Cennetin gizemli yüzü Kaleköy

Kaleköy, tarihi adıyla Simena Antik Kenti, tarih, doğa ve deniz üçlüsünün iç içe olduğu ender alanlardan biri. Karayolu bağlantısı olmayan yerleşim yeri olan Kaleköy'de ziyaretçileri denizin içindeki Likya lahdi karşılıyor. Mavi yolculuğa çıkan Akdeniz tutkunları, Kaleköy'e uğramadan geçmiyor. Denizden 300 metre yükseklikteki Ortaçağ kalesine taş merdivenlerden yürüyerek çıkılabiliyor. Dorukta dalgalanan dev Türk bayrağı, adeta binlerce yıllık tarihi zenginliği ve doğal güzellikleri selamlıyor.

Kaleden aşağı bakıldığında, Batık Kent ve doğal bir liman olan Üçağız köyü, denizin içindeki adalar, muhteşem güzelliğin parçalarını oluşturuyor. Kalenin içinde küçük Roma tiyatrosu bulunurken, aşağısındaki onlarca lahit ise sağlamlığını halen koruyor. Birinci derecede tarihi ve doğal sit alanı olan Kaleköy'de yapılaşma yasak. Köyde taş evlerden oluşan sadece dört pansiyon ve 100'e yakın yatak bulunuyor. Burada tatil yapmak isteyenler birkaç ay önceden yer ayırtmak zorunda. Kaleköy, sessizlik arayanların, kitap okuyarak dinlenmek isteyenlerin adresi.

Kaleköy'de tatil yapan Belçikalı Valerie Charlanne, ''Ben burada kendimi cennette hissediyorum. Burası dünyadaki cennet. İnsan burada huzur buluyor. Gelecek yıl yakınlarımla tekrar geleceğim'' dedi.

Fransız tatilci Eric Lohrer de Kaş'a geldiğini ve Kaleköy'ü katıldığı yat turu sırasında ilk kez gördüğünü anlattı. Lohrer, ''Kaleköy'ü görünce cennete geldiğimi anladım. Hemen Kaş'a dönerek otelden ayrıldım ve tatilimi burada geçirmeye karar verdim. Gelecek yıl tatilimin tamamını burada geçireceğim'' diye konuştu.