İnançlı komünistten, milli devrimciye

Halit Kakınç, Sultangaliyev araştırmacısı. Son kitabı ‘Kızıl Turan - Sultangaliyev’, bugüne kadar Sultangaliyev’le ilgili Türkçe olarak yayınlanmış en kapsamlı çalışma olma özelliğini taşıyor.

İnançlı komünistten, milli devrimciye
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 30.04.2018 - 13:30
Gazeteci yazar Halit Kakınç’ın, komünist Mirseyid Sultangaliyev’i anlattığı son kitabı “ Köle Devrimci Sultangaliyev” yakında raflarda olacak. Yeni kitabı “Kızıl Turan Sultangaliyev” ise Aralık ayında Wizart Yayınları’ndan çıktı. Kakınç, Sultangaliyev’in söylemlerinin küresel bir karakter taşıdığını, güncelliğini koruduğunu söylüyor. Araştırmaya yıllarını vermiş. Kitabı yazmaya ise 14 yaşında karar vermiş. “Sultangaliyev, önceleri Sovyet düzeninin tüm sömürgeleri kurtaracağına inanan samimi bir idealist,  komünist görüntüsü vermektedir. Bir zaman sonra öngörüleri giderek kötümserleşmiş ve kendince Devrim’in devamlılığı üzerine bir hipotez geliştirmiştir” diyor.
 
 Sultangaliyev’in Türk toplumu açısından önemini aktarır mısınız?
 
Sultangaliyev, 1892 doğumlu. Çarlık Rusyası’nı sarsan 1905 devrim denemesi sırasında, 13 yaşında. 1940 yılında Lefortovo Hapishanesi’nde kurşuna dizilerek öldürüldü. Sultangaliyev, önceleri Sovyet düzeninin tüm sömürgeleri kurtaracağına ve emperyalizmin çıkış noktası olduğuna inandığı Batılı kapitalist ülkelerdeki iç ve dışa yönelik sömürü çarkını kıracağına inanan samimi bir idealist – komünist görüntüsü vermektedir. Bir zaman sonra ise Stalin ile birlikte ülkede en azından sömürgeci zihniyet adına hiçbir şey değişmeyeceği izlenimini edindikçe, parçası olduğu rejimin geleceğine ilişkin beklentileri ve öngörüleri giderek kötümserleşmiş ve kendince bir hipotez geliştirmiştir: Devrim’in devamlılığı… Yani Sovyetler Birliği yıkılırsa, KızılL Turan’ın önderlik etmesi, sonra Sömürgeler Devrimi, son olarak da Dünya Devrimi...
 
- Kızıl Turan Sultangaliyev’de bu tezi mi anlatıyorsunuz?
 
Kızıl Turan, Sovyet tarihinde bizce pek bilinmeyen bir dönemi anlatıyor. Anlatan da Mirseyid Sultangaliyev. Sultangaliyev, bir Kazan Tatarı. Millî komünist. Stalin tarafından defteri dürülüyor. Tabii yorumlayarak açıyorum o günün olaylarını. Çünkü bizim pek bilmediğimiz, tanımadığımız bir dönem.
 
-Bu kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz? 
 
İnanmayacaksınız ama 14 yaşında karar verdim. Babam sol görüşlü, TKP yandaşıydı. Amcam da (Tarık Dursun K.) özyönetim sempatizanıydı. Alman eğitimi yüzünden diyalektik düşünmeye başladık herhalde. Tezlerine karşı bir antitez geliştirmek istedim. Sultangaliyev’in adını da ilk kez onlardan duydum. 1997 ve 1998 yıllarında Başkurdistan, Tataristan ve Çuvaşistan’ı içine alan iki ziyaret gerçekleştirdim.  Sultangaliyev araştırmacıları ile görüştüm. Tataristan Cumhuriyeti Kazan Üniversitesi Araştırma Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Bulat Sultanbekov, Devlet Arşiv İdaresi Müdürü Damir Raufoviç Şerafeddinov, Filoloji Uzmanı Doç. Dr. Almaz Galimziyanoviç gibi uzmanlarla işbirliği olanakları sağladım. Tataristan Devlet Arşiv İdaresi ile bir anlaşma imzalayarak basıma hazır hale getirilmiş yaklaşık 1000 sayfalık Sultangaliyev Külliyatı’nın Rusça ve Tatarca dışındaki basım-yayın ve kullanım haklarını satın aldım. ‘Millî Komünizm’ akımı önderlerinden Sultangaliyev’in öncülü Mollanur Vahidov, Kazak Turar Rıskulov ve Azerbaycanlı Dr. Neriman Nerimanov’un tüm makalelerini topladım. 
 
-Neden özellikle Sultangaliyev?
 
Çünkü, Sol’daki o günkü seslerin büyük bölümü, Moskova’nın borazanı gibiydi.  Bir kısmı da Türkiye gerçeği ile uzaktan yakından bir ilgisi olmayan Mao hayranları. Tamam, Türkiye ile ilgili farklılıklar var ama, acaba bizim akraba nasıl düşünüyordu diye merakla başladı. Sonra giderek sardı.
 
-Ülkemizde Sultangaliyev’i yeniden tartışmaya açmak mı istiyorsunuz?
 
Komünist Manifesto’nun kaleme alınışından bu yana, 150 yılı aşkın bir zaman dilimi geride kaldı. Eşitsizlik, insanlığın ‘küresel gündemi’nde yine ilk maddeyi oluşturuyor.  Bu eşitsizlik, bir başka doğrultuda yönlenecek. Batı-doğu kamplaşması sona ererek, çelişki ve çekişme kuzey-güney cepheleşmesinde somutlaşacak.  Diğer bir deyişle, eski sömürgeci varsıl kuzeyliler ile eski sömürge halkları yoksul güneyliler karşı karşıya gelecekler. Yöntemler farklılaşmış, çehreler uygarlaşmış ancak eski sömürge ülkeler üzerindeki sömürünün boyutları artış göstermiştir. Artık yeni dünya düzeninde, klasik marksist teorinin ‘ünison işçi’ tiplemesi de hiç kalmamıştır. Sonuçta, Mirseyid Sultangaliyev, bir kez daha haklı çıkmıştır. Gelişmeler bu yönü değiştirip, akıl ve mantık egemen olamazsa, Mirseyid Sultangaliyev, içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda tahminlerden öte bir değer kazanacak… Çağından bir 100 yıl sonra, belki de ezilen bir dünyanın yine son umudu haline gelebilecektir.
 
- Sultangaliyev’in görüşlerini önemsiyorsunuz...
 
Sultangaliyev, ne ölümünden önce ne de zamansız ölümünden sonra bir Che Guevara kadar şanslı olamamıştır. Ne de ölümünden yıllar sonra gençlerin göğüslerini süsleyebilmiştir. Ne var ki, Sultangaliyev’in gerisinde bıraktığı söylemler, küresel bir karakter taşımakta, bu nedenle de güncelliklerini korumaktadır. Çünkü bu belgelerde, küreselleşmenin farklı bir biçimde empoze edilmeye çalışıldığı günümüzde, insanlığın büyük çoğunluğunun yararına ilişkin çok önemli saptamalar ve göndermeler mevcuttur. Çünkü, bu konulardan söz etmek her ne kadar gerilik ve gericilik gibi gösterilmeye çalışılsa da, Üçüncü Dünya’nın kaderini belirleyecek olan süreç, henüz noktalanmış değildir.
 
-Sultangaliyev, milli soruna nasıl yaklaşıyor? Mustafa Kemal ile bir bağlantısı var mı?
 
Bilindiği kadarı ile Mustafa Kemal ile herhangi bir bağlantısı yok. Sultangaliyev prensip olarak, federatif millî oluşumların da Birlik üyesi olmalarına müsaade edilmesi yanlısıdır. Birlik üyelerinin siyasi ve ekonomik eşitliği, bütün birlik (federal) ve cumhuriyet hak ve işlevlerinin anayasal olarak net bir şekilde ayrıştırılmasını öngörmektedir. Millî bölgelerin özel çıkarlarının bütün Birlik ekonomisinin bir parçası olarak dikkate alınmasını savunurdu. Sultangaliyev’in saptamalarına göre, millî bölgelerin özgün çıkarları, onların devrim öncesinde sömürge durumunda olmalarından kaynaklanmaktadır. Sonuçta söz konusu halkların fizikî ve ahlakî yozlaşması başlamıştı. Sultangaliyev, bolşevik iktidarın bu yozlaşmaların yeterince üzerine gidemediği kanısındadır. 
 
- Türkiye Kominist Partisi’nin ilk lideri Mustafa Suphi Sultangaliyevciydi... Buna bakacak olursak Sultangaliyev’in Türk solu üzerindeki etkileri nelerdir? 
 
Türk Solu üzerinde dolaylı etkileri söz konusu. Çünkü, sol grupların açıkça Kremlin tarafından dışlanma korkuları var…
 
-Sultangaliyev 21. yüzyıla nasıl ışık tutabilir? 
 
Meksikalı sanatçı Jorge Mendez Blake’in “Tek bir kitap bile bütün dengeleri bozabilir” diye bir ifadesi var… Sultangaliyev’in görüşlerinin orta ve uzun vadede etkili olacağını düşünüyorum. Tüm yaşamı boyunca bir tek slogan kullandı Sultangaliyev: “Millet bir dem bolsun. Milletler tigiz bolsun.” (Millet bir olsun – Milletler eşit olsun)
 
- Sultangaliyev dine yaklaşımı nasıldı?
 
Dindar olmamasına, ateizm çerçevesinde düşünmesine rağmen bu konuda son derece dikkatliydi. Hıristiyan Bolşeviklerin kiliseleri yakmalarının Türk bölgelerinde uygulanmasına karşı çıkıyordu: “Benim halkımı toplu halde bularak propaganda yapabileceğim sadece ve sadece camilerim var…” 
 
- Sultangaliyev’i anlattığınız ikinci kitabınız ne zaman çıkıyor?
 
Hazır. Çıkmak üzere… Yaza kadar çıkar zannediyorum.
 
-  Yeni kitapta neye odaklandınız?
 
Sultangaliyev cevap versin en iyisi: “Gerçekten ben kimim? Komünist, devrimci mi?  Yoksa siyasi şantajcı, maceracı ve provokatör mü? Karşı devrimci mi? Tüm yaşantımı kafamda canlandırıyor ve görüyorum ki, ben bir devrimci, bir komünist olmuşum. Beni hayatın ta kendisi doğurmuş; kölelik, ağır zulüm ve asırlık yoksulluk doğurmuş. Ben, ezilen bir halkın ezilenlerinin oğluyum. Evet. Ben devrimciyim. Fakat köle bir devrimci. Ben sadece Ekim Devrimi sırasında ve devrimin ilk yıllarında kendimi özgür hissedebildim.Fakat, bir gün (Ekim İhtilâli’nin üçüncü yılında) bana dediler ki, sen kölesin ve biz sana güvenmiyoruz; ve ben tekrar kendimi köle olarak hissetmeye başladım. Fakat ben köle olamam... Ben devrimci olarak devam etmek ve böyle ölmek istiyorum.” Bu kitapta Sultangaliyev’in kendi ağzından görüşleri, edebî denemeleri var.
 
Kakınç kimdir?
 
Baba tarafından İzmirli, ana tarafından Trabzonlu bir ailenin çocuğu olarak 1952 yılında dünyaya geldi. Alman ve Avusturya liselerinde orta öğretimi tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu. Aynı fakültede master ve doktora yaptı. 18-23 yaşları arasında profesyonel olarak müzikle uğraştı. 9 plak ve grubuyla üç Türkiye temsili var. Türkiye’nin ilk Taekwon-Do’cularından. Uzun  süre gazetecilik yaptı. Sonra akademisyenliğe döndü. Bilgi Üniversitesi’nin kurucularından.  Sultangaliyev ve Millî Komünizm, Destansı Kuramcı Sultangaliyev, Struma, Çerkes Aşkı, Turar Rıskulov, Yerkubbe, Küresel Sorunlar adlı kitapları kaleme aldı. Evli, iki çocuk babası

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler