Altın Çağ’ın 21’inci yüzyılı! (07.06.2020)
Gencoy Sümer, Aile Sırrı romanıyla günümüzde Altın Çağ polisiyesinden esinlenerek yazan az sayıdaki yazardan biri. Akıcı dili ve okurun gözünün önünde canlanan karlı Londra atmosferiyle yazar, oldukça sinematografik bir anlatım tarzı yakalıyor.
Günümüzde
kapalı oda cinayetlerini konu alan çok az yazar var. Ancak bunun nedeni, Altın
Çağ’a özgü bu anlatım tarzının eskimesi değil. Agatha Christie uyarlaması olan
filmler ve diziler hâlâ oldukça popüler. Ancak bu alanın ustaları türlü türlü
“Katil Kim?” kombinasyonunu geçen yüzyılda kullandığı için kapalı oda cinayeti
kurgulamak göz korkutuyor.
Buna
rağmen değerli örnekler hala veriliyor. Bunlardan biri de Gencoy Sümer’in Aile
Sırrı romanı.
Adından
da anlaşılacağı üzere roman, Altın Çağ’ın sık işlenen temasını yeniden
kurguluyor: Odasında ölü bulunan varlıklı bir adam ve ailesinin cinayet
soruşturmasıyla ortaya dökülen karanlık ilişkileri.
Londra’da
geçen romanda, ünlü bir ilaç şirketinde çalışan bilim insanı Broderick Conway,
çalışma odasında ölü bulunuyor. Kendisini defalarca aldatan güzel eşi Jane, son
dönem araları bozulan ortağı Dr. Deval, kızkardeşi Myrna ve evin
hizmetçileriyle bir kuru temizlemeci baş şüpheliler olarak karşımıza çıkıyor.
Tabii
hepsinin ötesinde Dedektif Percule Hoirot var (Hayır, Hercule Poirot değil).
Agatha Christie’nin ünlü dedektifinden esinlenen Hoirot karakteri, Poirot’la
sıkı benzerliklere sahip. Ve tabii bu durum, hikâyenin kalanına ve cinayetin
ardındaki sır perdesine de yansıyor. Bu nedenle romanı, “Altın Çağ’ın 21.
yüzyıldaki bir uzantısı” olarak değerlendirmeyi uygun görüyorum.
ALTIN
ÇAĞ’IN ADİL OYUNU
Erol
Üyepazarcı 221B derginin “Agatha!” sayısındaki yazısında geleneksel “Katil
Kim?” romanının ilkesinin “okuru şaşırtmak ama aldatmamak” olduğunu söyler.
İngilizce’de “fair play” diye adlandırılan bu adil oyunda, okurun dedektifle
eşit fırsatlara sahip olması gerekir. Buna göre katil en başından beri hikâyede
yer almalı, tüm ipuçları okura verilmeli ve olay örgüsünde “doğa üstü” noktalar
bulunmamalıdır.
Bu
açıdan, Aile Sırrı’nın büyük ölçüde adil oynadığını, ancak eleştirilmesi
gereken birkaç nokta olduğunu belirtmeliyim.
BURJUVANIN
İŞÇİYE BAKIŞI
Altın
Çağ romanlarının baş kahramanları özel dedektifler, memurların
beceriksizliğiyle sert biçimde alay eder. Aslında bu varlıklı, entelektüel ve
zeki karakterler, burjuva sınıfının işçilere (polis memurları dahil) bakışının
güçlü bir yansımasıdır. Bu nedenle bu romanlardaki polisler, zor cinayetleri
çözmek için çok yetersizdir. Bu da özel dedektifleri devreye sokar.
Öte
yandan, Aile Sırrı’nın polis ve özel dedektif arasındaki bu ilişkiyi biraz
abartılı biçimde yansıttığını söylemek mümkün. Öyle ki katilin gerçek kimliğini
reddettiği romanın sonunda Hoirot, polisten zanlının parmak izini almasını
istiyor. Böylece biz de polisin şüphelinin parmak izini almadığını öğreniyoruz.
Kısacası
polis parmak izi almış olsaydı, romana gerek kalmayacak, katilin gerçek kimliği
baştan ortaya çıkacaktı. İşte bu durum “adil oyun” anlaşmasını da zedeleyen
önemli bir faktör oldu.
Toparlamak
gerekirse Gencoy Sümer, Aile Sırrı romanıyla günümüzde Altın Çağ polisiyesinden
esinlenelerek yazan az sayıdaki yazardan biri. Akıcı dili ve okurun gözünün
önünde canlanan karlı Londra atmosferiyle yazar, oldukça sinematografik bir
anlatım tarzı yakalıyor.
Adil
oyuna dair birkaç önemli eleştiriyle beraber, Aile Sırrı’nın bir polisiye
okurunun kitaplığında bulunması gereken güzel bir Altın Çağ örneği olduğunu
söyleyebilirim.
Aile Sırrı / Gencoy Sümer / Herdem Kitap / 146 s.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke