Yazarımız Işıl Özgentürk'e hapis istemi

Gazetemiz yazarı Işıl Özgentürk, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla açılan dava da yargıç karşısına çıktı. Özgentürk savunmasında, “PKK yandaşı olduğum, desteklediğim, terörü, cebir ve şiddeti veya tehditleri meşru gösterdiğim, masumlaştırdığım gibi gerekçelerle ceza almayı kabul edemem ve reddediyorum” dedi. Mütalaasını açıklayan duruşma savcısı Özgentürk’ün, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapsini istedi.

Yazarımız Işıl Özgentürk'e hapis istemi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.12.2019 - 02:00

İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya Özgentürk ve avukatı  katıldı. Özgentürk savunmasında 6 Eylül 2015 ve 4 Nisan 2015 tarihinde sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğraflar nedeniyle terör örgütü propagandası yapmak iddiasıyla yargılandığını belirterek, “Dosya içinde belli ki beni hiç tanımayan bir yurttaşın ihbarı var. Bu nedenle bu iddianame yazılmış” dedi. Savunmasında 72 yaşında olduğunu anımsatan Özgentürk, “Yaşamım boyunca kitap yazmış, film çevirmiş, film atölyeleri işletmiş ve ömrümün elli yılından beri Cumhuriyet Gazetesi’nde röportaj muhabiri ve köşe yazarı olarak çalışan biriyim. Beni ihbar edenin ne yazdıklarımdan ne de kitaplarımdan, filmlerimden haberi var. Sadece ihbar etmiş. Ben dünyanın ve Türkiye’nin her yerine gittim. Gördüklerimi yaşadıklarımı gerek gazetemde gerekse kitaplarımda anlattım” diye konuştu.

"ÜLKESİNİ SEVEN GAZETECİYİM"

İddianamede 2 fotoğraf karesi nedeniyle PKK yandaşlığıyla suçlandığını dikkat çeken Özgentürk, savunmasında özetle şunları söyledi: “İlk fotoğraf 2015 yılına aittir. O yıl yani 2015 yılında Türkiye'nin Suruç sınırında bulunan Kobani’de kanlı IŞİD terör örgütüyle yapılan bir savaş vardı. Ve bütün uluslararası muhalefet Kobani’de IŞİD’i yok etmek için çabalıyordu. Bizim ülkemize de Suruç sınırından savaştan kaçarak sığınmak amacıyla binlerce mülteci gelmişti. Onlar için ülkemizde tüm belediyeler ve devlet kurumları çok sayıda mülteci kampları kurmuştu. Suruç'ta yaşayan Türkiye vatandaşlarının Kobani'de IŞİD işgalini yaşayan çok sayıda akrabaları olduğunu söylemeliyim. Sanki bütün Türkiye yardım için Suruç'a yığılmıştı. İşte böyle bir zamanda, 2015 yılının Mart ayında ben Nusaybin’de Uluslararası tüm kadın örgütlerinin katıldığı bir 8 Mart kutlamasındayım. Sınırda Suriyeli kadınlarla bizler buluşacaktık. Ama savaş nedeniyle sınır kapalı olduğu için bu buluşma gerçekleştirilemedi. Ben bir barışseverim. Fotoğrafta görülüyor… Sınırdan herkes gittikten sonra ben üzgün bir şekilde, tellerle kaplı sınırda duruyorum. Burası Kobani sınırı. Sınırda o yıl Paris’te öldürülmüş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 3 kadının fotoğrafları asılı ve ben bunu, yani sınırda tellerin üstüne konulmuş bu fotoğrafların fotoğrafını çekip paylaşmışım. Çektiğim bu fotoğraf o anki ruh halimi yansıtmaktadır. Çünkü ben bu ülkenin bölünmesine karşıyım, bir iç savaşa sürüklenmesine karşıyım, bu tür provakasyonlarla dünyayı yönetenlerin bu ülkeyi bölmek istediklerini biliyorum; üzüntüm ondandır. Eylemim sadece budur, çünkü ben ülkesini seven bir gazeteciyim. Gelelim, ikinci fotoğrafa. Yolun ortasında üç dört manav sandığından ve battaniyelerden oluşan hendeğe. Ne yazık ki gazeteci olarak bunu da gördüm. Ama hendeği ben kazmadım. Zaten hendek bile denilemez. Biraz sinema bilgisi ve askerlik bilgisi olan herkes hendeğin ne olduğunu bilir: Derin kazılmış insanı saklayan çukur demektir. Bunun fotoğrafını çekmek terör örgütü propagandası demek değildir. Kabul etmiyorum. Ben güzel yurdumu seven bir insanım. En büyük korkum da bu ülkede bir iç savaşın çıkması ve ülkemin bölünmesidir. Bunları söyledikten sonra şimdi tüm hayatım boyunca ölüm oruçlarının ve PKK şiddetinin karşısında olduğumu, gittiğim tüm konferanslarda anlatan ben nasıl oluyor da beni hiç tanımayan Sakaryalı bir ihbarcının kendi sübjektif yorumuna göre yaptığı ihbarıyla PKK yanlısı yapılıyorum? Bunu şiddetle reddediyorum. Bana ceza verebilirsiniz ama bu ceza lütfen bu iki fotoğraftan ötürü verilmesin.  Ülkemi sevdiğim için verilsin… Bu ülkede yaşayan halkların birbirlerine düşman gibi gösterilmesine karşı olduğum için, gazeteci olarak yaşadığım tanıklıkları paylaştığım ve burada insanlara doğruları söylediğim için verilsin. Çocuk gelinlere, kadın cinayetlerine karşı olduğum için verilsin. Gelir eşitsizliğine karşı olduğum için verilsin. Bütün bu eylemlerimden gazeteci olarak, insan olarak onur duyarım. PKK yandaşı olduğum, desteklediğim, terörü, cebir ve şiddeti veya tehditleri meşru gösterdiğim, masumlaştırdığım gibi gerekçelerle ceza almayı kabul edemem ve reddediyorum.”

SAVCI CEZALANDIRILMASINI İSTEDİ

Mütalaasını açıklayan savcı Özgentürk’ün “Terör örgütü propagandası” suçlamasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapsini istedi. Suçun basın yoluyla işlendiğini belirten savcı bu cezada yarı oranında arttırım yapılmasını istedi. Savcı zincirleme seçilde suçun işlendiğini söyleyerek gerilecek cezada da bir kez daha arttırım istedi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti mütalaaya karşın savunmasını hazırlaması için Özgentürk’ün avukatına süre vererek duruşmayı erteledi.



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler