Hayata âşık, sıradan (!) bir kadın... Turgay Fişekçi'nin yazısı...
Maya Angelou Amerikan siyahi hareketinin simgeleşmiş isimlerinden, çok yönlü bir sanatçı. Yedi kitapta anlattığı yaşamöyküsünün 1957-1962 arasını anlattığı Bir Kadının Yüreği, onu tanımak için iyi bir fırsat.
1992’de Bill Clinton ABD Başkanı seçildiğinde göreve başlama töreninde okuduğu şiirle oradaydı. Birleşmiş Milletler, kuruluşunun 50. Yılı için ondan bir şiir yazmasını istedi. 2010 yılında ABD Başkanı Barack Obama tarafından ülkenin en yüksek ödülü olan Özgürlük Madalyasıyla onurlandırıldı.
Çocukluğundan başlayarak 20. yüzyıl ABD’sinde siyah tenli bir insanın başına gelebilecek hemen her türlü felaketle karşılaşmıştı.
Türlü türlü sıradan işlerde çalışmış, şarkıcı, oyuncu, siyasal eylemci, giderek yazar olmuştu. Ama daha önemlisi hem siyahların mücadelesinde hem de dünya kadın hareketinde simge isimlerden biri olmuştu. Onu böylesine bayraklaştıran güçlükler karşısında yılmak bilmeyen mücadeleci kişiliğiydi.
Hem siyahi hareketin önderleri arasında yer almış, hem de kendi hayatını sıradan bir insanın yalınlığı içinde sürdürmeyi bilmişti. Hayata umutla bakmayı bilen özdeyişleriyle de geniş kesimlerin hayranlığını kazanmıştı.
BİR KADININ YÜREĞİ
Angelou’nun yedi kitaplık yaşamöyküsünün üçüncüsü. Hayatının ilk on yedi yılını anlattığı Kafesteki Kuş Neden Şakır, Bilirim, sonrasında genç bir kadının dünyayı keşfetmesinin öyküsü olan Benim Adımla Toplanın, daha önce dilimizde yayımlanmıştı.
Yeni yayımlanan Bir Kadının Yüreği’nde, Maya Angelou’nun bir yandan şarkıcılıkla hayatını kazanırken öte yandan yazarlığa yönelmesini, arkadaşlarının özendirmesiyle bu amaçla New York’a taşınmasını, burada siyahi hareketin önde gelen isimleri Dr. Martin Luther King Jr,, Malcolm X, James Baldwin gibi önderlerle tanışmasını ve siyahların mücadelesinin bir parçası olmaya karar verişini, sonrasında bu hareketin bir temsilcisi olarak Kahire ve Gana’daki günlerini anlatıyor.
HARLEM YAZARLAR BİRLİĞİ
Akşam toplantılarında yazarların yeni ürünlerini okudukları ve kıyasıya eleştirildikleri bu topluluk Maya Angelou’nun yazarlık yolunda ilk okulu olur. Yazınsal türler arasında gezinirken bir yazar arkadaşından şu bilgiyi edinir:
“Roman yazmak imkânsızdır. Gel de bana sor. Şiir de öyle. Langston’a ya da Countee’ye sor. Baldwin ise makale yazmanın imkânsızlığından söz edecektir sana. Ama herkes, iyi bir öykü yazmanın asla ama asla başarılamayacağı konusunda hemfikirdir.” (s. 60)
Kirasını ödeyebilmek, on üç yaşındaki oğlunun okul ve bakım masraflarını karşılayabilmek için gece kulüplerinde şarkıcılık yapan, bir yandan yazar olmaya çalışan bir yandan da siyahların siyasal mücadelesine katılan bu kadın yaşama tutkusundan hiç vazgeçmez: “Her deneme beraberinde başarıyı getirmeyecektir. Ama yaşayacaksan, gerçekten yaşayacaksan işin denemek olmalı.” (s.118)
KENDİNE ÖZGÜ BİR YAŞAMÖYKÜSÜ
Angelou’nun yaşamöyküsünü yazarken açık yürekli olması, kitabının temel özelliği. Sanırım ilginç hayatı kadar bu içten anlatımı da çok okunan bir yazar olmasının temel nedenlerinden. Sıradan bir hayat yaşarken ülkenin ve dünyanın temel sorunları içinde yer alabilmek ve bütün bunları anlatırken bireysel hayatını hep önde tutabilmek onu okur gözünde büyüten özellikler.
1960’larda bir Amerikan rönesansından söz edilebilirse, Maya Angelou, bu döneme damgasını vuran isimlerden biri.
Bir Kadının Yüreği / Maya Angelou / Çeviren: Doğacan Dilcun Doğan / Everest Yayınları / 350 s. / 2020.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza