Abur cubur ile gelen tehlike
Gıda mühendisi Dr. Bülent Şık’ın, çocukluk çağı obezitesi raporuna göre, ülkemizde 0-5 yaş arasındaki çocukların yüzde 8.5’i obez/ şişman. Şık, abur cuburlar ve gazlı içeceklerdeki şeker oranının yüksekliğine dikkat çekiyor.
Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık, günümüzün en önemli halk sağlığı sorunu olan çocukluk çağı obezitesine ilişkin bir rapor hazırladı. Şık, raporunda incelediği 19 gazlı içeceğin yüzde 74’ünün; 60 abur cuburun (bisküvi, cips, şekerleme, kek, kurabiye, şekerleme, gofret, kraker, çikolata gibi) ise 3’te birinin içerdiği şeker miktarının Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından önerilen günlük şeker alımı limitini aştığını ortaya koydu. Şık, obeziteyle mücadelede abur cubur gıda ürünlerine metabolik sendrom vergisi getirilmesi, 18 yaş altındaki çocukların abur cubur ve fast food tarzı ürünlere erişimini azaltacak önlemlerin alınması, aile sağlığı birimlerinde mutfak atölyeleri oluşturulması, bakkal, market gibi satış yerlerinde reyon düzenlemeleri yapılması, okul kantinlerinde bu tür ürünlerin satışlarının daha etkili yöntemlerle engellenmesi gibi birtakım adımlarla mümkün olabileceğini söyledi.
Sosyal Haklar Derneği (SHD) Gıda Hakkı Çalışma Grubu’ndan Dr. Şık tarafından hazırlanan ve 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde kamuoyuna açıklanan “Çocukluk Çağı Obezitesi Raporu” dün açıklandı. Son 30 yıllık süreçte çocuklar ve yetişkinlerde gözlenen obezite oranının arttığını anımsatan Şık, obezite sorununun giderek küresel bir salgına dönüştüğünü söyledi.
‘Yüzlerce ürün var’
Obezitenin şeker içeriği yüksek veya şeker ilave edilmiş yiyeceklerin sık tüketilmesi ile yakından ilgili bir problem oduğunu anlatan Şık, piyasada abur cubur kategorisine giren yüzlerce çeşit ürün olduğunu, bu ürünleri sıklıkla tüketen çocukların obezite riski ile karşı karşıya kaldığını vurguladı. Obezitenin bireylerin fazla yemesi ve az hareket etmesi sonucu ortaya çıkan bir sağlık sorunu olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Şık, “Obezite, kamu ve çevre sağlığını önemsemeyen, tüketimi arttırmayı iktisadi büyümenin odak noktasına koyan piyasa ekonomisinin ve sorunun gerçek nedenlerini teşhis etmekten ve doğru önlemler almaktan uzak kamu politikalarının sonucudur” diye konuştu.
Limitlerin üzerinde
Abur cubur olarak tabir edilen gıdaların fiyatlarının da 1 TL ile 5 TL arasında değiştiğini kaydeden Şık, rapora ilişkin şu verileri paylaştı:
“DSÖ 2015’te kilo artışı ve obezite sorunu ile mücadele edebilmek için günlük alınması gereken şeker miktarının, bir insanın günlük alması gereken toplam kalorinin yüzde 5’ini geçmemesi gerektiğini belirtti. Yaptığım incelemelerde, 30-40 gramlık küçük bir paket ürünün yenilmesi ya da şekerli, gazlı, aromalı içecekten yalnızca bir su bardağı içilmesinin dahi, çocukların günlük şeker miktarından daha fazla şeker almalarına neden olduğunu gösterdi. Yapılan pek çok incelemede jöleli, meyveli yumuşak şekerler, bisküvi, kek, gofretler gibi pek çok üründeki şeker miktarının da 10 yaş altındaki çocuklar için ciddi sorun olduğu, her üç üründen birinin içerdiği şeker miktarının tavsiye edilen günlük şeker alım limitini aştığı belirlendi. Yapılan değerlendirme çocukların bu tip içeceklerden yalnızca bir bardak (250 ml) içtikleri varsayılarak yapılmıştır. Buna göre 4-6 yaş aralığındaki çocuklar için raporda 19 adet içeceğin yüzde 74’ü DSÖ tarafından tavsiye edilen günlük şeker alımı limitini de aşmaktadır. Örneğin bir bardak limonata içen 4-6 yaş aralığındaki bir çocuğun önerilen günlük şeker alımını yüzde 167 oranında aştığı belirlenmiştir. Bütün bu veriler abur cubur yiyeceklerden herhangi birinden günde bir paket yenildiğinde ya da bir su bardağı dolusu şekerli, gazlı veya aromalı içecek içildiğinde günlük şeker alımlarının kolaylıkla aşılabildiğini göstermektedir, bu kaygı vericidir.”
Reyon düzenlenmesi yapılabilir
Dr. Bülent Şık, obezite ile mücadelede bazı önerileri raporda şöyle özetledi:
* Fast food ve abur cubur tarzı gıda ürünlerini üreten ve tüketenlerce ödenecek bir “Metabolik Sendrom Vergisi” oluşturulmalıdır.
* Bu tip gıdalara erişimi engellemek ya da azaltmak esas amaç olmalıdır. Bunu sağlamanın tek yolu ise 18 yaş altı çocuklara bu tip ürünlerin satışını yasaklamaktır. Örneğin şimdi olduğu gibi büfe, bakkal, market ve süpermarketlerde abur cubur tarzı ürünlerin giriş kapısının sağına soluna, market içinde çocukların göz hizasına yerleştirilerek teşhir edilmesi engellenmeli, reyon düzenlenmesi yapılabilmelidir.
* Bir yiyeceğin etiketinde yaş ve cinsiyetine göre bir insanın günlük olarak alması gereken şeker miktarının ne kadarını sağladığı bilgisi mutlaka okunaklı ve görülebilir bir şekilde yer almalıdır.
* Fast food zincirlerinde yer alan markaların tamamının internet üzerinden satış yapmaları önlenmelidir. Bu tür ürünlerinin satışı yükseköğretim kurumları dâhil okul kantinlerinde ya da okul içinde yer alan satış yerlerinde yasaklanmalıdır.
* Okullarda çocuklara bedava meyve, örneğin her gün bir elma ya da mevsime uygun başka bir meyve dağıtılmalıdır.
* Okullarda fizik aktivite olanakları ve beden eğitimi ders saatlerinin sayısı mutlaka artırılmalıdır.
* Ülkemizde sağlık, gıda ve ekoloji alanında analitik çalışmalar yaparak kamusal bilgi üretecek bağımsız bir kuruma ihtiyaç vardır.
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!