"Katılım bankalarına uygun ürünler geliştirilmeli"

BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası'nın(VOB), katılım bankalarının prensiplerine uygun ürünler geliştirmesinin, dünyada faaliyet gösteren faizsiz bankaların likit fonlarına alternatif bir liman oluşturabileceğini söyledi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.05.2011 - 11:03

Türkiye Katılım Bankaları Birliği'nin (TKBB) 10. Olağan Genel Kurul toplantısında konuşan Bilgin, faizsiz bankacılık sektörüne dikkat çekti.

İran ve Sudan gibi ülkelerde faizsiz bankacılık yapılırken, İngiltere, ABD, İsviçre'de karma bankacılık uygulandığını belirten Bilgin, "İsviçre gibi ki, minare görmeye tahammül edemeyen bir ülkede, faizsiz bankacılık, bir pencere şeklinde hizmet verilebilmekte. Dünya genelinde bu kurumların isimleri, 'Finans Evi' ya da 'İslami Bankacılık' olarak isimlendirilmektedir" dedi.

2001 öncesinde katılım bankacılığı yapan bir oyuncunun sistem dışına çıkması ile yüzde 50'ye yakın fon çıkışı olduğunu hatırlatan Bilgin, bugün dünyada yüzde 50 fon çekilişine direnç gösterebilecek yapıları bulmanın zor olduğuna işaret ederek, bu durumu Mehmet Akif Ersoy'un "Allah bir daha bize o günleri göstermesin" sözleri ile özetledi.

Katılım bankaları hakkındaki tüm düzenlemelerde BDDK'nın yaklaşımının, diğer bankalara olduğu gibi aynı olduğunu ve hiç bir farkı olmadığının altını çizen Bilgin, "Aynı likidite düzenlemesi uygulanmaktadır. Hatta daha serti, aynı sermaye yeterlilik düzenlemesi, aynı munzam karşılığa tabidir, sadece çalışma esasları farklıdır" dedi. Dünyada şu anda 300'den fazla faizsiz bankacılık yapan kurumun söz konusu olduğunu belirten Bilgin, toplanan fonun ise yaklaşık 700 milyar dolar civarında olduğunu bildirdi.
2010 yılında Merkez Bankası'nın gösterge faizlerini düşürmesi ile birlikte bankaların, kredi oranlarının son yılların en yüksek seviyelerine çıktığını ifade eden Bilgin, sektörün yüksek kredi verme iştahının, ekonomik büyümeyi de desteklediğini söyledi. Bilgin, aynı zamanda uygulanan teşvik sistemi ve yürütülen destek programlarının da KOBİ'ler için kayda değer bir katkı sağladığını kaydetti.

Ekonomik istikrarla birlikte Türk bankalarının, uluslararası piyasalardan geniş sendikasyon kredisi alabildiğini ve mevcut kredilerini de döndürebildiğini kaydeden Bilgin, 48 oyuncunun olduğu Türk bankacılık sektörünün, Türkiye'de ekonomik istikrarın omurgası olduğuna vurgu yaptı. Bunun teyidinin, son krizde finansal sistemin gösterdiği direnç olduğunu belirten Bilgin, "Son büyük krize bankacılık sağlam, hazır ve yığınaklı girdiği için Türkiye krizden hızlı çıkabilme yoluna girmiştir. Bazı eleştirdiğimiz, yani ücretlerde, komisyonlarda aşırıya kaçan uygulamalarda, kriz döneminde nadiren de olsa gördüğümüz kredi geri çekişleri dışında, Türk bankacılığı test edilmiş ve onaylanmıştır. Cari açığın güvencesi de aslında bankalarımızdır" yorumunu yaptı.
Türkiye'nin, dünyanın en şeffaf bankacılık sistemine sahip olduğunu belirten Bilgin, "Bizim sistemimize girdiğiniz zaman, üç gün önceki bilançolarını görebiliyorsunuz ve hiç bir kayıt dışı bir kalem yok. Bankalarımız kayıt altındadır, bankalarımız denetlenmektedir ve kanuna karşı uygulamalar olduğunda, hapis cezalarına varan ya da imza yetkilerinin kaldırılmasına kadar sert tedbirler vardır" dedi.

Merkez Bankası'nın aldığı tedbirler sonucunda, katılım bankaları aktif büyüklüğünden daha fazla bir büyüklüğü sıfır faizle tuttuğunu, bu büyüklüğün ise yaklaşık 50 milyar TL olduğunu söyledi. Bilgin, 2011 Mart itibariyle, katılım bankaları toplam aktiflerin 45 milyar TL, toplanan fonların 33 milyar TL'ye ve kullandırdıkları fonların 34 milyar TL'ye ulaştığını açıklayarak, "Toplanan fonların hemen hemen hepsi kullandırılmaktadır" dedi.

Katılım bankalarının Mart 2011 itibari ile kredi müşteri sayısının 921 bin olduğunu, kredi kartı müşterisinin 793 bin kişi olduğun açıklayan Bilgin, yine ilk üç ayda 169 milyon TL kar elde ettiklerini bildirdi. 2010 yılının ilk üç ayında elde edilen 185 milyon TL kar rakamında, yüzde 8.6 gerileme olduğuna dikkati çeken Bilgin, "2011 yılında sektör genelinde görülen getiri oranlarındaki azalma, kar marjlarının daralması ve zorunlu karşılık politikası bu düşüşte etkili olmuştur" dedi. Bilgin, katılım bankalarının ortalama sermaye yeterlilik rasyosunun Mart 2011 itibari ile yüzde 14,6, mevduatın krediye dönüşüm oranı yüzde 101 ve kredilerin takibe dönüşüm oranının yüzde 3.2 olduğunu bildirdi.

KOBİ kredilerindeki paylarının tüm bankacılık sistemi içinde yüzde 9.3 olduğunu söyleyen Bilgin, "Ağırlıklı KOBİ'leri finanse eden, bireysel bankacılıkta çok fazla bir yer edinememiş bir sistem haline yoluna devam etmekte. Bireysel kredilerdeki payı ise yüzde 2.6. Bu veriler ışığında katılım bankalarının orta vadede sektörde, yüzde 10'luk paya ulaşmasının muhtemel olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
Katılım bankaları ile geleneksel bankacılık yapan mevduat bankaları arasında, ölçek açısından halen bir ayrışma olduğuna vurgu yapan Bilgin, "Sadece bir kuruluşun orta ölçekliyken, diğer üç kuruluşumuz küçük ölçekli banka konumundadır. Katılım bankacılığı ürünleri talep gördükçe uzun vadede, büyük ölçekli finansal kuruluşların ortaya çıkacağı beklentisindeyiz" dedi.
Katılım bankalarının güncel sorunlarından da bahseden Bilgin, bu kapsamda, Merkez Bankası'nın, katılım bankalarının ellerindeki GES, altın ve kısa vadeli borçlanma imkanlarının geliştirilmesinin, likidite anlamında sistemin geleceği açısından son derece önemli olduğuna dikkati çekerek, sektörün geleceği açısından üç noktaya vurgu yaptı. Bilgin, "Katılım bankalarımız ve bankalar arasında kısa vadeli borçlanmaya imkan sağlayacak İnterbank benzeri bir piyasanın oluşturulması da önemli bir gündem maddesidir. Katılım bankalarının İnterbank piyasasına borç verme ve İnterbank piyasasından borç alma enstrümanı geliştirilmelidir" dedi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon