İkinci Ergenekon davasının 114. duruşması

İkinci Ergenekon davasının 114. duruşması başladı. Tutuklu sanıklardan Fatma Cengiz savunmasını yapıyor. Birinci ve ikinci Ergenekon davaları kapsamında ele geçirilen patlayıcı maddelerle ilgili hazırlanan bilirkişi raporu mahkemeye ulaştı.

İkinci Ergenekon davasının 114. duruşması
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.04.2011 - 09:47

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, gazeteciler Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ın da aralarında bulunduğu tutuklu 18 sanık katıldı. Tutuklu sanıklardan eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli tuğgeneral Levent Ersöz, Levent Göktaş, İbrahim Özcan, Oğuz Bulut ve Mustafa Dönmez ise duruşmaya gelmedi. Duruşmaya, bu davada tutuksuz yargılanan, ancak Odatv'ye yönelik yapılan aramaların ardından Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Yalçın Küçük ve Balyoz Planı davasının tutuklu sanığı Cengiz Köylü de katıldı.

Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanıklardan Fatma Cengiz, hiçbir zaman etnikçilik yapmadığını belirterek, ''Asena''nın da kod isim olmadığını, Radyo Türkiye'de program yaparken Asena Öztürk adını kullandığını söyledi. Savcılık sorgusunda birinci davanın tutuklu sanığı Muzaffer Tekin'i tanıyıp tanımadığının sorulduğunu ifade eden Cengiz, ''Kendisini vatansever biri olarak tanıdığımı ve bir kez geçmiş olsun demek için mesaj attığımı söyledim. Ama Muzaffer Tekin'i Danıştay saldırısıyla ilişkilendirebilmek için savcılık ifademde değişiklik yapmışlardır. Sanki ben Muzaffer Tekin'i Danıştay saldırısından dolayı tanıyorum şeklinde yazılarak ifadem tamamen değiştirilmiştir. Tekin'in adını Abdullah Ayata'dan duydum. Telefonunu alarak geçmiş olsun mesajı attım'' diye konuştu.

Tutuklu sanıklardan eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ile aynı siyasi görüşte oldukları için tanışmak istediğini belirten Cengiz, Şahin'i tanışmak için Kayseri'ye çağırdıklarını söyledi. Cengiz, ''Bu adam devlet korumasında, PKK'nın ölüm listesinde' diye iki MİT'çi beni uyardı. Kayseri'de başka yerlere götürmememizi söylediler. Zaten Şahin Kayseri'ye gelişinden 5-6 gün öncesinde MİT'çiler Kayseri'ye gelirlerdi. Bana bir seferinde 'Sen PKK'lı mısın?' dediler. Telefonumu alıp 2-3 gün sonra verdiler. MİT'çilere güvenmeyip de kime güveneceğim'' şeklinde konuştu.

Şahin ile Kayseri'ye gelmesinden sonra aralarında ağabey kardeş ilişkisi geliştiğini anlatan Cengiz, telefon konuşmalarına ilişkin de ''2 kişi arasındaki konuşmalarla, mesajlaşmalarla darbe mi olur? Benim gibi bir cahille darbe mi yapılır? AK Parti Hükümetini yıkmaya niyetim olsa telefonda mı konuşurum?'' dedi. Polis tarafından evinde yapılan aramayı anlatırken ağlayan Cengiz, kendisine ''Bir de Çerkez olacaksın terör örgütü üyesi olmuşsun'' denilerek kötü muamele yapıldığını söyledi. Duruşmaya öğlen arası verildi.

 

Ele geçirilen patlayıcı maddelerle ilgili hazırlanan bilirkişi raporu

Birinci ve ikinci Ergenekon davaları kapsamında ele geçirilen patlayıcı maddelerle ilgili hazırlanan bilirkişi raporu mahkemeye ulaştı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ara kararı üzerine birinci ve ikinci Ergenekon davaları kapsamında, sanıklardan ele geçirilen patlayıcı olduğu iddia edilen maddelerden, bu özelliğe sahip ve muhafazası tehlike oluşturabilecek nitelikte maddelerle ilgili tüm emanet eşyası üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi tamamlandı.

Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkan Yardımcısı olan bomba uzmanı Cengiz Özdemir ile Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığında görevli patlayıcı madde uzmanı Jandarma Yüzbaşı Murat Durdu tarafından hazırlanan rapor, 522 sayfa ve 6 bölümden oluşuyor. Raporda, Beşiktaş Adliyesi adli emanet deposu, Bakırköy Kadın Cezaevindeki jandarmaya ait adli emanet deposu, Hadımköy'deki İstanbul 1. Mühimmat Bölge Komutanlığı deposu, Kırıkkale Yahşihan Mühimmat Ana Depo Komutanlığında bulunan patlayıcı maddeler ve mühimmatın incelendiği belirtilerek, bunların aynı zamanda kamera kaydının alındığı ifade edildi.

Naip hakimler ve keşfe katılanlar huzurunda keşif çalışmasının yapıldığı kaydedilen raporda, sanık ve avukatlarının dosyadaki patlayıcılar konusundaki itirazları ve mahkemenin sorularına karşı el bombaları konusunda açıklamalara yer verildi.
 

Bombalar imha edildi

Raporda, Bakırköy Kadın Cezaevinde jandarmaya ait adli emanet deposunda yer alan Cumhuriyet gazetesine 5 ve 10 Mayıs tarihlerinde atılan, ancak patlamayan el bombalarının ateşleyici fünyeleri ile gövde içerisinde bulunan TNT maddesinin patlama riskinin bulunduğunun belirtilmesi üzerine imha edildiği kaydedildi. İmha görüntülerinin de yer aldığı raporda, imha işleminin İstabul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla 16 Ekim 2010 tarihinde Kayabaşı Toplu Konut arazisinde (Eski Çakıcı Taş Ocağı Mevkisi) uçlarına saniyeli fitil takılarak gerçekleştirildiği vurgulandı. Raporda, sanıklardan Oğuz Bulut'a ait olduğu iddia edilen 2 adet el bombası ve fünyelerinin de imha edildiği kaydedildi.

İmha işlemi İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha ve İnceleme Müdürlüğünden Raşit Sedal yönetimindeki ekip tarafından gerçekleştirildiği kaydedilen raporda, TNT kağıt üzerine dökülerek yakılırken, yanmanın kuvvetli ve hışırtılı bir sesle olduğu anlatıldı. Raporda, Cumhuriyet gazetesine atılan ve patlamayan birinci ve ikinci bombaların MKE üretimi, savunma tipi el bombası olduğu belirtilerek, TNT dumansız baruta göre daha güçlü bir patlayıcı madde olduğundan bir miktar TNT yerine dumansız barut kullanılması nedeniyle patlama anında bombanın standart etkisinden daha az etki yapabileceğinin değerlendirildiği vurgulandı.
 

Uzun yıllar patlayıcı özelliğini korur

Raporda, genel olarak mühimmatların patlayıcı özelliğine ilişkin de ''Uzun yıllar su altında kalma gibi bir durum sonucu oluşacak korozyon ile metal kısımların eriyerek içlerindeki patlayıcı kimyasalın doğrudan suya maruz kalması durumu hariç, uzun yıllar boyunca bir mühimmatın patlayıcı özelliğini koruyacağı değerlendirilmektedir'' ifadelerine yer verildi. Raporun sonuç bölümünde, Beşiktaş Adliyesinin adli emanet deposunda yapılan keşif sırasında ise Ümraniye'de ele geçirilen 27 adet el bombasının bulunduğu sandığın üzerinde ıslak mendille yapılan temizlik sonrası, ön yüzeyindeki baskı siyah yazı ile ''ZZ SAKIR ISTANBUL 1935'' harf ve rakam grubu ile kapak üst yüzeyinde ''ALIBI, S.NO.001'' yazılarının görüldüğü anlatıldı.

Bu yazılardan hareketle, Şakir Zümre Patlayıcı Fabrikasında 1935 yılında TNT tahrip kalıplarını ambalajlamak için üretilen ''Tahrip Kalıbı Sandığı'' olduğunun değerlendirildiği belirtilen raporda, Emniyet Genel Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi kayıtlarının tetkiki sonucu, 23-30 Nisan 2006 tarihlerinde de Mersin'de TNT patlayıcı madde kalıpları bulunduğunun belirlendiği kaydedildi. Raporda, ''Bu malzemeler arasında bulunan 1 adet DM 41 el bombası ile Ümraniye'de bulunan 1 adet DM 41 el bombasının benzerlik gösterdiği, yine bu malzemelerden bazılarının dosya kapsamındaki Fikret Emek'ten ele geçirilen malzemelerle de benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir'' ifadelerine yer verildi.
 

Cumhuriyet gazetesine atılan el bombaları

Ümraniye'de ele geçirilen el bombalarından ''M26'' el bombalarından ''FUZE M204A1 LS-2-64 12-52'' numaralının 1952 yılının 12. ayında üretildiği, ''FUZE M204A1 LS-2-95 3-53'' numaralının 1953 yılının 3. ayında, ''GRENADE HAND FRAG M26 5-53''ün, 1953'ün 5.ayında, ''FUZE M204A1 LOT FJZ-2-286 NOV 1953''ün 1953 Kasım ayında üretildiği kaydedildi.

Zir Vadisi'nde yapılan aramada ele getirilen M49 Yüzey Aydınlatma tuzaklarının 1953 yılı Kasım ayında, M26 el bombalarından 1955 yılı Ekim ayında, ''FUZE M204 a2 LS-10-24 11-54'' numaralının 1954 Kasım ayında, Eskişehir'de ele geçirilen 210 gramlık TNT kalıplarının 1950 yılında üretildiği ifade edilen raporda, üretim yılları açısından değerlendirildiğinde 1950-1955 yılları arasında üretildiklerinin dikkat çektiği anlatıldı.

Cumhuriyet gazetesine 05 Mayıs 2006'da pimi çekilmeden atılan el bombası olayı ile 11 Mayıs 2006 tarihinde atılan ve patlayan el bombalarının kafile numaraları ile Fikret Emek'ten ele geçirilen bir adet el bombasının kafile numarasının aynı olduğu vurgulandı. Raporda, 10 Mayıs 2006'da atılan ikinci el bombasının fünye grubunun M204 A2 KF MKE 173-9-85 ibareli olduğu, Ümraniye de ele geçirilen iki adet el bombasının fünye grubunun üzerinde TAPA M204 A2 KF-MKE-169 5-85 ibareleri bulunduğu belirtilerek, üretim yılları açısından benzerlik olduğu kaydedildi.

 

"Sen arama, birine arattır' dediler"

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Fatma Cengiz, sanıklardan eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ile aralarında geçtiği iddia edilen görüşme ve mesajların yer aldığı 12 bin telefon kaydının, yazdığı tiyatro oyununa ilişkin olduğunu savundu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Cengiz'in savunmasını tamamlamasının ardından daha önce alınan ifadeleri okundu.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Cengiz ile sanıklardan İbrahim Şahin arasında telefon görüşmesi ve mesajlaşmalarla birlikte 12 bin kayıt olduğunu belirterek, ''Bu telefon irtibatında tiyatroyla ilgili mi görüştünüz, telefon görüşmelerine getirdiğiniz açıklama tiyatro mu?'' diye sordu.

Cengiz de kendisi hakkında 3 ayda 25 bin görüşme yazıldığını, bunun 24 saatte 278 görüşmeye denk geldiğini ifade ederek, tek bir kişiyle ve tek bir hat ile bu şekilde görüşme yapılamayacağını söyledi.

Kayseri'ye gelen ve MİT'çi olduğunu söylediği ''Davut'' ve ''Kartal'' adlı kişilerin kendisine ''takılmaya'' başladığını ve Şahin'in adresini istediklerini kaydeden Cengiz, ''Sen arama, birine arattır' dediler. Ben de Fahri Kepek'e arattırdım'' diye konuştu.

Şengün'ün, ''Siz neden arıyorsunuz, onlar niye aramıyor Şahin'i?'' sorusu üzerine Cengiz, ''(Bizde kontör yok) diyerek ağladılar'' dedi.

Cengiz, Şengün'ün, ''MİT ile ilginiz var mı?'' sorusuna karşılık da kendisinin ilgisi olmadığını ancak babasının MİT'e çalıştığını belirterek, görüştüğü bu kişilerden birinin de babasının arkadaşı olduğunu söylediğini anlattı.

Şengün'ün, ''Şahin'i aramak için neden dolambaçlı yolları kullanıyorsun, neden Fahri Kepek'i aracı olarak kullanıyorsun?'' sorusu üzerine Cengiz, Kepek'in kendi iş yerinde çalıştığını söyledi.

Telefon mesajlarının çoğunun kendisine ait olmadığını ifade eden Cengiz, ''Şahin ağabey ile 10 ya da 15 görüşmemiz var. Bu kayıtların yarısı bile bana ait değil'' diyerek, kendisiyle görüşen MİT'çilerin, telefonunu alarak kullandıklarını söyledi.

"MİT'çilerin amiri misiniz?"

''Kartal'' adlı MİT görevlisinin kendisine, ''İbrahim Şahin'i (terörle mücadelede yeni oluşum) göreve getireceğiz. Sen çok arayıp rahatsız etme'' dediğini belirten Fatma Cengiz, Şengün'ün, ''Şahin'in tiyatroya ne ihtiyacı var?'' sorusuna, ''Bunlar bizim kendi aramızdaki şakalaşmalar ve mesajlardır'' yanıtını verdi.

Şengün'ün, ''Sizin ne özelliğiniz var? Devlet, İbrahim Şahin'e vereceği görevi niye size anlatsın? MİT'çilerin amiri misiniz?'' sorusuna karşılık Cengiz, ''Hayır, değilim'' diyerek, MİT'çilerin söylediklerini yapmadığı zaman da kendisine kızdıklarını, tehdit ettiklerini öne sürdü.

Yazdığı tiyatro oyununun konusunun asker, polis ve İbrahim Şahin'in memlekete verdiği emek olduğunu söyleyen Cengiz'e Şengün, ''Ama telefon görüşmeleriniz bunu göstermiyor'' dedi. Cengiz de MİT'çilerin arasında yaptıkları mesajlaşmaların da kendisine yazıldığını savundu.

"İddialara açıklık getirilmeli"

Savcı Nihat Taşkın, Cengiz'in ifadesini kendisinin aldığını belirterek, ''Savcılık ifadesini benim değil, hakim Hasan Hüseyin Özese'nin aldığını söyledi. Bu iddialarını ciddi görmediğimizden dolayı sağlığı konusunda bir talebimiz olmadı. Kendisinin akıl sağlığı konusunda muayene talebi olacak mı? İfadesini neden savcı yerine hakim alsın, bu neye hizmet eder?'' dedi.

Savcılık ifadesini alan kişinin beyaz saçlı olduğunu kaydeden Cengiz, ifadesine katılan avukatının tanık olarak dinlenilmesini istedi.

Cengiz, kalabalık ve yoğunluktan dolayı hakim Özese'nin savcıya yardım etmiş olabileceğini söyleyince Başkan Şengün, böyle bir şeyin olamayacağını vurguladı.

Fatma Cengiz'in savunmasının netliğe kavuşmadığını belirten savcı Taşkın, Cengiz'in, iddialara açıklık getirecek şekilde savunmasını yapması gerektiğini söyledi.

Duruşmaya ara verildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon