Türk sinemasında zoraki emeklilik
Yeşilçam'ın dev isimleriydiler, altın harflerle adlarını yazdırmışlardı Türk sinemasına. Bugünse kimini ancak birkaç dizide küçük bir rolde görebiliyoruz. Türk sineması onları unutmuşa benziyor.
Göksel Arsoy, Engin Çağlar, Fikret Hakan, Hale Soygazi, Sevtap Parman, Lale Belkıs, Ediz Hun, Halit Akçatepe, İlyas Salman, Selda Alkor ve Selma Güneri 'vefasız' çıkan Türk sinemasını eleştiriyor. Yapımcılara, yönetmenlere ve senaristlere dünya sinemasını örnek gösteriyor.
Yeşilçam’a emek vermiş, hayatını sinemaya adamış ve bir dönem halkın gönlünde taht kurmuş isimleri bugün sinema ya da televizyonda göremiyoruz. Üstelik çekilen onlarca film ve bir o kadar diziye rağmen... “Onlara göre senaryo yazılmıyor”, “genç yönetmenler onlardan çekiniyor”, “yapımcılar işi daha ucuza getirmek istiyor”... Bu görüş eski Yeşilçam yıldızlarına ait. Haksız da sayılmazlar, Türk sineması bugün onları zoraki emekliye ayırdı. Oysa hepsi de “ömürleri elverdiğince oynamak” istiyor...
Al Pacino, Morgan Freeman, Harrison Ford, Clint Eastwood, Sean Connery, Meryl Streep, Susan Sarandon, Glenn Close, Helen Mirren... İlk anda aklımıza gelen dünya sinemasının dev oyuncuları. Hepsinin yaşı da 60’ın üzerinde. Yıldız mertebesindeki bu aktör ve aktrisler gibi onlarcasını daha sayabiliriz. Rol aldıkları her film olay yaratıyor, Oscar’da, Altın Küre’de onlar yarışıyor. Yani oyunculuk yapmaya, üretmeye ve bizleri etkilemeye devam ediyorlar. Onlara “siz yaşlandınız, kenara çekilin” demeye kimsenin dili varmıyor. Peki, Türk sinemasında durum nedir? Aklımıza yaşı 60’ın üzerinde olan kaç oyuncunun adı geliyor. Hadi yaşınız tuttu da sayabildiniz, peki beyazperdede bunların kaçını görebiliyoruz? Neredeyse yok değil mi? Dünün yıldızlarını bugün elbirliğiyle emekliye sevk ettik. Tek suçlu yapımcı ve yönetmenler mi? Ya bizlerin hiç mi suçu yok? Geçtiğimiz haftalarda Ediz Hun bir televizyon programında çıktı konuştu; “Türk sineması bize rol vermiyor” dedi. Sinemamıza altın çağını yaşatan Göksel Arsoy, Engin Çağlar, Fikret Hakan, Hale Soygazi, Sevtap Parman, Lale Belkıs, Ediz Hun, Halit Akçatepe, İlyas Salman, Selda Alkor ve Selma Güneri’yle konuştuk. Ve nedenlerin ne kadar çok olduğunu fark ettik. Genç yönetmenlerin kendilerine güvenmedikleri için onları oynatmak istememesinden, içinde bulunmayı isteyecekleri kadar kaliteli, sağlıklı yapımlar olmamasına kadar...
Hale Soygazi
Daha az yer almak benim kendi seçimim aslında. Çünkü uygun bulmadığım projelerde yer almak istemiyorum, ancak bana uygun bir rol olursa oynuyorum. Şimdiye kadar pek kendimi içinde görmek isteyeceğim proje bulamadım. O nedenle olmadı. Ayrıca 90 dakikalık bir dizi bir haftada çekiliyor ve çok yoğun bir tempoyla çalışılıyor. O da oldukça yorucu aslında. Şimdi ekim ayında vizyona girecek Tomris Giritlioğlu’nun bir projesinde yer alıyorum çünkü projeyi beğendim. Ancak usta oyuncuların kesinlikle daha çok yer alması gerekiyor. Ama maalesef alamıyorlar. Bence onlara göre projeler yazılmalı.
Engin Çağlar
Bizimle çalışmak zor aslında. Çünkü biz o dönem filmlerini alıp tek başımıza götürmüşüz. Gelen teklifler bize zaten cazip gelmiyor. Baba, dede teklifi geliyor sadece. Tabii ki baba rolü de oynarız ama hikâye bir babanın hikâyesi olmalı. Bizim yaşımıza uygun başrol yazılmıyor. Karakterin tabii ki, çocukları olur ve onların da hikâyesi olur. Ama öyle bir senaryodur ki, adamın ekonomik mücadelesini, Türkiye’nin şartlarını da yansıtır. Bu anlamda bize uygun rol gelmiyor ve gelmediği sürece ben oynamam. Gençlerin oynadığı, kızla erkeğin aşk hikâyesinde birinin babasını oynamayız. Bir de biz Türk insanını çok iyi tanımışız. Onların örf, âdet, gelenek, namus ölçüsünü biliyoruz. Bunu bildiğimiz için aksi rolleri de istemiyoruz. Ayrıca sinemayla uğraştığımız yıllardaki yapımcıları, yönetmenleri tanırdık. Şimdi o zamandan tanığımız, ilişki kurduğumuz kişiler kalmadı camiada. Alttan gelen yeni kuşak Yeşilçam sinemasına durgun baktı. Kimisi Yeşilçam sinemasını küçümsedi. Hiçbir katkı sağlamadan abuk subuk konuşanlar oldu. Halbuki Yeşilçam sineması Türk insanına sinemayı sevdirdi. Biz sinemayı meslek olarak gördük ve çok emek verdik. Yurtdışındaki oyuncular 60 yaşlarında da rol alıyorlar. Ben de kendimi öyle hayal ediyordum. Her yaşta sinemaya devam edeceğimi düşünüyordum.
Selma Güneri
Niye Yeşilçam oyuncularından istifade edilmiyor? Bu tamamen yanlış bakış açısından kaynaklanıyor. “2-3 genç oyuncuyu ön planda kullanalım. Arka planda deneyimli, halkın istediği, unutmadığı birkaç kişi olsun. Anne ve baba olarak... Biz bu işi kotarırız” diyorlar. Ondan sonra üç-beş bölümde bu iş yatıyor. Halbuki orta yaş grubu daha çok televizyon izliyor. Yani daha çok ev kadınları, sinemaya ve tiyatroya gidemeyen, en büyük eğlencesi evinde bizi seyretmek olan bir seyirci grubu var. Bu orta yaş seyircisi kendi jenerasyonundaki oyuncuları fazlasıyla görmek istiyor. Ben bunu halkın içinde yaşıyorum. Bu durumun farkında olan birkaç firma var. Yaptıkları işler de başarılı zaten. Mesela Yaprak Dökümü... Orada odak noktası orta yaştaki anne-baba ve etrafındaki genç çocukları. Her yaşın bir hikâyesi vardır. Tabii ki gençler bir dinamizm katar diziye. Gençlik olmadan olmaz zaten. Ama orta yaş grubuna hitap eden, deneyimli oyunculardan da fazlasıyla yararlanmak lazım. Bence yanlış buradan kaynaklanıyor. Aslında seyircinin beklentisi de bu yönde. Dış ülkelerdeki çalışmalara baktığımızda durum tamamen farklı. Yılların deneyimine sahip, önemli yerlere gelmiş oyuncularını olağanüstü önemsiyorlar. Bu oyunculardan fazlasıyla istifade ediliyor. Yeşilçam’ın da yetiştirdiği çok önemli oyuncular var ve bu oyuncuları seyirci hiçbir zaman unutmadı. Yıllarca deneyim kazanmış, hayata bakışı farklılaşmış, hayatı özümsemiş, işinde uzmanlaşmış oyunculardan istifade etmek lazım. Tabii bunu yaparken de onlara gerekli değeri ve ihtimamı göstermek gerekiyor.
Selda Alkor
Bazı arkadaşlarımın seçici davranması, gelen rolleri kendilerine çok uygun bulmamaları bir neden. İkincisi, yapımcılar gençlik dizisi adı altında her şeyi daha çabuk ve daha kolay yapmaya çalışıyor. Özellikle ekonomik açıdan... Daha uygun olanları oynatmayı tercih ediyorlar. Ayrıca hikâyeler hep gençlerin hikâyeleri. Onlar daha çok tutuluyor diye düşünüyorlar sanırım. Oysa belli yaşın insanlarının hikâyeleri de olmalı. Ayrıca o hikâyeler çok daha derinliği olan, anlamlı hikâyeler. Bir de Türk seyircisini daha iyi tanımalılar.
Halit Akçatepe
İlk neden yeni rejisörlerin eski oyuncuları tanımaması. Ne yapıp ettiğimizi bilmiyorlar, bilmek de istemiyorlar. Çünkü çok genç oyuncu var ve eskilere sıra gelmiyor. “Böyle gençler varken, 60-70 yaşındaki oyuncuyu ne yapayım” diyorlar. Eskiden bir televizyon reklamı vardı. Reklamın sonunda biri “Sonunda bana da geldiler” derdi. Bundan 15-20 yıl önce arada da olsa bana gelip teklifte bulunduklarında o cümleyi kuruyordum ben. Ama şimdi hiç gelmiyorlar, o cümleyi bile kuramıyorum.
Ediz Hun
Yapımcıların daha ekonomik olur düşüncesiyle Yeşilçam’ın sanatçılarına daha az yer verdiğini düşünüyorum. Sonuçta bizler isim sahibi insanlarız. Ayrıca benim bir filmi kabul etmem için belli kıstaslar var. Bir kere ben bu zamana kadar hep başrolde oynadım. Fiziğimde oyunculuğuma engel olacak bir bozukluk yok çok şükür. O nedenle hangi yaşta olursam olayım başrol oynamalıyım, yanrol oynamam. Bizdeki senaryolarda hep gençler var. Oysa bu dünyada sadece gençlerin yaşamları yok. Yaşlıların yaşamları da aktarılmalı. Bir de senaryo halka hitap etmeli. Yani izlediklerinde “Aferin Ediz Bey’e” demeliler. Bu anlamda oyun gücümü gösterebileceğim bir rol olmalı. Yapımcılar şöyle düşünüyor sanırım: “Ediz Hun 60’ını geçti. Ona o kadar çok para vereceğimize bulun saçı beyazlaşmış birini onu oynatın”. Bana değer vermiyorlar. Ben de onlara bana verdikleri kadar değer veriyorum. Bir örnek vereyim. Hollywood sineması dünyada önemli bir yere sahip. Al Pacino esmer, kara gözlü, normal görünümlü bir adamcağız aslında. Ona benzer pek çok kişi bulunabilir yani. Ama yapımcılar illa Al Pacino diyorlar. Maalesef Türkiye’de böyle gelişmiş bir zihniyet yok. Zaten buradaki diziler ticari amaçlı. Bizim seyircimiz de samimi, iyi niyetli olduğu için izliyor yine de bu dizileri. Ancak aslında yapımların sadece yüzde 10’unun sanatsal değeri var. Ben sanatçıyım. İyi bir rol teklif edildiği sürece 80’imde de olsam oynamak isterim. Ömrüm el verdiği sürece oyunculuk yaparım. Seçimlerimize dikkat ediyoruz ama iyi bir filmde tabii ki oynamak isteriz.
İlyas Salman
Eski duayen sinemacıların şu anda görünmemelerinin iki büyük nedeni var. İlki şöyle... Eğer sanatçı çok perişan değilse, bugün yapılmakta olan sanatın sanat olmadığı kanatinde. O yüzden teklif gitse bile oynamak istemiyor. Adamın biri televizyon için bir film yapıyor, espri olarak da “Orama koma, burama ko” diyor. Ben şahsen böyle bir filmin, sanatın içinde olmak istemiyorum. Ama sağlıklı, saygılı bir proje olursa matlaka oynarım. Benim için baş neden budur. İkinci nedeni de şöyle açıklayayım. Bizim dönemimizin sanatında onur vardı. Kan tükürüp kızılcık hoşafı içtik diyecek kadar hem de... Şimdi öyle değil. Yönetmene her türlü eğilmeyi yapacaksınız ki, projelerinde yer alacaksınız. Kısaca projeler genellikle sağlıksız artık. Benim oynamamamın nedeni bu. İyi bir projeye her zaman balıklama atlarım ama ‘Recep İvedik’ ve ‘Gora’ gibi filmler de oynamak istemem. Hitler’i eleştiren bir filmde Hitler’i oynarız ama Hitler’i alkışlayan bir filmde dünyaları da verseniz yer almayız.
Lale Belkıs
Benim gibi oyunculara bir imaj veriyorlar ve sonra bizi başka imajlarda görmek istemiyorlar. Yapımcılar böyle bakıyor sanırım olaya. Oysa bizler oyuncuyuz ve verilen her türlü rolü oynarız. Bir de genç oyuncuları daha kolay ve istedikleri gibi yönetiyorlar. Bizse senaryonun dışına çıkmadan oynarız. Ayrıca şimdiki yapımcılar, yönetmenler de bizleri tanımıyor olabilir. Ya da yönetmenlere bizi yönetmek zor mu geliyor acaba? Oysa eski oyuncular ne denirse onu oynar. Ben bu durumdan eski oyuncuları artık istemedikleri sonucunu çıkarıyorum. Bir de bizler günümüzdeki sosyal sorunların daha çok içindeyiz. O nedenle ters gelen rolleri de kabul etmiyoruz. Artık biz masaldan çıktık, gerçekleri oynamak, göstermek istiyoruz. Bu nedenle öneriler arasından uygun olmayanı da ben şahsen kabul etmiyorum.
Göksel Arsoy
Bu yıl içinde bana iki dizi teklifi geldi. Birincisi üzerine çok çalıştım ama bir türlü içim ısınmadı. Aceleye getirilmiş bir işti, kendimi bulamadım, bana göre değildi. Düzeltilerek bir yere varılacağını da düşünmediğim için başkasını düşünün dedim. İkinci teklife direkt “Size tavsiye ederim bunu çekmeyin, üçüncü bölümde kaldırırlar bunu” dedim. Bu işlerde titizlik göstermezsen, oynamış olmak için bir dizide oynarsan hüsrandır. Ben maalesef beklediğim, arzuladığım, tercih edeceğim gibi bir senaryoya şu ana kadar rastlamadım. O yüzden herhangi bir yerde oynayamadım. Beni izleyenler “Neden böyle bir projede rol aldın? Hiç olmamış” derlerse üzülürüm. Beni buralara getirenlere ve bu şöhrete layık olmam lazım. Onları ve kendimi hüsrana uğratamam.
Sevtap Parman
Ben bir yüksek mimar kızıyım, kolej mezunuyum. Bu mesleğe asla para kazanmak için girmedim. Sanatı, sanatçı gibi yapmak için bu dünyaya geldim ben. Sinema oyuncusu olarak geldim... Ama bugün mesleğimi yapamıyorum. Hatta bu nedenle Seda Sayan’ın programına çıkıp işsiz kaldım diye isyan etmiştim. Cesurca bana hiç teklif gelmediğini söylemiştim. Sonra teklifler geldi. Ama o kadar komik rakamlar söylediler ki... Para için yapmıyorum ama ben bu işe gönül koyduysam bunun bir karşılığı olmalı. Ayrıca neden bize teklif gelmediğini de anlamıyorum. Ben yaşlandım mı? Yüz kilo mu oldum? Neden hiç iyi teklif gelmiyor? Ekrem Bora gibi bize Türk sinemasını sevdirmiş bir yıldız “Bir daha dünyaya gelirsem memur olmak isterim. Neden sinemacı oldum” diye sorguluyor. Neden bize bunları dedirtiyorlar? Artık bizi takip eden magazin muhabirleri yok diye mi teklif etmiyorlar? Tek istediğim mesleğimi yapabilmek...
Fikret Hakan
Genç yönetmenlerin çoğu kendine güvenmediği için bizim gibi deneyimli oyuncuları oynatmak istemiyor. Komplekse kapılıyorlar çünkü biz onların setlerdeki yanlışlarını görüyoruz. Bilgi ve deneyimimizden yararlanmak istemiyorlar. Onlara göre hepsi allame, her şeyin en iyisini kendileri biliyorlar...
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'