"Bu, ülkeye karşı işlenmiş bir ihanet suçudur"

Balyoz Planı davasının tutuklu sanığı, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, seminerde yaptığı konuşmalar ile ilgili ''darbe provası'' iddiasında bulunulmasını ''komplo'' olarak niteledi. Doğan, ''Bu, tamamen örgütlü bir suçtur ve sonuçları itibarıyla sadece bize ve TSK'ya karşı değil, ülkeye karşı işlenmiş bir ihanet suçudur'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.03.2011 - 08:54

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam eden eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, 20 Aralık 2002'de 1. Ordu Karargahında düzenlenen aylık karargah koordinasyon toplantısında yaptığı konuşmanın çarpıtıldığını belirterek, seminer esnasında yapılan takdimler ile katılımcıların irticalen yaptıkları konuşmaların da çarpıtılarak parça parça iddianameye serpiştirildiğini öne sürdü.

Doğan, toplantıdaki takdim ve konuşmaların kendi emriyle kayda alındığını ifade ederek, ''Seminerin ne için yapıldığı ve varılan sonuç, gerçekte benim seminerin başlangıcında ve sonunda yaptığım konuşmanın dikkatle dinlenmesiyle anlaşılabilir'' diye konuştu.

Seminerdeki konuşmasının klasörlerde de yer aldığını söyleyen Doğan, şöyle devam etti:
''Konuşmalarımı bugün olduğu gibi tarihe not düşme istemi dışında bir metinden okumam. Kaldı ki hazırlanan metin de doğal olarak o gün sabahtan beri yaptığımız özel duruma ilişkin bir değerlendirmeyi de içermiyordu. Bu nedenle kaset çözümü bulunan seminerde yaptığım konuşma, hazırlanan metinde yer alan hususları içermekle beraber daha kapsamlıdır. Ve son bölümde Kuzey Irak'tan başlayarak seminerde verdiğimiz özel duruma ilişkin askeri değerlendirmeleri de içermektedir. Kurgulanan bu davanın nasıl çürük ve yapay bir temele dayandırıldığını bu platformda dile getirmek için bir yıldan fazla bekledim.
Seminerin açılış ve kapanışında yaptığım konuşmalarda nasıl oluyor da bu darbe planlamasının provasının yapıldığı iddia edilebiliyor? Bu sefil düşünceye sahip olanlar, elbette bir gün kurguladıkları komplonun hesabını vereceklerdir. Bu, tamamen örgütlü bir suçtur ve sonuçları itibarıyla sadece bize ve TSK'ya karşı değil, ülkeye karşı işlenmiş bir ihanet suçudur.''

Doğan, seminerde yaptığı konuşmalardan ancak ''pembe panter'' ile benzeşen bir dedektifin varabileceği gülünç bir yargıya ulaşıldığını söyledi.

Her iki planın imzasız ve dijital belge niteliğinde olduğunu, imza bloğunda sadece isimlerin yer aldığını ancak isim sahiplerinin makamlarının belirtilmediğini kaydeden Doğan, ''Çarşaf Eylem Planı''nda J. Yzb. Hüseyin Topuz'un, ''Sakal Eylem Planı''nda ise J. Bnb. Hüseyin Özçoban'nın adlarının var olduğunu, ancak TSK'da böyle bir uygulamanın olmadığını belirterek, şöyle devam etti:

''Garabet şurada ki darbe planlarının sözde provasının yapılacağı seminer, 05-07 Mart tarihinde icra edilecek, ancak tedhiş eylemleri 28 Şubat 2003'de başlayacak. Bu tuhaflığı ancak üretici çete mensubunun biri tarafından 'sehven yazdık' şeklinde mazereti olabilir.
Askeri yazım usul kaidelerine uymayan adeta dava dosyasında yer alan tespit tutanaklarına üslup yönünden benzeşen bu planların en erken 2009 tarihinde çete tarafından imal edildiğinin kesin kanıtı bulunmaktadır. Bu kanıtlar 'Çarşaf Planı' için iddianamenin 356. sayfasında, 'Sakal Planı' içinse yine iddianamenin 362. sayfasında 'Komuta' ve 'Muhabere' başlığı altında yer alan 'b' fıkralarında bulunmaktadır.''



"Müdahiller soru sormasın"

Mahkemenin, Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği Başkanı Rıdvan Kaya, Hamza Türkmen, gazeteci Abdurrahman Dilipak ve Abdurrahman Koçoğlu'nun müdahilliklerine karar verdiğini anımsatan Doğan, ''Buraya müdahil olarak gelen ve sonra burayı terk edenler bana burada soru soramaz. Onların soracaklarının yanıtları ifadelerimde var. Hem akıl sağlığımı hem ruh sağlığımı korumak istiyorsanız buna izin vermeyin. Sahte dijital belgelerde adları geçiyor diye müdahil olmalarını kabul ettiniz. Burada delil bile sayılamayacak dijital verilere dayanarak müdahil oldular. O zaman buraya hükümet üyelerinin de gelmesi gerekir'' şeklinde konuştu.

Doğan, savunmasında ayrı bir bölüme geçeceğini ve bunu daha sonraki oturumda yapmak istediğini belirtti.

 

Donanma Kmutanlığı'ndan çıkanlar

Savunmasında Gölcük Donanma Komutanlığından çıkan belgelere de değinen emekli Orgeneral Çetin Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sahte Balyoz Darbe Planlamasına ilişkin dijital belgeleri, bir bütünlük içerisinde TSK çapında bir çerçeveye oturtulmasında savcı ve hakimlerin zorlandığını gören 'ehli hıyar sahipleri' çete marifetiyle Gölcük Donanma Komutanlığında müsait bir odaya 'delil ekerek', Balyoz davasının başlamasına 10 gün kala bunları gün yüzüne çıkartmışlardır.
Gün yüzüne çıkan hazineyi, sözde yeni deliller bulundu, delillerin karartılması tehlikesi, bizlerin de kaçma tehlikesi var diye yapay gerekçeler de bularak mahkemeniz bizi tekrar demir parmaklıklar arkasına atmada hiç tereddüt göstermemiştir.
Oysa şimdiye kadar tutumlarımızda ispatlandığı gibi, ne kaçma tehlikemiz vardı ne de delilleri karartma imkanımız. Gerçekte ise yandaş basının kopardığı kıyamete karşılık, Donanma Komutanlığının 14 Ocak 2011 tarihli bilirkişi raporu, balonu çoktan söndürmüş, Gölcük'te bulunan hazinenin, sadece tabiri caiz ise kalp paralarla sahte dijital verilerin kayıtlı olduğu CD'ler ve hard diskten ibaret olduğu anlaşılmıştır.''

Doğan, raporun yayınlanmasından bu yana bir ay geçtiğini belirterek mahkemenin neden bu rapora bakma ihtiyacını hissetmediğini sordu.

''Gölcük'ten 43 klasör darbe belgesi çıktı'' haberleriyle kamuoyunun yanıltılmak istendiğini ileri süren Doğan, medyada sansasyonel haber ve yorumların yer aldığını, ancak bu sefer Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığının oldukça süratle konuya ilişkin kapsamlı bir 'Askeri Bilirkişi Raporu' hazırlayarak ele geçirilen belgelerin nelerden ibaret olduğunu açıkça ortaya koyduğunu savundu.

43 klasör halinde sanık avukatlarına verilen dokümanların içeriğine bakıldığında iki polis memurunun hazırladığı tespit tutanaklarının sayfa hacmi olarak 40 klasörü aştığını kaydeden Doğan, ''Belirli çevrelerin kahramanı olduğu anlaşılan bu iki polisimiz, kendilerine herhangi bir görev verilmeden meşhur tabiriyle durumdan vazife çıkartarak, delil toplama dışında kendilerini hem hakim hem savcı yerine koyarak, sayfalarca tespit tutanakları yazmışlar ve bunları çoğaltarak, sanıkların dosyalarına konmak üzere hazır etmişlerdir'' diye konuştu.

Doğan, geriye kalan 3 klasörün ise 11 Nolu CD'de yer alan belgeler dışında, sınırlı sayıda dijital belgeyi içerdiğini, hepsini bir tek klasöre toplamanın mümkün olacağını belirterek, ''Bu yeni belgelerle sözde Balyoz darbe girişimine, TSK çapında bir bütünlük kazandırılması, bu bağlamda deniz ve hava boyutunda sözüm ona eksiklikleri gidermek amacını taşıdığı açıkça görülmektedir. Çete bu görevi yaparken yüzüne gözüne bulaştırmış, ürettikleri dijital malzemede bolca zaman mekan çelişkilerine ve maddi hatalara düşmüştür'' dedi.

Mahkeme heyeti duruşmayı 17 Mart Perşembe gününe erteledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler