CHP mitinginde provokasyon

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Elmadağ'da yaptığı miting sırasında bir apartmanın çatısına asılan ve üzerinde ''Kılıçdaroğlu bize de halk tipi havuzlu villa yaptırsana'' yazılı pankart arbede yaşanmasına neden oldu. Polis, CHP'li gençlerin pankart asanlara müdahale etmek istemesini güçlükle önledi.

CHP mitinginde provokasyon
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.08.2010 - 09:22

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kırıkkale'deki mitinginin ardından Ankara'nın Elmadağ ilçesi Kemalpaşa Mahallesi'nde yurttaşlara hitap etti.

CHP liderinin konuşmasını bitireceği sırada, mitingin yapıldığı alanın yakınındaki bir binanın çatısın 2 kişi tarafından ''Kılıçdaroğlu bize de halk tipi havuzlu villa yaptırsana'' yazan pankart asıldı.

Pankartı gören CHP'li gençler, apartmanın çatısına çıkmak istedi. Bu arada alanda görevli polisler apartmanın önünü ablukaya alarak, CHP'lilerin binaya çıkışını engelledi.

Merdivenin üzerindeki pencereden apartmana girmek isteyen gençlerle polis arasında kısa süreli arbede yaşandı.

CHP'li yöneticilerin de araya girmesiyle apartmandan indirilen pankartı astıkları iddia edilen 2 kişi polis ekipleri tarafından gözaltına alındı.

Olayın ardından alanda çeşitli sloganlar atan CHP'liler gençler, partililer ve polis tarafından ikna edilerek dağıldı.

 

"45 derecede kömür dağıtıyorlar, bu oyuna kimse gelmesin"

Bugüne kadar 41 il gezdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''Yurttaşın ayağına gidiyoruz. Çözümlerimizi anlatıyoruz. İnşallah halkın iktidarı ile AKP'yi sandığa gömeceğiz. Ezberlerini bozduk, kimyalarını bozduk, inşallah düzenlerini de bozacağız'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çiftçilerle dalga geçtiğini'' ileri sürerek, şunları söyledi:
''Mersin'li çiftçiye ne dediğini hatırlarsınız. Şimdi biz ona 'Anayasanı da al götür' diyeceğiz. Merak etmeyin, Süleyman sizsiniz, mühür sizde. Mührü doğruluktan, adaletten yana kul hakkı yemeyenden yana kullanın. Şimdi Başbakan bana 'memur Kemal' diyor. Başbakan bunları memuru küçümsemek için söylüyor. Çiftçiyi, memuru hor görüyor. Hor görmediği tek kişi var, o da malı götürenler. Sayın Başbakan, malı götürenleri hor görmedin, sırtını sıvazladın. Bu millet bunu unutmayacaktır. Recep Bey nereye kadar kaçarsa kaçsın, sizin oylarınızla onu yakalayıp kul hakkı yiyenlerin hesabını soracağım.''

Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın mitingleri sırasında devlet imkanlarını kullandığını öne sürerek, ''Kendi işin için milletin parasını kullanmayacaksın. Onu yaparsan benim iki elimde yakanda olacak'' dedi. Hükümetin çıkardığı yasalarla emekliyi ikinci sınıf yurttaş haline getirdiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hükümetin çıkardığı yasalarla emekliler milli gelirden pay almıyor. Halkın iktidarında bu düzeni değiştireceğiz, emekliyi birinci sınıf vatandaş yapacağız. Tabii sen dünyalığını yaptın, köşeyi döndün, 14-15 bin TL ile geçinemediğini söylüyorsun. Bu emekliler 500-600 TL ile nasıl geçinsin? Başbakan işçi emeklisi olduğunu söylüyor. Emekli sandığı numarasını verdik. Dut yemiş bülbüle döndü, sesi çıkmıyor. Bu Başbakan sırtını halka döndü, bizim yüzümüz size dönük olacak.''

 

"Hayırsıza 'hayı' demek, hepimizin görevi olmalıdır"

Kılıçdaroğlu, yurttaşlardan referandumda 'hayır' oyu kullanmalarını isteyerek, anayasa değişikliği paketinin, çiftçinin, memurun, emeklinin derdine çözüm üretmediğini söyledi.

Siyasetin yargıya, orduya karışmaması gerektiğini, bunun faturasının ağır olacağını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bunu 27 Mayısta Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yargılanması sırasında yaşadığını ifade etti.

Hükümetin anayasa değişikliği ile ''Mahkemeden nasıl yırtarız''ın hesabını yaptığını iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Bu anlayış yanlış. Bu kul hakkı yiyenlerin anlayışı. Onun için 'Hayır' diyoruz, demeye de devam edeceğiz. Başbakan anayasa değişikliği ile memurun, emeklinin maaşının artacağını söylüyor. Buna kargalar güler. Halkı kandırıyorlar, kandırırken utanmıyorlar. Eksi 8 derecede Tunceli'de çamaşır makinesi, buzdolabı dağıttılar. Şimdi yazın sıcağında, 45 derecede kömür dağıtıyorlar. Bu rüşvet oyununa kimse gelmesin. Seçim zamanında kömür dağıtırsan bunun adı 'rüşvettir'. Bunun ne insanlıkta, ne Müslümanlıkta yeri vardır. Halkın iktidarında aile sigortasını getireceğiz biz. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Hayırsıza 'hayır' demek hepimizin görevi olmalıdır.''

Milletini, halkını düşünmeyen insana 'hayırsız' deneceğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''(Bir milyar dolar alacağım) diye ülkesini pazarlayan adama 'hayırsız' denir. Ali Babacan gidip Dubai'de anlaşma imzaladı, 'Bir milyar dolar verin, Irak'a girmeyeceğiz' diye... Bu nedir biliyor musunuz? Bunun adı 'vatana ihanettir'. Söyledim meydanlarda, o anlaşmayı Recep Bey'in yakasına asacağım, hiç şüpheniz olmasın. Kul hakkı yiyen hesap verecek, bunu sağlamak için size geldim. Hesap sormak bizim boynumuzun borcu. Bunu yapacağız. Sizden oy istiyorum, yetki istiyorum. Hesabını soralım. Hayatımda hiç umutsuz olmadım, en büyük umudum sizlersiniz. Halka güveniyorum, halkın en büyük güç olduğuna inanıyorum demokrasilerde. Siz gücünüzü birleştirirseniz, birlik olursanız sizi yenecek hiç bir güç yoktur.''

Kılıçdaroğlu, geçmiş dönemde CHP'ye kızmış, oy vermemiş olanları ve tüm yurttaşları partisinin çatısı altına çağırdı.

"AKP engizisyon mahkemeleri kurmak istiyor"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde Cumhuriyet Meydanı'nda partililere hitaben yaptığı konuşmada, Türkiye'de yargının siyasallaştırılmaya çalışıldığını öne sürdü. ''Yargının siyasallaşması doğru değil. İnsanlık tarihi, siyasallaşmış yargının bedelini çok ağır ödemiştir'' diyen CHP lideri, şöyle devam etti: ''Türkiye'de ele geçirmedikleri bir yargı kalmıştı, onu da ele geçirmek istiyorlar. Buna izin verecek misiniz? Eskiden engizisyon mahkemeleri vardı. İktidarın emrinde çalışırdı. Şimdi aynı mahkemeleri kurmak istiyorlar. 'Benim yargıcım, benim savcım olsun' istiyorlar. Bu oylama, 12 Eylül Anayasası'nın değiştirilmesi oylaması değil. Yargının siyasallaşması herkesi rahatsız eder. İleride iktidar da bundan zarar görür. Adalete olan güven kalmaz. Bunun için 'hayır' oyu vermenizi istiyoruz.''

Anayasa değişikliğinin, 12 Eylül Anayasası'nın değiştirilmesiyle ''ilgili olmadığını'' öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Bunlar 12 Eylül Anayasası'nı değiştirmek istiyorlarsa YÖK'ü kaldırsınlar. Kaldırmıyorlar, çünkü orasını ele geçirdiler. Dokunulmazlığı kaldırsınlar, bakanların yargılanmasına imkan sağlasınlar. Bunları kaldırmıyorlar, işlerine gelmiyor, ondan sonra '12 Eylül Anayasası'nı kaldıracağız' diyorlar. Bunlara inanmayın. Bir olalım, diri olalım, bölünmeyelim.'' Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu'nun, mermerden yapılmış beyaz renkli güvercin heykeli hediye ettiği Kılıçdaroğlu'na ayrıca Hacıbektaşlı kadınların bahçelerinden topladıkları bir demek çiçek verildi.

 

'Bu politikaları bu hükümet geliştiremez'

Kılıçdaroğlu, dün miting için geldiği Nevşehir'de, konakladığı otelde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Artan terör saldırılarının halk oylaması süreciyle ilgili olup, olmadığının sorulması üzerine, Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Ben referandum süreci dolayısıyla terörün arttığı veya azaldığı şeklinde bir düşünceye katılmıyorum. Terörün tırmanması, hükümetin izlediği başarısız açılım politikasının bir sonucu zaten. Nitekim bu, değişik çevrelerde, akademik çevrelerde, medya çevrelerinde çok açıkça söyleniyor ve hükümet bu konuda eleştiriliyor. Hükümet de bu hatasını görmüş olacak ki, açılım politikasının adını üç kez değiştirmek zorunda kaldı. Bugün geldiğimiz noktada da 'Açılımdan vazgeçmedik' diyor ama artık hiçbir şey yapamayacaklarını onlar da gördüler. Terörün tırmanması hiçbirimizin arzu etmediği bir olay. Terörün sonlanmasını isteriz ama bunun için akılcı politikalar geliştirilmesi lazım. Bu politikaları bu hükümet geliştiremez.''
 

Özelleştirme politikası

Hükümetin izlediği ekonomi ve özelleştirme politikalarıyla ilgili görüşleri sorulan Kılıçdaroğlu, ülkede başarısız bir özelleştirme, başarısız bir ekonomi politikası izlendiğini öne sürdü. Özelleştirmeden büyük gelirler elde edildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Ama ekonomiye baktığınız zaman beklenen gelişme yok. Ayrıca bu süre içinde olağanüstü borçlandılar. O borca baktığınız zaman da Cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanması var. Yani evinizdeki eşyaları sattınız, buzdolabını satınız, çamaşır makinesini, televizyonu sattınız, borçlarınızı ödemeye kalktınız ama dönüp bir baktınız ki borçlarınız daha fazla olmuş. AKP'nin izlediği politika bu. Bu politika maalesef işsizliği tırmandırdı. Ekonomide yapay bazı gelişmeler oldu. Bütün gerçek şu; elde ettiğiniz parayı büyük ölçüde faizlere, sıcak paraya ödediniz. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verdiği rakamlara baktığınız zaman da yoksulluğun arttığını görüyorsunuz. Bu da Türkiye'nin birbaşka gerçeği.'' Kılıçdaroğlu, ''Siyasetteki sert üsluplarla'' ilgili soru üzerine ''Biz sert bir üslup kullanmıyoruz. Bizim kullandığımız üslup belli, meydanlarda zaten. Eğer bir kişi doğruları söylemiyorsa, niçin doğruları söylemediğini söylüyoruz ve doğru söylemediğini de kanıtlıyoruz'' dedi.
 

'Sayın Baykal'a ihanet etmedim'

Bir gazetecinin, ''Başbakan Erdoğan'ın kendisini ihanetle suçladığını'' belirtmesi üzerine, Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Hayatımda hiç kimseye ihanet etmedim. Niye ihanet edeyim ki? İhanet etmenin koşulları vardır, kuralları vardır. Kime ihanet ettiğimi çıkıp açıklıkla söylesin, bakalım kime ihanet ettik biz? Ben hiç Sayın Baykal'a ihanet etmedim. Niye ihanet edeyim? Yani bir başbakanın görevi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin iç işlerine karışmak mıdır? İhanetten söz etti, Erbakan'ı hatırlattım kendisine. İhanetten söz etti, Dubai'de Ali Babacan'ın imzaladığı sözleşmeden söz ettim. Niye bununla ilgili konuşmuyor? İhanetin ne olduğunu herhalde Sayın Erdoğan daha iyi bilir.''

Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, önceki gün katıldığı bir televizyon programında, kendisinin SSK Genel Müdürü olduğu dönemde ''Kurumun rekor zarara uğradığını'' iddia etmesiyle ilgili olarak, ''Bunlar gerçeği yansıtmıyor. Çünkü ciddiye alınacak bir insan değil. Eğer ciddiye alınacak bir insan olur, bana bu soruları yöneltirse ona daha sağlıklı yanıtlar veririm'' dedi.
 

'Bay Kemal', 'Recep Bey'

Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, ''Başbakan Erdoğan son günlerde size Bay Kemal şeklinde hitap ediyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu? Sizin Recep Bey demenizden o rahatsız oluyor mu?'' sorusunu, şöyle yanıtladı: ''Hiç rahatsız olmadım. Onun isimlerinden biri Recep'tir. Ama ben saygımdan ötürü 'Recep Bey' diyorum. 'Tayyip Bey' desem, 'Recep Bey' desem... Ben pek çok kişiye aynı şekilde hitap ediyorum. Arkadaşlarıma da aynı şeyi söylüyorum. Yeri zamanı geldiğinde önceki Genel Başkanımız Deniz Baykal'a da 'Deniz Bey' diyorum. Deniz Bey hiçbir alınganlık göstermiyor, Recep Bey niye tepki göstersin ki? Ama Recep Bey imajı ile kamuoyundaki algı farklı. O algıdan rahatsız oluyor. Benim edindiğim izlenim bu.''
 

Adli ve idari yargı 2010 yaz kararnamesi çalışmaları

CHP lideri, ''Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısında yaşanan benzer bir kriz Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu görüşmelerinde de yaşanabilir mi'' sorusu üzerine şunları kaydetti:
''Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda görüşmeler devam ediyor. Kararname (Adli ve İdari Yargı 2010 Yaz Kararnamesi) üzerinde çalışıyorlar. Ben ciddi bir kriz çıkacağını sanmıyorum. Sonuçta uzun süredir Ankara'da Cumhuriyet Başsavcılığı koltuğu boş. Oraya da bir atamanın yapılması gerektiği çok açık. Öyle anlaşılıyor ki, hükümet, kendi düşündüklerinin atanması yönünde belli görüşler ileri sürmüş olabilir. Bunlar da tartışılabilir. Bu tartışmaları da olağan karşılamak lazım. Yani her tartışmayı krize bağlamak, her tartışmadan sonra 'kriz çıktı' demek bana göre doğru değil. Sonunda bir görüşme yapılacak, o görüşmelerden sonra atamalar çıkacak. Eğer belli isimler üzerinde gerçekten atama krize dönüşürse, o zaman bunun kamuoyunda tartışılabileceğini düşünüyorum. Ama şimdi çok erken.''

 

'Bu hükümet kimin derdine derman oldu?

Kılıçdaroğlu, partisince Kırşehir'de düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, bu düzenden kimsenin memnun olmadığını ancak ''faizcilerin ve rantiyecilerin memnun kaldıklarını'' iddia etti. Ülkede esnaf, memur, çiftçi ve emeklinin ''hayatından memnun olmadığını'' savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Çiftçiye soruyorum, bu düzenden memnun değil, işçiye soruyorum memnun değil, emekliye soruyorum memnun değil. Bu hükümet kimin derdine derman oldu? Birilerinin bu düzenden memnun olması lazım. Kim bu memnun olanlar? Bu düzenden memnun olanlar faizciler, faizle cebini dolduranlar, yani rantiyeler, yani rant geliri elde edenler. Yani 1 milyon dolar sıcak para getirip, 1 yılda 2 milyon 370 bin dolara ulaştıranlar. Yani bir yılda 1 milyon 370 bin dolar kar elde edenler. Bunlara bu karı kim veriyor? Sizler çalışıyorsunuz, üretiyorsunuz ama onlar kazanıyor. Her yerde söylüyorum, halkın gündemi ile hükümetin gündemi farklı.''

Anayasa değişikliğinin hiçbir soruna çözüm getirmeyeceğini ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Anayasa değişikliği memurun derdini mi çözüyor, işçinin derdini mi çözüyor, emeklinin derdini mi çözüyor, kimin derdini çözüyor? Bir kişinin derdini çözüyor. İhaleye fesat karıştıranların derdini çözüyor. Kul hakkı yiyenlerin derdini çözüyor'' diye konuştu. Ordunun ve yargının siyasallaştırılmak istendiğini öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, yargının siyasallaştırılmasının bedelini yine bu toplumun ödeyeceğini belirterek, ''Yargıyı 27 Mayıs'ta siyasallaştırdılar, Menderes idam edildi. 12 Mart'ta siyasallaştırdılar, Deniz Gezmiş idam edildi. 12 Eylül'de siyasallaştırdılar, 16 yaşındaki bir gencin yaşını büyütüp, 18 yaşında diye idam ettiler. Yargıyı siyasallaştırmak, orduyu siyasete bulaştırmak yanlış'' dedi.
 

'Ölmüş anne ve babamı siyasete alet ediyorlar'

Anne ve babasının ''siyasete alet edilmesine'' tepki gösteren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Ölmüş annemi, ölmüş babamı bile siyasete alet ediyorlar. Bunlar ayıp. Her türlü hakareti yapıyorlar. Başbakan'ın Kırşehir'e geldiğinde bir sözü vardı. Dokunulmazlığı kaldıracaktı. Hadi şimdi kaldırsın, sözünü tutsun. Kul hakkı yiyenlerden hesap soracaksak bu anayasaya 'evet' değil, 'hayır' demeliyiz. Ben milletin sesiyim. Sizin Kemal'inizim. İktidara geldiğimizde bunlardan hesap soracağız. Rantiyecilerden, kul hakkı yiyenlerden hesap soracağız. Kırşehir'de 2002'den bu yana 8 esnaf intihar etmiş. Eskiden esnaf yazarkasa fırlatıyordu, şimdi intihar ediyor. Bu çok acı bir durum.''
 

Çiftçilere destek sözü

Mazot ve gübre fiyatlarının sürekli arttığını, iktidara geldiklerinde ''çiftçilerin derdine çare olacaklarını'' belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Mazot ve gübre gün gün zamlanıyor. Ürün bedellerinin fiyatları ise artmıyor. Biz iktidara geldiğimizde mazotu yarı yarıya ucuzlatacağız. Tarım ürünlerine gerçek fiyatlarını vereceğiz. ÖTV'yi kaldıracağız. Hükümet çiftçiye niye düşman. Hayvancılığı bitirdiler. İthal ete verilen paranın yarısı üreticiye destek olarak verilse hepsi ihya olurdu. Şimdi Yunanistan'dan bile pamuk alıyoruz. Biz iktidara geldiğimizde çiftçimize destek vereceğiz.''

Konuşması sık sık ''Başbakan Kemal'' sloganıyla kesilen Kemal Kılıçdaroğlu ''Güzel bir Türkiye'yi yeniden kurmak için önce 'hayır' diyeceksiniz, sonra seçimde CHP bayrağı altında birleşeceksiniz'' dedi. Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından, 300 partiliyle birlikte CHP'ye katılan Türkiye Değişim Hareketi Kırşehir Kurucu İl Başkanı Mehmet Karaaslan'a parti rozeti taktı.

 

'Kırıkkale'de hüzün var, göç var'

Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitingde, hükümetin sürekli ''Türkiye'yi büyütüyoruz, dünyanın sayılı ekonomisi haline getiriyoruz'' dediğini belirterek, ''Ama Kırıkkale'de hüzün var, göç var, 103 bin kişi buradan göç etti. Eğer bir yerden 103 bin kişi göç etmişse, Kırıkkalelinin bunu sorması lazım, 'Madem Türkiye çok gelişmişti, neden göç etti' diye sor'' şeklinde konuştu. Kırıkkale'de ünlü markaların, büyük fabrikaların bulunduğunu belirten CHP lideri, ''Hepsi kapandı. 'Recep Bey, bu Kırıkkale'yi neden bu hale getirdin' diye sormayacak mısınız? Ben size bunu sorun diye geldim'' ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, bir ülkede yargının siyasallaşması durumunda o ülkede sağlıklı demokrasiden bahsedilemeyeceğini ifade ederek, Türkiye'de yargının bağımsız olması gerektiğini vurguladı. Anayasa değişiklik paketine değinen Kılıçdaroğlu, ''Bu Anayasa değişikliği memurun, işçinin, emeklinin, sanayicinin, çiftçinin, esnafın sorununu çözüyor mu? Bu Anayasa değişikliği kimin derdini çözüyor? Bu değişiklik, kul hakkı yiyenlerin yargıdan kaçmasına imkan veriyor. Buna izin vermeyeceğiz'' dedi. Kılıçdaroğlu, kendisine ''sert konuştuğu'' yönünde eleştiriler geldiğini belirterek, ''Ne yapayım, kul hakkı yiyenlere 'Yemeye devam edin' mi diyeyim? Yoksulluk yap 'evet', hırsızlık yap 'evet', birinin buna 'dur' demesi lazım. Bunu halk diyecek, siz diyeceksiniz'' diye konuştu.
 

'Hazreti Ömer adaletiyle çalışacağız'

Hükümetin ''Türkiye'nin dünyada ilk 20 ekonomi içinde olduğunu'' sık sık dile getirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Ama 11 aydır belediyeden hakkını alamayan işçilerin durumuna ne diyeceğiz? Peki bu nasıl gelişme, nasıl büyüme, sormazlar mı adama? Bu Hükümetin bir ayıbı daha var; emeklileri bu ülkenin ikinci sınıf vatandaşı yaptılar. 3 Mart 2004'te Sayın Başbakan yaptığı bir röportajda 'Aldığım aylıkla geçinemiyorum, onun için şirket kurdum' diyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Başbakan, Başbakanlık koltuğunda otururken şirket kurmuştur. Sen dolmuş parası, taksi parası, metro, otobüs, helikopter, uçak parası vermezsin. Peki sen 13-14 bin liraya geçinemiyorsun da Kırıkkale'deki emekli nasıl 500-600 liraya geçinsin, sende vicdan yok mu? Bunları söylediğimde bana kızıyorlar. Emeklinin derdini dile getirmek suç mu? Suçsa ben bu suçu işliyorum.''

CHP lideri, hükümete sık sık ''Emeklilerin intibak yasasını çıkarma'' teklifi götürdüklerini ancak hükümetin buna yanaşmadığını savunarak, ''Memur Kemal'in, işçi Kemal'in, çiftçi Kemal'in, esnaf Kemal'in sözü; intibak yasası çıkacak. Halkın iktidarında bunu yapacağız. Bizim siyaset anlayışımızda talana, hırsızlığa, kul hakkı yemeye yer yoktur. Hazreti Ömer adaletiyle çalışacağız'' dedi. Yapacaklarını anlattığında ''Hükümetin bunun reçetesi nerede, bize de söyle'' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, ''8 yıldır bu ülkede başbakansın. Reçeten yoksa ne işin var orada? Zaten Recep Bey'in yazdığı reçetenin sonuçları ortada. Gelsin görsün Kırıkkale'de. 11 aydır işçinin emeğinin karşılığını vermeyeceksin, sonra ramazan diye yardım dağıtacaksın. Önce sen işçinin emeğinin karşılığını ver'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, iktidarlarında sağlık sigortası çıkararak yoksulun onurunu da koruyacaklarını söyledi. Kırıkkale halkından destek istemeye geldiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Yoksulluğun olmadığı, güzel ve onurlu Türkiye'yi kurmak için sizlere ihtiyacım var. Oy verin, Türkiye'nin kaderini değiştirelim'' dedi. CHP lideri, Kırıkkale mitingi öncesinde Hasandede beldesini ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı kısa konuşmada da siyasette yeni bir sayfa açacaklarını kaydetti.


 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler