‘Çekilin Ayasofya’dan’

‘Çekilin Ayasofya’dan’

25.11.2025 04:00:00
Güncellenme:
‘Çekilin Ayasofya’dan’

Bakanlığın ‘Güçlendirilmesi gerekiyor’ diye tanımladığı yapının içine vinç sokması mimarları, arkeologları ve sanat tarihçilerini öfkelendirdi.

Ayasofya’da süren restorasyon çalışmalarında tarihi zemine yüksek tonajlı kamyonlar sokulması tepkilere neden oldu. Yapının İmparator Kapısı olarak bilinen girişindeki vinç görüntüleri tarihi mirasa zarar verebilecek ihmalin ise bir başka belgesi oldu. Sabah saatlerinde gittiğimiz Ayasofya’nın alt katında vinçlerin üstünün büyük brandalarla örtülü olduğunu gördük. Neredeyse 1500 yıllık geçmişe sahip tarihi eserin dış cephesinin onarılacağı ve yapının depreme daha güvenli hale getirileceği duyurulmuştu. Bakanlığın “Güçlendirilmesi gerekiyor” diye tanımladığı yapının içine vinç sokması ise büyük bir çelişki olarak nitelendiriliyor.

Ayasofya Bilim Kurulu üyesi ve akademisyen Ahmet Güleç, tepkilerden sonra bir açıklama yaptı ve vinçlerin içeriye sokulduğunu kabul etti. Güleç yaptığı açıklamada, “Bunlar ağır iskeleler. Burada yapılsaydı eğer kaynak ve benzeri işlemlerden dolayı daha tehlikeli bir durum olacaktı. Onun için dışarıda hazırlanıp bloklar halinde buraya geliyor ve yerlerine yerleştiriliyor. Şimdiye kadar 20-25 metreye kadar küçük vinçlerle çalıştık. Bunlarda herhangi bir sorun olmadı ama 25 metreden sonra artık onlar çalışamaz hale gelince bugün vinçleri içeri almak durumunda kaldık. Şu an 27 metredeyiz. Şu anda üstünde bulunduğumuz platform bu vinçleri taşıyacak durumda” dedi.

‘AYASOFYA ÇÖKECEK VE ‘TÜRKLER YAPTI’ DENECEK!’

İLBER ORTAYLI (Tarihçi, akademisyen, yazar)

Ayasofya bunu kaldıramaz gerçekten hiç anlamıyorlar mimariden. Bırakın kamyonu, vinci, araba bile giremez oraya. Bunun tesiri bir müddet sonra çıkacak. Yapının altı tamamen dehlizlerle dolu. Gelen babasının malı gibi davranıyor Ayasofya’ya. Bakın yine söylüyorum orası çökecek ve dünya bunu Türklere mal edecek. Ne kadar ton kaldırabileceğini nereden biliyorlar, bunu yapanlar eğitimsiz! Nereden aldılar bu bilgiyi? Anthemios’a mı sordular! Keşke Mimar Sinan’a da danışsalardı.

‘BİLİM DEVRE DIŞI KALINCA BÖYLE OLUYOR’

KORHAN GÜMÜŞ (Uzman mimar)

Doğa ya da kültür... Artık ayrımın ortadan kalktığı bir çağda yaşıyoruz. Devasa inşaat makineleri, taşıyıcı kamyonlar, beton ağırlıklar yalnızca ülkenin eşsiz doğasını yok etmek için değil, kültürün içine etmek için de cirit atıyorlar. Nasıl doğayı hükümranlıkları altına alınacak bir nesne olarak görüyorlarsa, dünya mirası eşi benzeri olmayan bir anıta da “restorasyon” deyince iş makineleri ile saldırıyorlar. Onunla diyalog kurmayı, ona ihtimam göstermeyi asla istemiyorlar, hatta bir zafiyet olarak görüyorlar. Dertleri onu nasıl kendi hükümranlıkları altına aldıklarını göstermek. Bakanlık doğrudan yüklenici ile karşı karşıya olunca bilim devrede dışı kalınca olacağı budur. Çünkü yönetimdeki insanlar büyük bütçelere, bu kadar iş makinelerine falan dolaysızca hükmettikçe güç zehirlenmesi yaşıyorlar. Ayasofya’ya çekinerek yaklaşmak yerine tersine bunu bir gösteri fırsatı gibi görüyorlar. Ayasofya söz konusu olduğunda bile tıpkı AKM’deki gibi “Onu da biz yaptık” demeye çalışıyorlar. Vakıflar kendi zaviyesinden ne yaptıklarını açıklıyor. Aslında açıklanması gereken şey bağımsız yerel ve uluslararası bilim kuruluşlarını bu sürece nasıl kattığı, nasıl bir proje yönetimi oluşturduğu. Bunları açıklamadan hiçbir söylediğinin bir anlamı yok.

DÜNYA KAYGIYLA İZLİYOR!

NEZIH BAŞGELEN (Arkeolog, Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu Başkanı)

“Üstün Evrensel Değer Taşıyan Kültür Varlıkları” açısından benzersiz bir örnek olan Ayasofya mimarlık tarihinin de en önemli eserlerinden birisi. Beş yıllık bir çalışmayla bitirilip 27 Aralık 537’de açılan Ayasofya, Osmanlı döneminden günümüze toplumumuzun da Kâbe’den sonra en çok saygı gösterdiği bir yapı. Bu bağlamda Ayasofya’nın içinde ve dışında restorasyon amaçlı uygulamalar ulusal ve uluslararası kamuoyunca kaygıyla izleniyor. 2023 yılında başlayan ikinci etap restorasyon çalışmaları kapsamında ana kubbesinde dış yüzey kurşun kaplamaları yenilenirken kubbe yüzeyinin geçici çelik konstrüksiyon ile kapatılmasına bilim heyeti ve koruma kurulu tarafından karar verilmiş. Bu karar doğrultusunda da geçici çelik konstrüksiyonu taşıyacak 43.5 metre yüksekliğinde 4 ana çelik taşıyıcının inşası sırasında çelik malzemelerin taşınması için iş makinesi kullanımı ve araç gerekliliği tespit edilerek ve yapının batı yönünden ağır tonajlı araç giriş çıkışı sağlanmış. Bu gerekçe ile Ayasofya içine sokulan araçların en büyüğü 45 ton ağırlığında imiş. İmparatorluk kapısından ana mekâna sokulan bu tonajlı araçların Ayasofya içindeki görünümleri sosyal medyaya yansıyınca  kamuoyunda büyük infial ile karşılandı. Teknik gerekçeli bu tarz müdahalelerin yol açabileceği  kazaların ise geri dönüşü olmayan zararlar  verme riski gözardı edilmemeli.  Bu denli önemli bir şaheser ile ilgili restorasyonunun yalnızca teknik bir süreç olarak ele alınıp evrensel koruma ilkelerine uyulmaması ise her açıdan kaygı verici. Bu nedenle de Ayasofya’nın  restorasyonunu amaçlayan müdahalelerin her açıdan irdelenip evrensel koruma ilkelerine göre çok daha dikkatlice ve özenle yapılması beklenmekte.

VAKIFLARDAN AÇIKLAMA: ‘İŞ MAKİNESİ KULLANIMI GEREKLİLİĞİ TESPİT EDİLDİ’

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “2023 yılında başlayan ikinci etap restorasyon çalışmaları kapsamında Ayasofya’nın deprem güvenliğinin sağlanması amacıyla caminin ana kubbesinde dış yüzeyde kurşun kaplamalar yenilenirken, bu süreçte yapının mevsimsel koşullardan etkilenmemesi ve iç yüzeydeki mozaiklerin zarar görmemesi için kubbe yüzeyinin geçici çelik konstrüksiyon ile kapatılmasına bilim heyeti ve koruma Kurulu tarafından karar verilmiştir. Bu doğrultuda geçici çelik konstrüksiyonu taşıyacak 43.5 metre yüksekliğinde 4 ana kolonun cami içinde ibadeti engellemeyecek şekilde inşasına bilim kurulunca karar verilmiştir.” 43.5 metre yükseklikteki sistemin kurulumu ve çelik malzemelerin taşınması için iş makinesi kullanımı gerekliliğinin tespit edildiğinin vurgulandığı açıklama şöyle devam ediyor: “Yapının batı yönünden itibaren bir giriş güzergâhı oluşturulmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda oluşabilecek sabit ve hareketli yüklerin statik hesapları, zeminlerde yükleme testi, zemin sınıfı testi ve georadar taramaları yapılmıştır. Tespitler sonrasında, zemin taşıma kapasitesi metrekare başına 25 ton olarak hesaplanmış, koruma amaçlı olarak metrekare başına 30 ton taşıma kapasiteli sistem inşa edilmiştir. Çalışmada kullanacak araçlar da buna göre belirlenmiştir.

Çalışmalarda kullanılması planlanan en büyük araç 45 ton ağırlığındadır. Bu aracın metrekareye düşen ağırlığı ise 6 tondur. Hazırlanan özel zemin, en ağır aracın ağırlığını güvenle taşıyacak kapasitededir. Yaklaşık bir yıl süren hazırlık çalışmalarının ardından da projeler oluşturularak ve bilim heyeti ve koruma kurulu kararları alınarak uygulamalara başlanmıştır.”

İlgili Konular: #ayasofya