'Hem komünist, hem de Ermeni...'

Mayda Saris'in hazırladığı kitap, hem İhmalyan ve ailesinin yaşadığı acıları hem de 1940'lar Türkiye'sinin sanat ortamını günümüze taşıyor. Saris, "onun resimlerinde yaşamın hem gündüzü hem gecesi var" diyor.

'Hem komünist, hem de Ermeni...'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.05.2013 - 20:51

En son yirmi yıl önce İstanbul’da bir sergisi açılan İstanbul doğumlu Ermeni ressam Jak İhmalyan’ın hayatı Mayda Saris’in kaleme aldığı “Jak İhmalyan, Sürgünde Bir Ressam” isimli kitapta toplandı. Nâzım Hikmet, Abidin Dino, Aziz Nesin’in arkadaşı, hep sürgünde yaşamış bir ressam İhmalyan. Şiir kitabını resimlediği Nâzım ona şöyle teşekkür ediyor: “Günün birinde onlara layık şiirler yazmaya çalışacağım.”

Kitap ile birlikte Sismanoglio Megaro Binası’nda bir de sergi açıldı. “Jak’ın her resmine baktığımda sevgi ve umudu görüyorum. Ne yazık ki hem Jak, hem de ailesi hak etmedikleri pek çok acı yaşamışlar” diyen Saris, “20 yıl sonra, yayımlanan kitap ve sergi öncelikle Türkiye sanatının bir dönemine ışık tutması bakımından çok önemli. Kitap, 1940’larda Türkiye’deki sanat anlayışını gözler önüne seriyor. Sergilerin polis tarafından basıldığı, tabloların duvarlardan indirildiği, ressamların hapsedildiği bir dönem. Jak öyle zor bir dönemde yetişiyor, onun resimlerinde yaşamın hem gündüzü, hem gecesi var” diye ekliyor.

- Jak İhmalyan’ın yapıtları ve hayatına odaklanan sergi ve kitap nasıl bir motivasyonla doğdu?

Beni yüreklendiren yazar Ferit Edgü olmuştur. 2003’te yayımlanan “Başlangıcından Günümüze Ermeni Resim Sanatı” kitabımın önsözünü de kendisi yazmıştı. Jak İhmalyan’ın kişiliğinden ve sanatından övgüyle söz ederdi Ferit Bey. Jak’ın ölümünden sonra Türkiye’de açılan en kapsamlı sergiyi Metin Deniz’le birlikte düzenlemişlerdi.
Yakın dostu Abidin Dino da sergi kitapçığı için bir önsöz yazmış ama geç kaldığı için, yazısı kitapta yer alamamıştı. Ferit Bey çok üzülmüştü, o yazıyı bana verdi. Adeta bir sevgi seli yayılıyordu satırlardan, Jak ve Abidin Dino’nun dostluğuna gıpta ettim. O zaman bu kitabı yazmaya karar verdim. O motivasyonla çıktığım yolda ilk Metin Deniz’in kapısını çaldım. Elinde ne varsa, fotoğraf, bilgi, belge hepsini önüme serdi.

- Kitap, “uzaklarda, ülke hasreti çekerek hayata veda eden tüm sanatçıların anısına” diyerek açılıyor. Ermeni köklerinin sürgün yaşamının yanı sıra kendisi de siyasi görüşü nedeniyle sürgünü, cezaevini, işkenceyi yaşamış biri. Hem Ermeni hem de komünist kimliği bu ülkedeki yaşantısına nasıl etki etmiş?

O dönemde solcu olmak zaten başlı başına dert. Nâzım Hikmet’in şiirleri yasaklanıyor, komünistler takip ediliyor. TKP üyeleri hapsediliyor. Dolayısıyla Jak da Ermeni kimliği yüzünden değil, siyasi görüşü nedeniyle hapse giriyor ve işkenceye maruz kalıyor. Ancak, Aziz Nesin’in Sansaryan Han’ın hücrelerinde karşılaştığı Jak ve Vartan İhmalyan kardeşlerle ilgili şöyle bir tespiti var: “Polisler en çok bu iki kardeşe kızarlardı, hem de iki kez kızarlardı; bir komünist oldukları için, üstelik bir de Ermeni oldukları için…” diyor.

- Kitapta da yer alan İhmalyan’ın “Kimliğim, Dünya ve Sanat Görüşüm” başlıklı yazısında ne gibi önemli noktalar var?

Hayat ve sanat problemleriyle genç yaşta ilgilenmeye başladığını hemen fark ediyorsunuz. Ülkenin mutlu yaşamını yansıtmadığını kendisi itiraf ediyor. Zaten onun tüm resimleri itiraflarla dolu… Tuvalleri karanlık olduğu için ona kötümser diyenlere, “Kötülükler, harpler, siyasi cinayetler sürüp gittikçe sözün tam anlamıyla mutlu olamam” cevabını veriyor. Ama ardından şöyle bir ipucu vermeyi de ihmal etmiyor: “Yaslı olmak kötümser olmayı gerektirmez…” En karanlık resminde bile sevgiyi hissediyorsunuz. Ressamları “uslular” ve “deliler” olarak ikiye ayırıyor ve “deliler”den yana olduğunu söylüyor. Yani sağlamcılarla işi yok, tehlikeyi göze alanlara, riske girenlere hayran.

- Pekin, Moskova, Beyrut... İhmalyan bambaşka kültürlerde yaşamış. Kayseri-Konya köklerine rağmen Abidin Dino onu “Anadan doğma İstanbullu” olarak tanımlıyor.

Jak Asyalılığı ve Avrupalılığı en iyi şekilde harmanlamayı başarmış bir ressam. Ama özünde hep Türkiyeli kalmış. Sadece İstanbul’u değil, Anadolu’nun güneşini de yansıtmış tuvallerine. Köylüleri, çobanları, köy yaşamını, Anadolu erkeğini, kadınını çizmiş. Çalışmaları özlem kokar.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler