Paris yasta

Ali Akay - Paris yasta

Paris yasta
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.11.2015 - 13:02

Paris 19. Yüzyılın başkenti, 1900 Eiffel Kulesi inşası. Elektrik şehir. Modernleşme.  Avant-garde sanatın doğduğu şehir; yabancı sanatçılara  kucak açan ve onların sanatlarını kendilerinin sanatı olarak ele alan bir sanat tarihi anlayışının  ortaya çıktığı yer : Picasso, Chagal, Miro, de Stael, Soutine, Fujita, Kupka, Modigliani, Joyce, Beckett, İonesco, Adami, Arroyo vb. Savaş sırasında Nazi işgaline direnen filozofların kenti: Cavailles, gündüz bilim felsefesi verip geceleri militan profesörler. Savaş sonrası Sartre ve arka bahçeden eser rüzgar: Varoluşçuluk. Ve Camus, Cezayir meselesi. Sömürgeciliğe karşı savaş veren entelektüeller. F. Fanon yine bir siyahi düşünür. Bugüne kadar sömürgecilik sonrası teorisinin etkisinin sürdüren düşünür. Ve Amerikan entelektüellerinin  French Theory  diye adlandırdıkları yapısalcılık ve sonrası: Lévi-Strauss, Barthes, Lacan, Foucault, Deleuze ve Guattari, Lyotard ve post-modern durum....

Bugün Paris sanat ve entelektüel dünyası hala kuvvetini sürdürmekte. Her ne kadar sanatın krizi, üniversitelerin Bolonya sistemi krizi, evsizler, mülteciler, işsizler, hayattan umudunu kesenler krizi vb.

1970’lerde ortaya çıktığından beri sürmekteyse de bunlara karşı direnişler de artmakta. Organizasyonlar yapılmakta. Paris’te Canal St. Martin’de silah sesleriyle katledilenlerin olduğu yerde, birkaç yıl evvel bu duruma direnenler tarafından evsizlere destek oldular. Don Kişot örgütü bu mahallede örgütlenmiş ve su kanalı boyunca çadırlarla insanları bütün kış soğukları boyunca barındırmış, yiyecek ve içecek dağıtmıştı.

Düşünce dünyası da: Yabancılara destek. Siyset dünyası da: Eski Jean -Marie Le Pen ve bugün kızının Milliyetçi Cephe’sine karşı sağ ve sol politik kanatlar arasında ortak tavır. Dün banliyöler, ekonomik kriz: Kassovitz’in “Nefret” filminin dikkat çektiği banliyö ayaklanmaları. Bugün İŞİD haline gelmiş banliyöleşme. Fransız vatandaşlarının Fransa’ya tavrı; ama bu Genet ‘nin Cezayir savaşı sırasındaki tavrı değil; Filistin meselesine bakışı da değil. Bugün İSİD bir “vahşet ve cehalet cephesi“ olarak işlemekte. Korku kokusu Paris  sokaklarında. Karşılarında “Markete giderken bile korkacaksınız”! diye seslenen İSİD cephesi. Kobani, Diyarbakır, Suruç, Ankara, Beyrut, Paris ve neresi olacaksa bir eksen olarak yan yana durmaktalar. Dün sabaha karşı 10. ve 11. mahallelerde evlerine dönemeyen insanlar. Twitterle ailelerine arkadaşlarına sevgililerine “iyi oldukları mesajını veren gençler. Paris’te bu mahallelerde “açık kapı” alarmı. Herkes evlerini açtı,  yolda kalıp, evlerine gidemeyen insanları barındıran bir ittifak kurdu; sivil ittifak ve inisiyatif. İstanbul Gezi’yi hatırlatan destek ve ittifaklar.

Patlayan intihar bombaları. Stade de France’da canlı bombalar Fransa-Almanya maçını durdurdu. Hollande  stattan kaçırıldı. Ellerinde kalaşnikoflarla yolları teraslardaki kafeleri tarayan teröristler Bataclan gece kulübüne girip    eğlenen ve konser dinleyen genciğe yaylım ateşi açan hasta kafalar... Bir gecede 128 ölü. Canlı bombalar. Yüzlerce ağır yaralı. Cumhurbaşkanı F. Hollande dünden sonra, bugün ikinci konuşmasını yaptı ve “Fransa savaştadır” diye seslendi. Üç günlük yas ilanı. Fransa’nın IŞID teröristlerine karşı “acımasız” olacağını vurguladı. Bugün, Paris Emniyet Merkezi “mümkün olduğu kadar sokağa çıkmayın” çağrısında bulundu. Bir yasak değil bir tedbir olarak seslendi. Sinemalar Cumartesi günü için salonlarını kapalı tutacaklarını ilan ettiler. Louvre Müzesi kapılarını sabah açtığı halde Hollande’ın konuşmasından sonra kapılarını kapattı. Bugün sadece metrolar normal işlemekte artık.  

Düşünce şehri, sanat şehri Paris Charlie Hebdo ve “Kasımın 13cü günü, kanlı Cuma” akşamı katledilenleriyle “savaş ve olağanüstü hal” ilanında. Fransız vatandaşı olan İSID terörizmiyle ve teröristleriyle savaş haline girdi. “Cehalet cephesi” İslam’ı bile tanımayan bir cephe olarak haklarla savaşta: Özgür düşünen, serbest yaşayan, dindar olmayan, uyumlu, yabancı dostu , haksızlıklara karşı gösterilerde yer alan halklara karşı. Söz konusu mahalleler en demokrat insanların yaşadığı yerler. Rahat bırakılmayan Müslüman veya değil bütün halklara karşı yapılan barbarca saldırılar ”insanlık suçu” işlemekte. France 24 televizyon kanalının verdiği haberlerde, alt yazıda geçtiği gibi “Türkiye  saldırıyı insanlık suçu” olarak kabul etmektedir. Halklara açılan bu saldırı yatay bir çizgiyi çizmekte. Ortadoğu’dan Anadolu’ya Balkanlar’a ve Paris’e kadar uzanan yatay çizgiye karşı yatay  direnişlerin doğmaya başlayacağı bir karşı-çizgi oluşturacak. Savaş değil barış isteyenlerin yatay direnmesidir artık bu. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler