir. Gluck Bohemya’dan, Haydn Macaristan’dan, Beethoven Ren bölgesinden, Mozart Salzburg’dan, Brahms Hamburg’dan gelip burada ünlerine kavuşmuşlardır. 

Hava serin. Tuchlauben, Graben, Kohlmarkt’ta vitrinler ışıl ışıl, insanlar keyifli, hava özgürlük kokuyor. Bir an Stefan Zweig’ın I. Dünya Savaşı öncesi yıllarını anlatırken söyledikleri aklınıza geliyor: “Viyana’da kişi bütün dünyanın havasını ciğerlerine çektiği duygusuna kapılır belli bir dilin, ırkın, ulusun ve idealin baskısında olmadığını hisseder, özgürlüğünü yaşardı.”

Viyana’da gündüzleri kocaman parklarda, Osmanlı kuşatma yıllarından kalma daracık sokaklarda başıboş dolaşırsınız. Akşamlarınızı operada, tiyatroda, operette, müzikalde geçirirsiniz. Otelinize dönmeden önce loş sokaklarında gezindiğiniz kentin kahvehaneleri, lokantaları, şaraphaneleri geç saatlere kadar açıktır. Fazla düşünmeyin, girin birinden içeri. Masalarda konuşan, gülen, şarabını yudumlayan, gazetesini okuyan insanlar. Oturun yanlarına, sohbetlerine katılın... Canınız Wiener Şnitzel mi çekti, o zaman uğrayın “Figlmüller”e. Haşlanmış dana eti için de Viyanalılara kapılarını 1618’de açmış olan “Zum Schwarzen Kameel”i yeğleyin. Ismarlayın kıdemli şef garson Johann Georg Gensbichler’e yemeğinizi yanında bir şişe Sauvignon Blanc’la.

Lirik tenor Fritz Wunderlich’in “Viyana, sen benim düşlerimin kentisin...” şarkısı hep belleklerde!

İlgili Konular: #Viyana