Ata’ya sahip çıkacağız
Süheyl Batum ADD’nin projelerini, hedeflerini ve Türkiye siyasetindeki çarpıklıklarla mücadele etmek için yeni dönem yol haritasını açıkladı.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı seçildiği olağan kurultayda “Farklı mücadele alanı yaratacağız” diyen Prof. Dr. Süheyl Batum; denetim, eğitim ve hukuk alanlarıda etkin olacaklarını kaydetti. “Kendilerine göre kullanacakları, Atatürk’süz yeni bir tarih yazılmasına izin vermeyeceğiz” diyen Batum, ADD kaynaklarıyla kreş ve yurt açacaklarını söyledi. Farklı kuruluşlarla birlikte ekipler oluşturacaklarını ve il il gezerek halka gideceklerini anlatan Batum, “Artık ADD panellerin örgütü olmayacak. Panellerde sorunları konuşuyorduk ama artık sorunlara çözüm bulacağız” diye konuştu. ADD’de temmuz sonunda yapılan kurultayla genel başkan seçilen Süheyl Batum, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
-Atatürkçü düşünce nedir?
Aydınlanma dediğimiz, 300 yıllık süreç, Türkiye’de Atatürk döneminde 10 yılda gerçekleşebildi. Bir birey yaratmak... İktidardan, dinden, imamdan, patrondan, ustadan korkmayan bir nesil yaratmak. Arkasından da demokratik, laik, dine, mezhebe göre kurallar koymaya çalışmayan, sosyal, hukukun üstünlüğüne dayalı bağımsız bir Cumhuriyet. “Atatürkçü düşünce”nin eylemlerle ortaya çıkmış hali budur. Alevi misin, Sünni misin, Müslüman mısın, Katolik misin fark etmez. Bu ülkenin toprakları içinde yaşıyorsan eşitsin.
STK'lerin rolü azaldı
-Sivil toplum bu denli etkisiz hale getilirilmişken ADD yeni dönemde nasıl başarı sağlayacak?
Türkiye’de 1980’lerden başlayarak Türkiye’ye bir siyasal sistem empoze edildi. Bu sistemde sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin siyasal hayattaki rolü azaltıldı. Tek güç siyasal partilere bırakıldı. Bu dillere de “Siyaset mi yapmak istiyorsun gir bir partiye yap” şeklinde yansıdı. 2000’lerden sonra bilinçli olarak ‘Erdoğanizm’ getirilmek, bir ara veya da nihai rejim getirilmek istendiği için de demokratik kitle örgütlerinin rolü azaltılmaya çalışıldı. Buna direnmeye çalışan bir iki kuruluş vardı, hepsi tarumar edildi. Mesela ADD Cumhuriyet mitinglerinin önderlerinden olduğu gerekçesiyle allak bullak edildi. Üyeleri takibata uğradı. Sonunda sivil toplum, “ya hiçbir şey yapma” ya da “mış gibi yap”a bırakıldı. Biz arkadaşlarımızla; bu sistemi değiştirmeye yönelik etkin bir demokratik kitle örgütü haline dönüştürelim diye yola çıktık.
-ADD kurultayında yaptığınız konuşmada, “Farklı mücadele alanı yaratacağız” diyorsunuz. Bunu somutlaştırır mısınız?
Biz ADD olarak üç alanda etkin olacağız. Denetim, eğitim ve hukuk. Tarihi yeniden yazma ve toplumu yeniden biçimlendirme çabalarını engellemeye çalışacağız. Örneğin İsmail Kahraman, Abdülhamit’ten Erdoğan’a kadar Atatürk’ü de içine alan süreç için “duraklama” dedi. Bu düşünceye sahip birinin Meclis Başkanı yapılmış olması ADD’nin alanına girer. Böyle birini biz denetleyeceğiz. “Yapamazsın” diyeceğiz. 23 Nisan’larda Kutlu Doğum Haftası çıkarıldı. 19 Mayıs yerine “gelemiyorum” haftası, 30 Ağustos yerine Malazgirt’i koymak gibi yeni bir tarih yazmayı kabul etmeyeceğiz. Artık ADD burada. Kendilerine göre kullanacakları, Atatürksüz yeni bir tarih yazılmasına izin vermeyeceğiz.
İkincisi eğitim. Cumhurbaşkanı “Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz” diyor. Dindarı “dinci” manasında diyor. Sürekli kendisini tutacak bir kitle yaratmaya çalışıyor. Bizim ADD okullarımız, yaz okullarımız var, kurslar yapma imkânına sahibiz. Eğitim başlığı kapsamında bir, kreş niteliğinde okullar kuracağız. Üniversite öğrencilerine yönelik eğitim alanında yurtlar açmak için çalışmaya başladık. İki, Atatürkçü çocuklara burs veriyoruz, artık bursları daha da güçlendirerek vereceğiz. Üç, yaz okulları yapacağız. Daha önce 10 kişiyle yapılan yaz kampı, biz bu yıl 130 kişiyle yaptık. ADD kaynaklarıyla gençlerin aklı hür, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür gençler olarak yetişmeleri için kurslar yapacağız.
-Üçüncü aşama olarak ‘hukuk’ demiştiniz?
Bugün Tayyip Erdoğan’ın getirdiği sistemi, en demokratik sistem gibi algılatmaya çalışıyorlar. Yargılamalarda vahim bir durum var. Biz bunu dile getireceğiz. Hukuksuzluklarda ADD orada olacak. “Daha önce yapılmadı” demiyoruz ama bunu bıkmadan usanmadan dile getireceğiz.
‘Panellerin örgütü olmayacağız’
-ADD ve halk Türkiye’nin farklı kesimleriyle nasıl bir araya gelecek?
ADD olarak bir kararımız var. ADD sadece 10 Kasım’da, 29 Ekim’de yani belirli günlerde görünen bir dernek olmaktan çıkmalı, panellerin örgütü, kendin anlat kendin dinle olmamalı. ADD’nin toplumun sıkıntılarına nüfuz edebilmesi gerek. Devlet arsasına el koyar hukuk sorunu olur, sağlık sorunu çıkar, çocuğunun okul sorunu olur veya yaşadığı yerde şarbon hastalığı tehlikesi vardır, ne yapacağını bilemez bilgiye ihtiyacı olur. İşte ADD bu konularla ilgili meslek odalarıyla toplantılar yapıyor. Bu meslek odalarıyla ekipler oluşturacağız. Kahve toplantıları yapacağız. Bunları yaptığımızda, “ADD nedir?” dediğinizde “Panel yapan insanlar var” olmayacak.
Baskı sonuçsuz kaldı
-Kötüleme amaçlı kullanılan ‘elitist’ söylemler de bu yolla yıkılabilir mi?
Çoğumuz 16 Nisan referandumuna kadar, “Yüzde 10 kaldık” diyorduk. Gittim kahvehanelere, çatır çatır konuştuk. Tarihin en baskılı referandumunda Türk halkı hayır çıkarttı. Bu baskıyla, devletin tüm imkânlarının kullanıldığı bir ortamda, başka bir ülkede böyle bir referandum yüzde 70’in altında çıkmazdı. Benzer bir baskıyı Kenan Evren yaptı, o güçle yüzde 90 aldı. Demek ki biz elitist falan değiliz. Vatandaş ilk gidildiğinde tanımaz ama üç kere gittiğimizde yanımızda veteriner, doktor götürdüğümüzde “Tanıyorum” diyecek. Artık sorunlara çözüm bulacağız.
-Yakın zamanda İsmet İnönü’yle ilgili tartışmalar yaşandı...
Böyle bir kesim, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri var. Cumhuriyet devrimine karşı olanlar bunu yapar. Bu kesim, Atatürk’e vuramadağı için arkadaşlarına vurmuştur. Siyasete girdiği için en kolay gelen kişi de İnönü olmuştur. Sağdan tanıdığım bir politikacı “Biz 1950’lerde İnönü’ye kahvelere gider asker kaçağı derdik” diye anlattıklarını söyledi. Halk da dinlermiş.
‘Türkiye hukuk devleti değil’ -Peki Atatürk’e vurma sırası yaklaşıyor mu? Yaklaştığını düşünüyorlar. Kendilerine hiçbir sıkıntı yaratmamış olanlarla hesaplaşmaları da bunun göstergesi. İsmail Kahraman’ın Abdülhamit’ten Erdoğan’a kadarki süreci duraksama sayması, bir başkasının “Erdoğan olmasaydı imam hatipler olmazdı” demesi, yavaş yavaş vuruyorlar ama 16 Nisan referandumu onlara da bir ders verdi. 23 saat insanları tehdit ettin, hayır dersen çukurcusun” dedin, buna rağmen yüzde 48 aldın. Bunu anladıkları için şimdi “Atatürk’le sorunumuz yok ama İnönü var ya İnönü” diyorlar. -Yeni sistemdeki anayasal sıkıntılar nelerdir? Bir gömleği yanlış iliklediğinde o gömlek ters gider. Hepsini çözüp tekrar iliklemen lazım. Bu sistem öyle korkunç ve felaket ki tek adam, otoriter bir yönetim dışında hiçbir şey getiremez. Anayasamızda “Yasama yetkisi devredilemez” diyor. Ancak TBMM yasama yetkisini cumhurbaşkanına devretti. İki; anayasada “denetleme” var. Kim denetler? Anayasa Mahkemesi (AYM). 1990’da AYM harika bir kararla “OHAL’de yapılan kararnameleri de denetlerim” dedi. 2016’da Cumhurbaşkanı’nın belirlediği AYM, 25 yıllık içtihatı değiştirdi ve “Beni ilgilendirmez” dedi. Devredilemez diyorsun devrediliyor, denetlenir diyorsun, denetlemiyor. Dolayısıyla Türkiye tam anlamıyla bir hukuk devleti değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nde idealist, genç hâkim ve savcılar var. Bir genç 24 yaşında hakimlik sınavını bitirdi. Bir ilçeye görevli gitti. 65 yaşına 41 yıl var. İşlevimizin farkındayız Bu genç, 41 yıl boyunca tamamını Cumhurbaşkanı’nın atadığı 13 kişi tarafından yönetilecek. İlerlemesi, tayini, sürgünü, disipline uğratılması bu kişiler tarafından, HSK tarafından yapılacak. O gencin adaleti tesis ederken kahraman olması, direnmesi gerekli. Hangi demokrasi kahramanlara dayanır. Demokrasinin özelliği kahramanlara ihtiyaç duymaması değil midir? Hangi demokraside kahramanlık beklersin? Hangi demokraside derneklerden siyaset üretmesini beklersin? Türkiye’de demokrasi olmadığı için biz işlevimizin farkındayız. |
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği