Coen Kardeşler ve Ciddi Bir Adam
Bir Coen Kardeşler filminden bahsederken zekice planlanmış kurgunun da farkında olmamız gerekir. Zira Coen Kardeşler, filmlerinin kurgusuna kadar kendileri kafa yormakta ve bunu takma bir adla yapmaktan geri durmayarak film yapmanın sorumluluğunu ve tevazusunu şık biçimde bir araya getirmektedir.
Coen Kardeşler sinemasının trajikomik ve absürt unsurlarla bir araya gelmiş olay örgüsü, gerçeğin sıradan bir anlatımla izleyiciye oldubitti bir süreçle verilmediği ve tuhaflıkların zeka ürünü bir anlam bütününe dönüştüğü şahsına münhasır bir sinema örneğidir. Şu ana kadar yaptıkları bütün filmlerde Coenler, hayatın içindeki örtülüymüş gibi yaşayıp giden ayan beyan durumların azımsanmadan ve sıradan komiğe dönüştürülmeden yorumlanışının temsili olmuştur. Coenler bir Yahudi ailenin iki kardeşi olarak simetrik ve muhteşem algılarını, gözlemledikleri ve parçası oldukları realitelerin izleyiciye verildiği aşamada kendilerini birer yargıç gibi hissetmeden hikayelerini anlatmayı başarabilmektedir. Tabi bu saptamayı yaparken şunu da eklemek gerekir ki kendi toplumuna, inançlarına, alışkanlık ve yaşam biçimine hem eleştirel hem de sempatik bakarken ikisinin uyumlu birlikteliğini; yaratılan ilginç karakterlerle tamamlıyor olmak, sinemanın en önemli gücü olan üslup belirleme seçimini de berberinde getirmektedir. Üslup oluşturmak, sinemacı için tamamen sahiplenmediği hem içinden hem de dışından bakabildiği bir tarafsız bölgeyi kendi estetik bilincinde yaratabilmesiyle mümkün olabilmektedir. Diğer türlüsü, duyulmuş ya da duyumsanmış bir hikayenin aktarıcısı olmaktan ileriye pek de fazla gidemeyen, dönüştürülmemiş bir bilincin ürünü olarak son derece sıradan kalmaktadır.
Bir Coen Kardeşler filminden bahsederken zekice planlanmış kurgunun da farkında olmamız gerekir. Zira Coen Kardeşler, filmlerinin kurgusuna kadar kendileri kafa yormakta ve bunu takma bir adla yapmaktan geri durmayarak film yapmanın sorumluluğunu ve tevazusunu şık biçimde bir araya getirmektedir. 1996 yapımı olan “Fargo”’nun izleyici tarafından hakkının fazlasıyla verilmesi, filmin mükemmel kurgusu ve hikaye anlatımındaki tuhaf kokan çekicilik, hemen ardından “Big Lebowski” filmiyle Coen Kardeşler imzasını dünya sinemasında belirginleştirmeyi başarmıştır. Coen Kardeşler filmlerinin arasında bu iki filmi aratmayacak nitelikte “No Country For Old Man”, alışıldığı üzere, sıradanlığın sürprizleri şeklinde gelişen Coen Kardeşler dramatiğinin bir devamı olarak karşımıza çıktı ve kült filmler arasındaki yerini aldı. “Burn After Reading” filmini Coen tavrına göre bir parça daha tatsız bulmama rağmen “Serious Man” filmi hakkındaki izlenimim oldukça olumlu. Coen Kardeşler filmlerindeki karakterler, dramatiği yaratan durumlarda tesadüflerden etkilenerek olayların içinde kaybolan kişilikler değil aksine durumların gerçek ve güçlü tetikleyicileridir. Senaryolarda karakterler üzerine ciddi bir biçimde düşünülerek onların hayat-gerçek-kurgu üçgeni içerisinde bilinçli bir biçimde eylemelerine izin vermek ve karakterlerin etkileşimlerinden beklenmeyen durumlar yaratmak başarısı Coen’ler için bir özgünlüktür.
Serios Man/Ciddi Bir Adam adıyla gösterime giren Coen Kardeşler filminin merkezindeki karakter Lary Gopnik de filmin alt metnini oluşturan önemli temsillerden biri. Fizik profesörü olan, bilimsel düşünme yönteminin bir disiplin ve aynı zamanda sıkıcılık sembolü olarak hayatının ortasında tek gerçek olarak yer aldığı Gopnik karakterinin, hayatına dair kader düşüncesini ve tanrıyla olan ilişkinin henüz farkına varan orta yaşlı bir adamı sorgulamaya başlamadan önce, filmin başlangıcında anlatılan geçmişe dair bağımsız hikaye hakkında da düşünmek gerekiyor. Taşralı bir adamın evine geldiğinde karısıyla arasında geçen diyaloglarda yolda ortak tanıdıkları olan bir adamla karşılaştığını anlıyoruz. Karısı bu duruma çok şaşırıyor ve o adamın yıllar önce bulaşıcı bir hastalıktan öldüğünü ifade ediyor. Adam karısına böyle bir şeyin olmasının imkansız olduğunu, adamı evlerine davet ettiğini anlatıyor. Adam eve geldiğinde karısı ölmüş olduğundan çok emin olduğu misafir adamın yüzüne, onun bir şeytan olduğuna inandığını ve öldüğünden çok emin olduğunu söylediğinde, adam hastalıktan kurtulduğunu ve ölmediğini anlatmaya çalışırken, adamın şeytan olduğuna çok inanmış olan kadın sırf bunu ispatlayabilmek için adamın göğsüne bir bıçak saplıyor. Adam ölmüyor ve konuşmaya devam ediyor, kadının yüzünde haklı çıkmanın verdiği memnuniyet sürerken, yavaş yavaş adamın göğsünden kan sızıyor ve ayağa kalkıp evin kapısından güçlükle yürüyerek çıkıp gidiyor. Havada kalan sorular, kör inançlar, kader ve ölümün tartışmaya açıldığı bu sahneden sonra Gopnik’in hayatına giriş yapıyoruz. Fizik profesörü rolündeki oyuncu Michael Stuhlbarg de dahil olmak üzere filmdeki oyuncuların tiyatro kökenli ve popüler kültür temsilcisi oyuncular olmamaları, oyunlarını ciddiye alarak üstüne çok ciddi bir biçimde çalışmış oldukları izlenimi, yönetmenlerin bu filmi yaparken ne kadar da doğru bir yol izlediklerini gösteriyor. Çünkü oyunculuğun çok önemli bir parçasını oluşturduğu film tam bir yönetmen-oyuncu uyumu sonucunu doğuruyor. Ciddi Bir Adam olan Lary Gopnik, ciddiliğini ve ciddi hayatını, sulandırılmış bir komik adam çehresine dönüştürmüyor ve asıl başarı burada yatıyor. Ciddi sürdürdüğü hayatında aslında bilimsel hayatının da pek de fazla bir rolü olmadığını görüyoruz. Onun hayatını ciddileştiren şey fizik profesörü oluşu değil, belki de mekanikleşmiş ve sıradanlaşmış hayatının kontrolünün kendi elinde olduğunu sanan bir adamın sırf bu masumane ciddiyetinin ardında olan bitenlerden hiç de haberi olmadığını bir gün fark etmesi üzerine kurulu bir uyanış… Bu farkında olmak durumu, bir fizik profesörünün kader paranoyasıyla girdiği polemikte ne dinin ne de realitenin cevaplayamadığı sorulara karşı giriştiği yorucu cevap bulma arayışı görülüyor… Kişisel ağırlığın koyulamadığı bir ortamda, kararların net bir biçimde verilemediği sonucu çıkıyor ve bunun çözümü, “ben olsaydım ne yapardım” sorusunu sık sık izleyiciye sorduran sahnelerle dolu bir atmosfer filmi.
Yarım yamalak İngilizce’siyle kendisine dersinden geçmek için rüşvet teklif eden Koreli öğrencisine olumsuz yanıt veren Gopnik, öğrencisinin gizlice bıraktığı para dolu zarfı, arkasından koşmasına rağmen iade edemez. Bu durumda o kadar çok havada kalmış soru vardır ki… Gopnik, ciddiyetle karışmış statünün ona yüklediği yavaşlıkla acaba gerçekten de isteseydi o öğrenciyi yakalayıp parayı iade edebilir miydi sorusunu soruyoruz. İşsiz kardeşi, kendisini aile dostları Sy uğruna terk etmeye hazırlandığını bir gün Lary’e söyleyiveren karısı, estetik ameliyattan başka bir şey düşünemeyen kızı ve garip oğluyla aynı evde yürümeyen bir hayatın başıboş ciddiyetiyle uğraşırken, Lary normalde dünya başına yıkılmış bir adam görüntüsünde olması gerekirken saçma ciddiyetini tuhaf sakinliğiyle bastırmak zorundadır. Her şey, tüm karakterler absürt ve can sıkıcıdır. Problemlerini çözmek için Lary Gopnik karakterinin hahamlara başvurması ve hahamların henüz kendilerine dair bile cevapları bulmaktan yoksun tavırları, Yahudi bir ailenin çocukları olan Coen’lerin Yahudiliğe olan eleştirileri değil, Yahudilik’te veya herhangi bir dinde; sıradan cevapların, yaşama ait çözümlerin din adamı da olsanız, bilim adamı da, kişinin önce kendi karar verme gücünün bir ürünü olduğuna ilişkin yorum olarak karşımıza çıkıyor. Ölüm bunun dışında kalan tek gerçektir. Kişi, kendi ölümü dışında yaşamında olup biten her şeyin örgüsünde bilfiil yer alan ana unsurdur.
1967’de geçen filmde Yahudi gerçeği, Lary önderliğinde bir aile olmaya çalışan kişileri temsil ederken, sorunların belki de adamakıllı bir karar verme eksikliğinden kaynaklandığı ve dışarıdan gelen bir çözüm arayışının sıradan insanların hayatı için başarısının tartışılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Sy, karısının Lary’i uğruna terk etmek istediği, çocukların bile bu duruma garip bir biçimde sessiz kaldığı “dışarıdaki adam” faktörüdür ki, zaten filmin ilerleyen sahnelerinde aniden ve normal olmayan bir rastlantıyla trafik kazasında ölümü, kötü kaderin Coen’ler tarafından tersine çevrilme anıdır. Sıradan hayatın içindeki garipliklerin hepimize özgü ama abartılmış halleriyle karşılaşacağımız güzel bir film olan Ciddi Bir Adam, Coen yapımları arasında kafa yoran önemli bir yere sahip olacaktır.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!