HSYK Üyesi Ertosun'dan sert açıklama
Hakimler ve Savcılar Üyesi Ali Suat Ertosun, 2010 yılı hakim ve savcı atama kararnamesi çalışmaları sırasında Adalet Bakanı ve Müsteşarının Kurulu "terk etmesini" sert bir dille eleştirdi.
Hakimler ve Savcılar Üyesi Ali Suat Ertosun, Bakanlığın toplantıyı terk etmesinin asıl nedeni olarak ise "referandumda evet çıkması halinde, hakim ve savcıların kaderi Adalet Bakanının iki dudağı arasından çıkacak talimatlar ile şekillenecek" olmasını gösterdi. Ertosun, Adalet Bakanlığı Ek Bina'da düzenlediği basın toplantısına Pakistan'da meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlere baş sağlığı dileyerek başladı. Ertosun, bölgeye yardım yapılması konusunda da çağrıda bulundu.
Ertosun, HSYK ve kendi şahsına yönelik bazı basın organlarında "hakarete varan" eleştiriler yapıldığını ifade etti. Söz konusu hakaretlerle ilgili olarak yasal yollara başvuracağını belirten Ertosun, "Burada üzerinde durmak istediğim nokta, hakkımda araştırma yapılması ve geçmişimin tekrar incelenip sorgulanmasıdır. Bu incelemeler sırasında hangi mezhepten olduğum araştırılmış, ne olduğu şahsımdan sorulmuş ve bu konuda yazı da yazılmıştır. Laik, demokratik, din ve vicdan hürriyeti olan bir ülkede, bu tür davranış biçimleri kabul edilemez" dedi.
'İnsaf ölçüsü ile de bağdaşmamaktadır'
Kurul üyelerinin zaman zaman adliyelere yaptığı ziyareti de anımsatan Ertosun, bunların mutad bir uygulama olduğunu belirterek, "Kurul üyelerinin bu ziyaretlerinin Anayasa değişikliğine ilişkin referandumla ilişkilendirilerek haber ve yorum konusu yapılması, iyi niyetli sayılamayacağı gibi hiçbir insaf ölçüsü ile de bağdaşmamaktadır" ifadesini kullandı. Ertosun, yapılan ziyaretlerin karşılıklı "saygı ve nezaket" kuralları çerçevesinde yapıldığını da sözlene ekledi.
Korsan kararname
Ertosun açıklamasında, HSYK'nın seçilmiş üyelerinin hakim ve savcı atama kararnamesi çalışmalarında "korsan kararname" çıkartmak istedikleri yönündeki eleştirilere de yanıt verdi. Ertosun, şöyle devam etti: "Korsan olarak nitelendirilebilecek bir davranış varsa, bu korsanlık, Anayasal teminat altıdaki HSYK üyelerinin Anayasa ve kanunlar çerçevesinde görüşlerini toplantılarda serbestçe ifade etmelerinde değil, tek elden organize bir şekilde anayasal kurumlara ve bu kurumlarda görev yapanlara karşı basın ve yayın yoluyla hedef gösterilerek yapılan saldırılarda aranmalıdır."
'Müfterilerin giriştikleri karalama kampanyası'
Kendisi ve HSYK'nin Anayasa ve hukuk kuralları çerçevesinde ifa ettiği görevi "ideolojik" olarak nitelendirilmesini "haksız bir saldırı" olarak yorumlayan Ertosun, "Asıl ideolojik ve militanca tavır, Anayasa ve kanunları yok sayarak, Kurulu çalıştırmayanlarda ve basın ahlak ilkelerini çiğneyerek kampanya yürüten odaklarda aranmalıdır. Meslekte aradıklarını bulamamış birkaç hakim ve savcının demeçlerinin devamlı olarak manşetlerden yayımlanması, müfterilerin giriştikleri karalama kampanyasında ne kadar aciz kaldıklarının en önemli kanıtıdır" dedi.
'Hakimler devlet eliyle yanlış bilgilendiriliyor'
Açıklamasında, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ile beraber hazırladıkları kitapçıktan da bahseden Ertosun, söz konusu kitapçığın da "karalama kampanyasında" kullanıldığını öne sürdü. Adalet Bakanlığı tarafından, referanduma ilişkin hazırlanan "HSYK'nın Yeniden Yapılandırılması" isimli kitapçık yayımlandığını da anımsatan Ertosun, "Söz konusu kitapçık, basım ve dağıtım masrafları devlet tarafından karşılanmak suretiyle tüm adliyelere dağıtılarak Anayasa değişikliği konusunda hakim ve savcılara yönelik yanlış bilgilendirmeler yapılmıştır. HSYK'ya karşı yürütülen yıpratma kampanyasına Devlet desteğiyle yeni bir boyut getirilmiştir" diye konuştu.
'Habur'la ilgili bilgi gelmedi'
HSYK'nin yarı teşkilatının daha iyi çalışması, sorunların giderilmesi ve adaletin gerçekleştirilmesinden birinci derecede sorumlu olduğunu vurgulayan Ertosun, şöyle devam etti: "Kurulumuza intikal eden tüm şikayet ve başvurular Adalet Bakanlığına iletilmekte olup, bunlardan CMK 250'nci maddesi kapsamında görev yapan bazı hakim ve savcılar ile ilgili olanlar konusunda, yasal zorunluluğu ve tüm istemlerimize karşın bilgi verilmemektedir. Kurulumuz yaklaşık 15 ay önce yaptığı 'kanun yararına bozma' istemleri konusunda olumlu veya olumsuz bir cevap verilmemiştir. 2009 yılı Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Yaz Kararnamesinin görüşülmesi sırasında, İstanbul'da CMK 250'nci madde ile yetki ile görevli hakim ve savcılarle ilgili teklifler bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen Kurulun nüne getirilmemiştir. Habur'da kurulan mahkeme ile ilgilide Kurulumuza herhangi bir bilgi verilmemiştir. Hakim ve savcıların dinlenmesi ile ilgili olarak herhangi bir bilgi verilmemiştir."
'Bakana göre şekillenecek'
Ertosun, 2010 yılı hakim ve savcı atama kararnamesi çalışmaları sırasında Adalet Bakanı ve Müsteşarının Kurulu terk etmesini de sert bir dille eleştirdi. Ertosun, Bakanlığın toplantıyı terk etmesinin asıl nedeni olarak ise, "referandumda evet çıkması halinde, hakim ve savcıların kaderi Adalet Bakanının iki dudağı arasından çıkacak talimatlar ile şekillenecek" olmasını gösterdi. Ertosun, "Adalet Bakanı, referandum sonucuna göre belirleme olasılığı bulunan göreceli olarak daha nitelikli atamaları HSYK'de görüşmek istememiş ve toplantıları engellemiştir" dedi. Kurul'da görüşülmeye başlanmış kararnamenin geri çekilemeyeceğini de savunan Ertosun, bu durumun HSYK'nin Anayasa ve ilgili mevzuat uyarınca belirlenen görev ve yetkilerinin, Adalet Bakanlığı tarafından yok sayılması anlamına geleceğini ileri sürdü.
Ertosun, "Kurulun seçilmiş üyeleri, her zaman olduğu gibi bu kararname döneminde de her türlü ön yargıdan uzak bir şekilde yetki ve sorumluluklarının bilinciyle hareket etmiştir. Kararnamenin tamamlanman bölümleri, Kurulun Anayasal görevleirni yapmasını engellemek için Anayasa ve yasa hükümleri ısrarla hiçe sayılıp çiğnenerek geri çekilmiştir. Aslında Bakanlık toplantıları terk etmeyi geçmişten beri aynı kasıt ve kararlılıkla sürdürmekte,kriz çıkararak Kurulu yıpratmak ve çalışamaz hale getirmek istemektedir" dedi.
'Avcı'yla aramızda birbirini teyid eden bir durum var'
Ertosun, düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ertosun, bir soru üzerine HSYK üyelerince halk oyuna sunulacak Anayasa değişikliğine ilişkin, hakim ve savcılara dağıtımı yapılan kitapcığın toplam maliyetinin yaklaşık 7-8 bin TL olduğunu ve dağıtımının posta yoluyla yapıldığını anlattı.
Eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın kitabıyla ilgili soruları da yanıtlayan Ertosun, kitabı okumadığını ve Avcı'yı yakinen tanımadığını kaydetti. Ertosun, "Avcı'yı tanımam, ama bende dürüst bir imaj bıraktı. Yazdıklarının üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum. Bizim eskiden bu yana söylediklerimizi yazdı. Avcı ile aramızda çelişki değil, tam tersine birbirini teyid eden bir durum var" ifadesini kullandı.
'İddiaları kanıtlasınlar'
Bir gazetecinin "atamaların değişik kriterlerle yapıldığı" yönünde iddialar bulunduğunu anımsatması üzerine Ertosun, bu tür iddiaların her zaman olduğunu, fakat bunların gerçeği yansıtmadığını dile getirdi. Ertosun, "Bu kurumun kapısından girmeyen bazı arkadaşlar Yargıtay üyesi olmuştur. Biz objektif kaldığımıza inanıyoruz. İddia sahiplerini iddialarını kanıtlamaya davet ediyorum" dedi.
HSYK toplantılarında bazı davalara ilişkin soruşturmaları yürüten savcı ve hakimlerin yerlerinin değiştirilmesi için önerilerde bulunup bulunmadığına yönelik bir soru üzerine Ertosun, kamuoyuna yansıtıldığı gibi sadece bazı davalarla ilgili önerilerde bulunmadıklarını, basında yer alan her türlü davaya ilişkin de önerilerde bulunduklarını dile getirdi.
Ertosun, Kurul olarak hakim ve savcıların hatalarını düzeltmek, sorunlarını çözmek gibi bir görevleri bulunduğunu vurgulayarak, kamuoyun meşgul eden davalarda Türkiye'nin daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde tazminat ödemeye mahkum olma durumuyla karşı karşıya kalabileceğini ve bu durumu engellemeye çalıştıklarını ifade etti.
'Görev yaptırmıyorlar'
HSYK'nin bugüne kadar sorunsuz bir şekilde çalışmalarını sürdürdüğünü anımsatan Ertosun, Kurul'un, Anayasa'nın 15. maddesinde yazılı yetkilerini kullanmak istediğinde sorunlar ortaya çıktığını savundu. Son dönemlerde yargı alanında yaşananların üniversitelerde doktora ve master tezleri olarak araştırılması gerektiğini belirten Ertosun, şöyle devam etti: "Kurul'un girişimleriyle yargıya dair bazı konularda iyileştirmeler oldu. Ancak bazı davalarda hukuk ihlal ediliyor, bunlarla biz ilgileniyoruz, ama bizim ilgilenmemiz yetmiyor çünkü bize görev yaptırmıyorlar. HSYK, hakim ve savcıları korumakla görevli bir mekanizma değil. HSYK, Türk yargısının daha iyi çalışmasını hedefleyen bir Kurul. Biz, meslektaşlarımıza karşı daha haşin davranıyoruz, adalet duygusunun zarar görmemesi için."
'Bunalım çıkartan tarafın Adalet Bakanı'
Adalet Bakanlığı Müsteşarı hakkında geçen yıl suç duyurusunda bulunulduğunu anımsatan Ertosun, ancak Yargıtay'dan kendilerine dönüş olmadığı kaydetti. Ertosun, "Gayri resmi edindiğim bilgiye göre, başvurumuz Bakanlıkta bekletilmekte. Bakan, Müsteşar hakkında yargılama izni vermezse, durumu Kurul olarak değerlendiririz" dedi.
Ertosun, bir soru üzerine de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına uzun zamandır atama yapılmamasının sebebinin Kurul'un Danıştay veYargıtay'dan seçilen üyeleri olmadığını belirtti. HSYK'nin tarihinde ilk defa adli tatilde çalışma kararı aldığına dikkati çeken Ertosun, Kurul toplantısında "bunalım çıkartan tarafın Adalet Bakanı ve Müsteşarı olduğunu" iddia etti.
HSYK'nin seçilmiş üyelerinin önerilerini kararname toplantılarının başında veya öncesinde vermesi halinde hiçbir kararnamenin tamamlanamayacağına savunan Ertosun, bazı mahkeme başkanlarının heyetlerine hakim üye takviyesi yapılması yönünde talepleri bulunduğunu ve bu konuların da Kurul toplantısında gündeme getirildiğini anımsattı. "Hakim ilavesi yapılırken neden mevcut hakimleri oradan almaya çalıştınız, bu çelişki değil mi diye soruluyor" diyen Ertosun, "Bu çelişki değildir. Aldığınız kadar hakim verirsiniz, üzerine ilave yaparsınız. Bütün hakim ya da savcılar elindeki dosyayı bitirmeden atama yapılıyor, zamanı gelen elindeki dosyayı bırakıp yeni yerinde görevine başlıyor. Gidenin yerine gelen hakim ya da savcı oradaki dosyalara bakmaya devam ediyor" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, dün bir konuşmasında "dedelerin talimat verdiği dönemler bitiyor" dediği hatırlatılarak, bu konuda değerlendirmesi istenen Ertosun, Başbakan Erdoğan'ın bu sözlerini "seçim atmosferinde söylenmiş sözler" olarak yorumladı.
Adalet Akademisi'nden seçim
Halk oyuna sunulan Anayasa değişikliği paketiyle Adalet Akademisi'nin HSYK'ye üye seçeceğinin ve durumun Kurul'u nasıl etkileyeceğinin yönündeki soru üzerine Ertosun, kendisinin de Adalet Akademisi Olağan Genel Kurul üyesi olduğunu söyledi. HSYK üyesi olarak Adalet Akademisi Yönetim Kurulu'na aday olduğunu ancak seçilemediğini dile getiren Ertosun, şöyle dedi: "Maça 13-0 geriden başlıyorsunuz. Seçimlere 29 üye girdi, orada Bakanlığın iradesi dışında kimsenin seçim kazanması mümkün değil. Böyle bir akademiden nasıl bir üye gelir. Bir Kurul üyesinin bile mülakat heyetine girmesi istenmiyor. Mülakatlarla ilgili konu Danıştay'a kadar geldi, mülakatlara kamera konulması gündeme geldi. Kamera koyalım, biz bunu savunuyoruz. Sınavı Kurul yapsın diyoruz, olmaz diyorlar. Kurul'dan bir kişinin sınav komisyonuna girmesini istiyoruz ona da olmaz diyorlar. Son yıllarda alınan hakim ve savcılar, yakında Kurul üyelerini seçecekler. Bunlar hatalı işlemdir. Akademide Bakanlığın iradesi dışında Olağan Genel Kurul üyeliğine kimse seçilemez. Adalet gerçekten çok zor durumda. Adalet, yargı savunma halinde. Bu kadar saldırılan bir yargı nerede var? Yargı, gözümüz gibidir. Korunması gereken en önemli organdır, ama bugün yargı, ayaklar altına alınmak isteniyor. Amaç ne, neyi değiştirmek isteniyor? HSYK değişince bütün sorunlar bitecek mi? HSYK'nın kararlarının şeffaf olmasını, incelenmesini en fazla isteyen benim. Bugüne kadar Bakanlık, Kurul üyeleri ne yapmış, her şey ortaya çıksın. Kim hangi olayda nasıl oy vermiş, görülsün."
'Dinlemeleri devlet yapıyorsa daha vahim'
Ertosun, ileriki yıllarda Kurul'a üye seçimleri sırasında "seçimlerim siyaset arenasına döneceğini" dile getirdi. Hakim ve savcılara ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının sorulması üzerine Ertosun, "Bizim de çekilen foğtoraflarımız vardı. Hala davası devam ediyor. Bunları yapalar gizli örgülenmele mi? Eğer bunları Devlet yapıyorsa durum daha vahim bir durum. Eğer başka güçlerse bunlar da açığa çıksın. Ayrıca, istenmeyen adam olduk. Kast sistemi eleştirileri var. HSYK'nın yapısı biliniyor. Burada kast sistemi olabilir mi" dedi. Ertosun, ayrıca Roma Hukuku'nda yer alan "torba yasa" ifadesinin referandum seçimlerinde de görüldüğünü ifade ederek bu konuya yayımladıkları kitapçıkta detaylı bir şekilde değindiklerini dile getirdi.
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama