Bu yıl 80'incisi düzenlenen Yunus Nadi Ödülleri Seçici Kurulu Metin Peker, Kamil Masaracı, Muhittin Köroğlu, Zafer Temoçin, Akdağ Saydut ve Murat Sayın’dan oluşan “Karikatür” dalında ödülü Nuhsal Işın’ın savaş, barış, geleceği bir arada işleyen yapıtına verdi. Nuhsal Işın, karikatüründeki metaforu, “İnsanlık toprağı işler, üretir, çocuklarına daha iyi bir gelecek bırakmak ister. Fakat savaşın gölgesi bu emeği yok etmek ister” ifadeleriyle açıklıyor. Yapıtı Işın'dan dinledik.
ELEŞTİREL VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR İRONİ!
- Yunus Nadi Ödülü kazandığınız “savaş, barış ve gelecek” konulu karikatürünüzü yaratırken neyi amaçladınız? İroni ve eleştiriyi nasıl ele aldınız?
Bu karikatürümü çizerken amacım, günlük yaşamın sıradan akışı ile savaşın yarattığı yıkımı yan yana getirerek bir çelişkiyi ortaya koymaktır. Ayrıca, insan yaşamının sürebilmesi için herşeyden önce beslenmeye yani gıdaya duyduğu ihtiyacın önemini de anlatmak istedim. Tarlada çalışan bir traktörün sesi ve toprağın üzerinde saban izleri üretimi ve bereketi simgelerken aynı anda gökyüzünden geçen savaş uçakları ise savaşı, yıkımı ve belirsizliği taşıyor. İkisini aynı kareye koyduğumda, “Biz geleceğimizi inşa etmeye çalışırken başka güçler onu yok etmeye hazırlanıyor” mesajını vermek istedim. Bu, hem eleştirel hem de düşündürücü bir ironi barındırıyor.
- Karikatürünüzde baba ve çocuk, tarlada işleyen traktöre bakıyor ve o sırada havadaki savaş uçaklarını görüyoruz. Metaforik yorumunuzu açar mısınız?
Baba ve çocuk, kuşakları temsil ediyor. Baba tarlada üretimin, emeğin ve toprağa bağlı yaşamın sembolüyken, çocuk geleceği, umudu ve öğrenmeyi temsil ediyor. Traktör, emeğin verimliliğe dönüşmesini, yani üretimi simgeliyor. Ancak aynı sahnede beliren savaş uçakları, bütün bu emeğin ve geleceğin bir anda tehdit altına girebileceğini anlatıyor. Yani metafor şu: İnsanlık toprağı işler, üretir, çocuklarına daha iyi bir gelecek bırakmak ister. Fakat savaşın gölgesi bu emeği yok etmek ister.
‘KARİKATÜR HÂLÂ EN ETKİLİ PROTESTO VE MİZAH ARAÇLARINDAN BİRİ!’
- Teknolojinin gelişmesi, basılı yayınların ekonomik nedenlerle çok aza düşmesi gibi nedenlerle karikatür sanatı eski popülaritesini kaybetti. Günümüz dünyasında karikatürün toplumsal rolünü nerede görüyorsunuz?
Basılı yayınların azalması ve sosyal medyanın yükselişi karikatürün popülerliğini değiştirdi. Ancak karikatür hâlâ çok güçlü bir anlatım dili. Birkaç çizgiyle bütün bir politikayı, sistemi, absürtlüğü gösterebilme gücü var. Sosyal medyada kısa dikkat süreleri arasında karikatür hâlâ en etkili protesto ve mizah araçlarından biri. Bunu kendi sosyal medyadaki paylaşımlarımdan görüyorum. Ben karikatürü, toplumun aynası ve hafızası olarak görüyorum. Karikatürün popülaritesi belki düşmüş gibi görünüyor ama etkisi hala çok derin ve güçlü.
‘SANATÇI, İKTİDARDAN KORKARAK ÜRETEMEZ. KARİKATÜRİST, TOPLUMA VE TARİHE KARŞI SORUMLUDUR!’
- AKP iktidarının baskıcı rejiminde, eleştirel çizimler yapmanın sorumlulukları nelerdir? Siz bir sanatçı olarak neler hissediyorsunuz?
Türkiye’de sanatçı olmak zaten başlı başına bir cesaret meselesi. Eleştirel bir karikatür çizmek, çoğu zaman hukuki ya da siyasi baskıları göze almak demek. Ben kendimi her çizgide hem özgürleşmiş hem de risk almış hissediyorum. Ama sanatçı, iktidardan korkarak üretemez. Karikatürist, topluma ve tarihe karşı sorumludur. Bazen bir çizgi, uzun bir makaleden daha güçlüdür. Dolayısıyla ben de bu sorumluluğu taşımaktan tüm zorluklarına karşın gurur duyuyorum.
- Yunus Nadi Karikatür Ödülü’nü kazanmak sizin için ne anlama geliyor?
Atatürk’ün adını verdiği Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi, Cumhuriyet tarihiyle, basın özgürlüğüyle ve eleştirel düşünceyle özdeşleşmiş bir isim. Onun adına verilen bir ödül almak benim için büyük bir onur olmakla birlikte çizgilerimle toplumsal belleğe katkı sağladığımın bir göstergesi. Türkiye’de özgür düşüncenin her geçen gün daraldığı bir ortamda, bu ödül bana hem moral veriyor hem de sorumluluk yüklüyor.
