Baykal, görüşme öncesi sert konuştu

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Deniz Baykal, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Baykal, "Başbakan, müsaade etsinde onun yaptığı yanlışları söyleme fırsatı bulabileyim. Eğer varsa yaptığımız yanlış o da benim yüzüme söylesin. Milletin bu buluşmayı öğrenmeye hakkı vardır" dedi.

Baykal, görüşme öncesi sert konuştu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 13.10.2009 - 11:53

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın davet mektubuna olumlu yanıt veren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, açılım sürecini eleştirerek, "Kürt Açılımı" konusunda iktidarın bilerek ya da bilmeyerek yanlış kıble seçtiğini söyledi.

Baykal, "Açılımı PKK'ye değil, o bölge halkına yap. Teröristlerle uzalaşarak onların istediklerini karşılayarak açılım yaparsan bu ne terörü sona erdirir ne de sorunu çözer. Bu orada sorunun daha da büyümesine ve terörün o bölgenin temsilcisi olacağını görürsün. Böylece sen teröre prim vermiş olursun" dedi.

Ekonomide ciddi anlamda gelişmeler olduğunu kaydeden Baykal, Ağustos ayı sanayi üretimi rakamlarının krizin dip yaptığı umudunu destekleyici nitelikte olmadığını belirtti.

Ekonom ik durumun iyi olmadığını, ailelerin iyi beslenemediğini ifade eden Baykal, "Ama iş farklı boyut oldu. Reel sektör olarak bildiğimiz üretim ihracat gerçekleştiren sıkıntı artık gizlenemez oldu. Bunu büyük üzüntü ile karşılıyorum. Bu yaşanmakta olan sıkıntının yansımasıdır" dedi. Baykal, şöyle dedi:
"Tarım çok büyük problemler içerisinde. İşsizlik resmi rakamlarla yüzde 50'nin üzerinde artırıldığına tanık oluyoruz. İşsizlik artıyor. tarımda bunalım ve çöküş yaşanıyor. Sanayi umut veren kıpırdanma noktasına getirilemedi. Krizin teğet geçtiği izlenimi yaratılmaya çalışılıyor. Her yeni rakam endişe nedeni oluyor. Sanayinin büyüme hızı geçen yılın Ağustos'una göre azalmıştır. Bu yılın Temmuz ayında azalmıştır. 'Toplarlanmaya başladık' diyoruz. Geriliyoruz. Krizin geride kaldığını gösteren veriler yok. Rakamlar krizin biraz daha çalkalanacağını gösteriyor. Üstelik bu vergi kolaylığına rağmen ortaya çıkmıştır."

Türkiye'nin, dünya içerisinde ekonomik büyüme ortamı açısından en büyük başarıyı 2001'in başında elde ettiğini kaydeden Baykal, "Bugün iflas eden ülkelerin hepsi toparlandı ama Türkiye bu şansı kaybetti" diye konuştu. 149 ülke içinde AKP iktidara gelmeden Türkiye'nin diğer ülkeleri geride bıraktığına işaret eden Baykal, Türkiye en öndeki ülke iken, 2007'de ise 49. sıradan 100'e gerilediğini söyledi.

"AKP iktidarının kendi tarihindeki performansında ortaya bir başarı çıkıyor diyebilir miyiz?" diye soran Baykal, "Son derece müsait şartlarda ekonomi emanet edilmiş ama durum ortadadır. Geçmişte büyüme hızlarına bakıldığında büyüme hızı en yüzde 4,75'tir. Geri kalanına bakıldığında yüzde 4,58'dir" diye konuştu.

Baykal, İşsizlik ve yoksulluğun en çok bu dönemde çıktığına işaret etti.

 

Türkiye-Ermenistan protokolü

Baykal, Ermenistan ile Türkiye arasında imzalanan protokolü ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, gizlilik içerisinde bir diplomasinin götürüldüğünü kaydetti. Baykal, "Ermenistan görüşmelerimizde 'bunlar hazırlanmadı biz yazdık' dendi. Önce paraf edildi. Sonra ilan edilmedi. Önce bunun hükümeti imzalaması gereği ortaya çıktı. Biz o zaman değerlendirmelerimizi söyledik. Sayın Şükrü Elekdağ Sayın Onur Öymen olayın iç yüzünü ortaya koydu" dedi. Baykal şöyle dedi:
"İmza töreninde dikkat çeken MİNSK Grubu'nun denetiminde gerçekleşiyor. Yani MİNSK Grubu'nun nezaretinde yapılıyor. Peki MİNSK'in görevi ne? Azerbeycan ile Ermenistan arasında sorunların çözümlenmesi için uğraşan gruptur. Yani diyorum ki bu MİNSK grubu bu kapının açılmasına harcadığı enerjiyi, Ermenistan'ın işgal ettiği Karabağ topraklarına harcasaydı bu daha anlamlı olmaz mıydı? Yani sizler güçlü ülkelersiniz. Gelin barış için Ermenistan'ın işgalini bitirin neden demiyor bu MİNSK. Bu olay gerçek politika ile söylem farkını ortaya koymuştur. Hükümet ne dedi evet ben bu sınırı açmayı taahhüt ediyorum dedi. Şimdi siyasi karar alma sürecinde yer alan siyasi irade, ben şu şartla sınırı açıyorum deyip imzayı atmıştır. Ama meclis demezse olmaz. İnandırıcı olmaktan uzak bir durum var. Sen dedin öbürleri der mi bilmiyorum gibi bir tablo olur mu? Yani biz imzaladık sıra meclisi ikna etmeye geldi."

Azerbaycan'ın Türkiye için önemli bir ülke olduğunu belirten Baykal, bu ülkenin çıkarının geri plana atılamayacağını söyledi.

 

Açılımı hangi yöntemle çözeceksin

Baykal, Kürt Açılımı ile ilgili süreci eleştirdi. Baykal, "Önce Kürt açılımı dediler sonra, Demokratik Açılım dediler o da olmadı Milli Birlik Açılımı verdiler. Şimdi neden ad değiştiriyor. Türkiye'yi bölüyorsun işte. Etnik ayrımcılığı gündeme getirdiğinden dolayı bölüyorsun. Bu süreci isim değiştirerek örtbas edemezsin. ben asıl şuna dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu açılımla kim tatmin ediliyor ve bu açılımla ne yapılmak isteniyor. İstenen ne? Ortada ama istemek yetmez sen buna neyle ulaşacaksın" dedi.
Açılımla ilgili bir gelişmenin sağlanamadığını ifade eden Baykal, "Hangi yöntemle hangi çözümle yapacaksın?"
diye sordu.

Erdoğan'a çağrıda bulunan Baykal, "Söyle bana belki beraber çözeriz. Eğer çözümü bölgede arıyorsan sıkıntının ihtiyacın yaşayanın sorununa bakacaksın sonra karar vereceksin. Eğer 'Türk milletini ayrıştıralım ben bir ayrışma peşindeyim' diyorsan, tamam ama bu insanlar ne istiyorlar? Bu insanlar iş istiyorlar iş. Bunun için eğitim istiyorlar, iş istiyorlar. O insanlar her kesimin sahip olduğu saygınlığa sahip olmak istiyorlar" diye konuştu.

İktidarın açılım konusunda kıbleyi şaşırdığını söyleyen Baykal, "Açılımı PKK'ye değil, o bölge halkına yap. Teröristlerle uzalaşarak onların istediklerini karşılayarak açılım yaparsan bu ne terörü sona erdirir ne de sorunu çözer. Bu orada sorunun daha da büyümesine ve terörün o bölgenin temsilcisi olacağını görürsün. Böylece sen teröre prim vermiş olursun" dedi.

 

Anayasa değişikliği

İktidarın açılım sürecinde Anayasa'yı değiştirmeyi de göze aldığını ileri süren Baykal şöyle dedi:
"İçişleri Bakanı çıktı 'Anayasa Değişikliği gündemde değil' dedi. Anayasa değişikliği bölgenin insanının talebi değildir. Bunun isteyeni terör çevrelerine yeşil ışık yakmaktır. Hiç kuşku yoktur ki bu açılımın ardında PKK yı arayanlar haklı olacaklardır. Bunlar açılımın içyüzünü ortaya koymuştur. Şimdi söylersem olmaz. Kazanı yavaş yavaş kaynatalım kurba farkında olmasın. Yani bir sen mi akıllısın? Sen planlayacaksın yürüyeceksin kimse ses çıkarmayacak. CHP bunun için var."

 

Mektup

Başbakan Erdoğan'ın davet mektubuna verdiği yanıtı da değerlendiren Deniz Baykal, "Başbakan mektubu gönderdi. Biz bunu aldık. Bu sorunun İmralı ve Kandilli'nin kafasına göre değil, bölge için ne yapılması gerekiyorsa bunu ifade ettik. Elbette 'gelebilirsin seni ağırlarız' dedik. Zannetme ki kafandakini bilmiyoruz. Zannetme ki seni yönlendireni bilmiyoruz. Gel bu defa yüz yüze anlatalım. Bu önemli bir konuşma" dedi.

 

"Görüşme tarihi olacak"

Başbakan Erdoğan'la yapacağı görüşmenin tarihi bir görüşme olacağına dikkat çeken Baykal, Erdoğan'a "Görüşmemiz kayıt altına alınsın" çağrısını yineledi. Baykal şöyle dedi:
"Öcalan avukatlarıyla açıklama yaptı. Bu iş Atatürk'ün yaptığı işle eşdeğerdir, dedi. Düşünce oydu ve doğruydu. Bu milli devletin iflas ettirilmesine yönelikti. Sen bunları bile bile diyorsun ki, gel görüşelim. Bu görüşme önemlidir. Tarihi bir görüşme olacak. Bizim düşüncemizin arkasında çok ciddi bekleyişe sahip millet var. Ama milletin de bu toplantıda ne söylendiğini bilme hakkı vardır. Milletin bu görüşmenin içeriğini bilmeye hakkı vardır. Ben Başbakanı bekliyorum. Halkımız bunu o zaman olmasa bile daha sonra değerlendirilmelidir. Böyle bir buluşmanın ne gibi kaygılara yol açtığı ortadadır. Sayın Başbakan düşüncelerin milletçe öğrenilmesinden neden kaçıyor. Ama bu tartışmayı milletimiz izlemelidir. Hemen açıklanmayabilir, ne zaman açıklanacağına birlikte karar veririz. Bazıları Başbakana bu görüşmeye 'gitme' diyormuş. Kayıt altına alınmasın deniliyormuş. Başbakanın Kasımpaşalı bir siyaset adamı olarak bundan kaçmayacağını sanıyorum. Bu gizli saklı yürütülebilecek bir süreç değildir. Sen İmralı'nın yol haritasını saklıyorsun da, kendi yol haritanı neden saklıyorsun?"


"Partilerle uğraşmıyoruz"

Baykal, dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği yanıt mektubunun ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamaları hatırlatılarak, değerlendirmesinin sorulması üzerine, şunları söyledi:

''Biz bu konuyu partiler arası bir siyasi sürtüşme konusu olarak görmüyoruz. Kendimizi hiçbir parti ile bir çekişme ve tartışma içinde kabul etmiyoruz. Bizim için önemli olan Türkiye'nin önündeki konunun doğru şekilde yönlendirilmesidir. Bu konuda çok ciddi kaygılarımız var. Büyük yanlışlıkların yapıldığını görüyoruz. Bunu anlatmak bizim görevimizdir. Biz partilerle uğraşmıyoruz. Bizim gündemimiz partiler değil, bizim gündemimiz Türkiye, Türkiye'nin meseleleri.''

Dedikodularla değil, işin özüyle meşgul olduklarını ifade eden Baykal, "Kürt açılımı'' konusunda gördüklerini, ilk günden bu yana gerekçeleriyle birlikte kamuoyunun önüne koyduklarını söyledi.

Baykal, ''Bunu bir partiler arası kavga konusu olarak düşünmedik. Konunun esasıyla ilgili yanlışlıkları önleme sorumluluğu diye düşündük. O çerçevede çalıştık, hala da çalışıyoruz. Öyle kayıkçı kavgası bizim işimiz değil. Kayıkçı kavgasında CHP yok. Kimseyle yapmıyoruz. İktidarla yaptığımız da kayıkçı kavgası değildir. Türkiye'nin kaderiyle ilgili bir önemli konuda yanlışı önlemeye çalışıyoruz'' diye konuştu.

Baykal, Cem Uzan'ın Fransa'ya gidişiyle ilgili soruyu yanıtlarken de bir iş adamının Fransa'ya iltica etmek durumunda kalmasının üzüntü verici bir tablo olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, insan haklarının güvence altında olduğu, hukuk devleti kurallarının sağlam şekilde işletildiği, devletin hiç kimseyle kişisel hesaplaşma noktasına gelmediği bir ülke olması gerektiğini kaydeden Baykal, ''hukukun bir tehdit unsuru, mahkemenin iktidarın sopası olmaması gerektiğini'' ifade etti.

Ülkede herkesin kanunların getirdiği sonuçları yaşamayı içine sindirmesi gerektiğine işaret eden Baykal, ''Bu memleketin kanunları hem doğru uygulanmalı hem de herkes kanunların uygulanmasına saygı göstermelidir. Kimse sindirilmeye, yıldırılmaya çalışılmamalıdır. Kimse de kanundan kaçmamalıdır'' dedi.
 

''İş birlikleri günübirlik şekillendirilmez"

Baykal, bir başka gazetecinin, ''Türkiye ile İsrail arasında tatbikat krizi yaşandı, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusunu yanıtlarken de şunları kaydetti:
''Türkiye'nin İsrail ile önceden mutabakata bağlanmış bir programı, programın yarısında uygulayamaz hale düşmüş olması tabii çok güven sarsıcı bir manzaradır. Eğer bizim İsrail ile bir askeri iş birliği yapıp birlikte geçmişte ve bugün bir askeri manevra yapma konumuna girmemiz kabul edilmiş ise belli bir aşamada bu uygulamanın dışına çıkılmak istenmesi, Türkiye'nin dış politikadaki, güvenlik politikasındaki tutarlılığı, ciddiyeti, inandırıcılığı bakımından bir tartışma açar. Bu iş birlikleri günübirlik, kamuoyu dalgalanmalarına bağlı olarak, siyasi yarar hesaplarına göre şekillendirilen ilişkiler değildir.''

Türkiye ile İsrail arasındaki iş birliğinin hangi alanlarda yapılacağı, hangi alanlarda ise kabul edilemeyeceğinin tutarlı bir şekilde ortaya konulması gerektiğini belirten Baykal, söz konusu kararın, olayın askeri boyutunu götürmekte olanlar için de sürpriz olduğunun görüldüğünü savundu. Baykal, yaşananların Türkiye'nin yönetimindeki tutarsızlıkları, kararsızlıkları gözler önüne serdiğini öne sürdü.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler