İKSV yelkeniyle Osmanlı seferleri

Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi ve Tophane Âmire’deki Osmanlılar ve Avrupalılar sergisi, tarihten geleceğe öneriler getiriyor.

İKSV yelkeniyle Osmanlı seferleri
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.03.2016 - 07:19

Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nin tanıtımı, önceki akşam İstanbul Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde yapıldı. 28 Mayıs’ta açılıp, 27 Kasım’a dek yer alacak etkinliğin koordinasyonunu İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) düzenliyor. Bu kapsamda, küratörler Feride Çiçekoğlu, Mehmet Kütükçüoğlu ve Ertuğ Uçar önderliğindeki Hüner Aldemir, Caner Bilgin, Hande Ciğerli, Gökçen Erkılıç, Nazlı Tümerdem ve Yiğit Yalgın’dan oluşan proje ekibi, Cemal Emden ile Namık Erkal’ın küratöryel işbirliğiyle, Darzanà başlıklı projeyi sundu.

Çiçekoğlu’nun ekibiyle verdiği ayrıntılı bilgi uyarınca, Darzanà bir zamanlar Akdeniz’in ikiz limanları olan tersane kentleri Venedik ve İstanbul arasında bir köprü kurmak ve iki kentin ortak kültürel mirasını vurgulayarak bunun dil ve mimarideki izlerini gelecek hayallerine yansıtmak için biçimleniyor. Bu kavram Türkçede ‘tersane’ ve İtalyancada aynı anlama gelen ‘arsenale’ sözcükleriyle ortak kökenden geliyor.

Darzanà: İki Tersane, Bir Vasıta

Ertuğ Uçar ile Prof. Çiçekoğlu’nun aktardıklarına bakılırsa, Darzanà, Lingua Franca’ya da atıfta bulunuyor. Lingua Franca, 11. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında Akdeniz coğrafyasında denizciler, seyyahlar, tüccarlar, kısacası aynı dili konuşmadıkları halde anlaşması gereken insanlar arasında kullanılan, melez bir dil.

Ortak mekânlar: ‘Volti’ler

Bugün farklı kimlik ve ölçeklere sahip Venedik ve İstanbul’un, geçmişte benzer üretimler yapan tersanelerinin ortak nüvesi, tekne inşaatının yapıldığı ve sonrasında teknelerin suya bırakıldığı, denize dik konumlanmış, boyutları tekne boyutlarıyla ilişkili, Türkçede “göz”, İtalyancada “volti” denen mekânlar.

Darzanà projesi için de Haliç kıyılarındaki tersane yapılarının içinde, terk edilmiş bir gözde, atık malzemelerden son bir tekne, bir ‘baştarda’ inşa edilecek. Bu ‘hayalperest’, yüzmeyecek, küreksiz tekne, Sale d’Armi binasındaki Türkiye Pavyonu’nun yer aldığı göze taşınacak ve orada bir umutla tekrar kurulacak.

Kökeni Latin dillerinde bastardo sözcüğünden gelen baştarda, hem kürekli hem yelkenli bir kadırga türü. Akdeniz’e özgü melezliği simgeleyen bu kavram, Darzanà projesinin de vasıtası. Baştarda, bugün biri bir megakentte (İstanbul) çürümeye terk edilen, diğeri bir müzekentte (Venedik) yılın belli zamanlarında hayat bulan iki göz arasında köprü olacak. Suya sınır çekilemeyeceğini, sözcükler arasına tel örgü gerilemeyeceğini gösterirken, cepheleri ve sınırları eşiklere ve uzlaşma alanlarına çevirmenin ipuçlarını arayacak.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler