"Bulunması muhtemel malzemelerden sorumlu değiliz"

İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Dede, "Operasyondan sonra bulunması muhtemel hiçbir malzemeden vakfımız ve bizimle beraber ortak çalışan diğer kurumlar sorumlu değildir. Çünkü daha önce İsrail, yaptığı bu tür operasyonlarda muhtelif gemilere uyuşturucu silah veya başka şeyler koyarak kendini haklı çıkarmaya çalışmıştır" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 31.05.2010 - 10:44

İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Dede, vakıf genel merkezinde kendilerine destek amacıyla ziyarete gelen sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında, bir süre önce "Rotamız Filistin, Yükümüz İnsani Yardım" kampanyası çerçevesinde bir çalışma başlattıklarını ve bu kapsamda hazırlanan gemilerin Gazze'ye bu yardımları götürmek üzere geçen hafta hareket ettiğini hatırlattı.

Bu süre içinde İsrail'in gemilerin içinde silah ve silah unsuru taşıyacak malzemelerin olduğu yönünde değişik dezenformasyonlarına muhatap olduklarını, ama kendilerinin her zaman bu gemilerin insani yardım filosu olduğunu, siyasi bir amaç taşımadığını ve gemilere malzemelerin Türkiye, Yunanistan, İrlanda ve İngiltere'den yüklenirken gümrüklerden kontrol edilerek yüklendiğini belirttiklerine işaret etti.

Dede, "Gemideki malzemelerin içerisinde herhangi bir silah ve silah unsuru olabilecek bir şey yok. Malzemelerin listesini her ortamda basınla ve diğer ilgililerle paylaştık. Giden arkadaşlar asker değillerdir, sivil toplum örgütlerinden temsilciler, basın mensupları ve milletvekillerinden oluşuyordu. 50'nin üzerinde basın mensubu var" diye konuştu.

Bu insanların Gazze'ye uygulanan açık hava hapishanesi ambargosunu delmek ve bu anlamda orada açlıktan, ilaçsızlıktan hayatını kaybeden insanları bir nebze olsun soluklandırmak amacıyla gittiklerini ifade eden Dede, gemide 24 saat boyunca canlı yayın aracının çalıştığını, ancak saat 04.00-04.30 arasında İsrail hücum botlarını yapmış olduğu karartma neticesinde arkadaşlarına ulaşamadıklarını vurguladı.

Dede, saat 04.30'da İsrail askerlerinin gemilere operasyon yaptığını ve arkadaşlarının bu operasyonlarını tek tek kameraya alarak ilk canlı yayın bağlantısında kendilerine gönderdiklerini kaydetti.

Bu görüntülerin İsrail zulmünün ne boyutta olduğunu ortaya koyduğuna işaret eden Dede, "İçerisinde silah ve silah unsuru alet olmadığı, sadece sivil insanların olduğu, hiçbir askerin olmadığı gemilere sanki düşman gemisine saldırıyormuş gibi helikopterden ve hücum botlardan gerçek mermilerle ateş ettiler. Görüntülerde gördüğünüz gibi hiçbir uyarıda bulunmadan, sanki savaş sırasında düşmana silah sıkıyormuş gibi sivil insanların üzerine silah sıktılar. Bu süre içinde herhangi bir bağlantının olmaması bizi endişeye sevk etti. Çünkü bu arada İsrail askerlerinin nasıl davranacağını bilmiyoruz" diye konuştu.

Dede, İsrail askerlerinin bir operasyon yapacağını, ancak bunun insani bir şekilde olacağını umduklarını, ancak çok canavarca bir saldırıyla karşılaştıklarını kaydetti.

Aldıkları ilk haberin iki ölü, 30'ya yakın yaralı şeklinde olduğunu, ancak sağlıklı bağlantı bulunmadığı için daha sonra haber alamadıklarını belirten Dede, "Ölülerimizi şehitlerimiz kabul ediyoruz. Yaralılarla ilgili büyük endişe içindeyiz. Ne tür bir yaralanma olduğu, acil müdahale gerekip gerekmediği, ameliyatın gerekli olup olmadığını bilmediğimiz için insanlığın buna müdahale etmesini istiyoruz" dedi.


"İnsanlık adına utanç verici"

İsrail basınının her saat başı iki ölü fazladan açıklamaya başladığına da işaret eden Dede, şöyle devam etti:
"Şu anda İsrail basınının açıkladığına göre 18 ölü var. Korktuğumuz bir nevi başımıza geldi. Yardıma giden insanların böyle bir muameleye tabi tutulması, teröristmiş gibi avlanması, sonra da yaralı hayvan gibi kenara atılıp ölmesine seyirci kalınması gerçekten insanlık adına utanç verici bir şey. Bu süre içinde şunu gördük ki, büyük devletlerin, büyük insanların bahsettiği uluslararası hukuk, denizcilik hukuku, insani yardım, insan hakları ve özgürlükleri, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği... Bunların hepsi fasafisoymuş. Çünkü bu zamana kadar bu kurumların her birinden farklı farklı desteklerin gelmesi gerekiyordu. Bu gemilerin her birinde 50'ye yakın ülkeden insan var. Bu ülkelerin hiçbirinden doğru düzgün açıklama, destek, kınama gelmedi.

Gemide vatandaşı bulunan 50'ye yakın devlet, vatandaşlarına sahip çıkmak zorunda. İsrail hukuksuz bir devlettir, Hukuki meşruiyetini de bundan sonra yitirmiştir. İsrail, uluslararası alanda 12 mil olarak kabul edilen bütün ülkelerin karasuları sınırını aşmıştır ve 77 milde gemiye operasyon düzenlemiştir. Bu başka bir ülkeye gidip operasyon yapıyor demektir. Böyle bir hakkı bir devlet elinde bulunduramamaz, böyle bir müdahaleyi hiçbir devlet yapamaz. Bu anlamda uluslararası hukuk tamamen çiğnenmiştir, insan hakları ve Cenevre hukukunun bütün kuralları çiğnenmiştir. BM ve AB ile yaptığı bütün anlaşmaları çiğnemiştir. Bundan sonra İsrail, bütün devletler tarafından hukuksuz bir devlet olarak adlandırılmalı. İsrail nasıl Gazze'yi ambargo altına aldıysa bütün ülkeler de İsrail'i yaptığı bu hukuksuzluk nedeniyle ambargo altına almak zorundadır. Yoksa kendilerine demokrasi, insan hakları aşığı diyen ve bunu muhtelif yerlerde pazarlayan devletler inandırıcılığını tamamen yitirmiş olacaktır ve bu anlamda söyledikleri her şey fasafisodan başka bir şey olmayacaktır."

Dede, İsrail ve Arap basınında çıkan haberlerin manipülasyon olabileceğine işaret ederek, Türk kamuoyunun vakıftan gelecek haberleri takip etmesini istedi.

Dede, "Bu gemilere malzemeler doldurulurken de, insanlar içeriye girerken de tamamen gümrüklerden geçmiş ve kontrol edilmiş bir şekilde binmiştir. Operasyondan sonra bulunması muhtemel hiçbir malzemeden vakfımız ve bizimle beraber ortak çalışan diğer kurumlar sorumlu değildir. Çünkü daha önce İsrail yaptığı bu tür operasyonlarda, muhtelif gemilere uyuşturucu, silah veya başka şeyler koyarak kendini haklı çıkarmaya çalışmıştır. Bundan sonra eğer 'Yok silah bulduk, tabanca bulduk bize ateş ettiler' demeye başlarlarsa bu tamamen yalandır iftiradır" diye konuştu.


Mavi marmara gemisi

1989 yılında Türk mühendislerince inşasına başlanan ve 1994 yılında TDİ bünyesinde hizmete alınan yolcu gemisi, genellikle Avşa seferleri için kullanıldı. 2005 yılının Mart ayında Şehir Hatları İşletmesi'nin İDO'ya devriyle birlikte İstanbul Deniz Otobüsleri tarafından Marmara–Avşa seferlerinde kullanılmaya başlayan gemi 1050 yolcu kapasitesine sahip.
Geminin hızı 15,5 deniz mili, derinliği 5,7, eni 15,80, boyu 82,45 metre.

Dört büfesi bulunan gemide merkezi klima sistemi, iki revir, doktor odası ve sekiz adet hayvan barınağı mevcut.

24 Mart 2010 tarihinde yapılan ihaleyle Mavi Marmara Gemisi, İHH'ye satılmıştı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler