‘HPV aşısı ücretsiz olsun’ kampanyası ve kazanımında son durum nedir? Kimler faydalanabiliyor? İşte ayrıntılar
Yaklaşık iki yıldır, HPV aşısının ücretsiz bir şekilde ulusal aşı takvimine alınmasına yönelik sürdürülen mücadele geçtiğimiz aylarda sonuç verdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, aşının programa dahil edileceği sinyalini verdi.
Human Papilloma Virüs (HPV), hem kadınlarda hem erkeklerde genital bölgede enfeksiyona neden olan bir çeşit virüstür. HPV, aynı zamanda, kadınlarda en sık görülen dördüncü kanser olan serviks yani rahim ağzı kanserine neden oluyor.
Öte yandan hastalığın önlenmesinde büyük öneme sahip aşı da mevcut. Halk sağlığını yakından ilgilendiren HPV aşısının ulusal aşı takvimine alınması ve kamuoyu yaratılması için yurttaşlar Türkiye’de ses getiren ‘HPV aşısı ücretsiz olsun’ kampanyası yürüttü. Kampanya sürecini ve kazanımlarını Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri insiyatifinden Eczacı Cem Kılınç ve Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarından Hediye Gökçe Baykal’dan dinledik.
- Süreç nasıl ve neden başladı?
Ecz. Cem Kılınç: Ünlü ozanımız Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümü olan 3 Haziran 2021’de eczanemde nöbetçiydim. Gece, nöbetin sakin saatlerinde biraz Nazım şiiri okuyayım derken, bir şiirine denk geldim. Şöyle diyordu Nazım şiirin bir yerinde:
“Biz insanız çok şükür / Çok şükür biliriz, / İlacımıza / Umudu katmasını / Yaşamak gerek diyerek / Ayak direyip / Dayatmasını
Hastalar, / Kardeşlerim / İyileşeceksiniz / Ağrılar, sızılar dinecek, / Yumuşak, ılık bir yaz akşamı inecek, / Ağır yeşil dalların ardından rahatlık.”
Şiirdeki “ilaca umudu katmak” vurgusu ve umut dolu “iyileşeceksiniz” ifadesi bir eczacı olarak beni çok etkiledi. HPV aşılarını yaklaşık 10 yıldan beri biliyordum; devletin karşılamadığını da... Toplumda ne kadar yaygın bir virüs olduğunu da. İlaca umudu katmak; bu nasıl olabilirdi?
Şiirin bu kısmı bende “enjeksiyon” ve “aşı” çağrışımı yaptığı için ben de “Bundan sonra her nöbetimi bir genç kadının üç dozluk HPV aşısını karşılamak için tutacağım” dedim ve bunu sosyal medyada paylaştım. Ertesi gün bir daha gündemden düşmeyecek bir halk sağlığı mücadelesine başlamış olduk.
Bu paylaşımı yapınca ertesi gün çok sayıda talep geldi. Bir başvuru formu oluşturdum hemen onu da paylaştım. Başvuracak kişilerden isim, iletişim bilgisi, aylık gelir, yaşadığı şehir ve yaş bilgilerini elektronik postama iletmesini istiyordum formda. Aynı gün onlarca posta geldi. Toplumun kanayan bir yarasına dokunduğumuzu fark ettik. Sevgili yoldaşım ve arkadaşım M. Buğra Üstündağ’a ulaştım ve durumu anlattım. İlk gün zaten hemen beş kişiyi aşıladık. Sonra “Bu olayı büyütelim” ve “Ama bunu bir hayırseverlik olarak değil; dayanışma ruhu ile bir mücadele başlığı olarak açalım” dedik.
Sosyal medyadan bu başlığı gören birçok eczacı, kendi eczacı arkadaşlarımız ve hiç tanımadığımız kişiler bize ulaşıp “Ben de bir kişinin üç dozluk HPV aşısını karşılamak istiyorum” demeye başladı. Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri diye bir grubu yeni yeni oluşturuyorduk. Aşılar bu ağı biraz büyüttü; biraz da bu ağ, aşıların ülke genelinde yaygın olarak yapılabilmesini sağladı. Birbirini besleyen bir süreç oldu açıkçası.
- Nasıl ilerledi ve bu çapta bir işe dönüştü?
Ecz. Kılınç: Bizler neyi, ne için istediğini bilen bir halk sağlığı mücadelesinin yollarında bilim ve aydınlanmanın ışığını yanımıza alarak yürümeye başlamıştık. İlk çıktığımız yayında “Biz hayırsever insanlar değiliz, yurttaşlarımız kanser olmasın diye kolektif bir mücadele veriyoruz” dedik. Geriye dönüp baktığımızda, o günden bugüne yurdun dört bir yanında yüzden fazla bilgilendirme ve mücadeleye davet buluşmaları gerçekleştirmişiz. Her kim nereye çağırdıysa, orada insanlarla bir araya gelip konuyu tüm hatlarıyla ele aldığımız sunumlar yapmışız; ülkemizin her yerinde, köyde, mahallede, kampüste, işyerlerinde, meslek örgütlerinde, internet ortamında… Düşününce garip gelebilir, “18 aydır nasıl oldu da pek alışık olmadığımız bir mesele sürekli bir şekilde gündemde kalmaya devam edebildi?” diye. Emek vermeden iki illüstrasyon, bir tanıdık bağlantısıyla haber, bir AB projesiyle yarım yamalak dayanışma görüntüsü değildi bizimkisi. 18 ayın her günü emek harcandı. Bilimsel akılla yönetildi, laflar hiç çekinmeden bam tellerine basılarak söylendi. Binlerce kişinin kolektif emeğiyle sürekli can buldu. Samimiyeti ve haklılığı tekrar tekrar yurttaşların sempatisini kazandı. Çünkü anlatılan onların hikâyesiydi. Talep edilen onların sağlıklı yaşama hakkıydı.
Milletvekilleri kanun teklifi verdi gündeme geldikçe. Kimi siyasi partiler seçim vaadine dönüştürdü.
Kadın mücadele örgütleri sahiplendi ve mücadelelerine ortak ettiler.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne “HPV aşısı aşı takvimine alınsın” diye başvurdu.
İstanbul Eczacı Odası, Sağlık Bakanı’na detaylı bir rapor hazırlayıp yolladı. Birçok eczacılık fakültesinde toplantılar yapmamıza vesile oldu. Üyesi eczacılarına eğitim verdi. Broşür dağıttı.
Belediyeler talebimizi bilboardlarına taşıdı. Uluslararası medyada yer aldı; “ilginç” geldiğinden ya da belki ülkemize yakıştıramadıkları için.
Kimi kurumlar ödüllere layık gördü, halk sağlığına katkısından dolayı.
Kadın Dayanışma Komiteleri ile birlikte hazırladığımız broşür kapı kapı dolaşarak evlere girdi. Onlarca buluşma gerçekleştirdik farklı yerelliklerde.
Mücadelemizin öncülerinden, benim de parçası olmaktan onur duyduğum Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri’nin kolektif emeğiyle başta eczacı meslektaşlarımız olmak üzere birçok yurttaşımızın dayanışmasıyla 900 doz aşı yapıldı.
Aşılananlar aşılanıp kenara çekilmedi. Mücadelenin öznelerine dönüştüler. Bunların bir kısmı için Önce Çocuklar ve Kadın Derneği’nin gönüllü avukatlarıyla SGK’ye yurttaşlara paralarının geri iadesi için davalar açıldı. Geçtiğimiz sene mart ayında ilkini kazandık. Buna yenileri de eklendi. Davaları kazanmaya devam ettik. Birçok yurttaş da artık kendi davalarını açar hale geldi.
Sağlık Bakanı da daha fazla direnemeyip 24 Kasım’da Meclis’te yaptığı konuşmasında bu aşıları ulusal aşı takvimine alacağını söylemek zorunda kaldı.
- Aşıdan kimler ve ne zaman faydalanabilecek?
Ecz. Kılınç: Bu konudaki muğlaklık maalesef devam etmekte. 24 Kasım 2022’de TBMM’deki Sağlık Bakanlığı Bütçe Görüşmeleri sırasında Fahrettin Koca şu sözleri sarf etti: “HPV aşısının uygulanması konusunda bir çekincemiz asla yok. Ancak ülkemizin sosyal gerçekliklerinden kopuk kararlar alınmasının kimseye bir faydası yok. Yaptığımız planlamaya göre yaş gruplarını ve medeni hal durumlarını dikkate alan bir plan hazırlığındayız.”
Özellikle, medeni hal vurgusu çok fazla tepki çekerken bu açıklamadan 1 ay kadar sonra Sabah Gazetesi’ne verdiği mülakatta medeni hale değinmedi ancak bu sefer de 18 yaş üzerine aşılama yapacaklarını dile getirdi. Bu açıklama halk sağlığı adına tam bir skandal! HPV aşısı halihazırda 149 ülkede ulusal aşı takvimi kapsamında 9-15 yaşları arasında yapılmaktadır. HPV Aşısı, tedavi edici bir özelliği olmayıp koruyucudur ve önemli bir önleyici sağlık hizmetidir. Bireylerin cinsel yaşamı aktif değilken çocuk yaşta aşı yaptırması bağışıklık sistemlerini virüsle karşılaşmaya hazırladığından aşının etkinliğini garanti altına alır. Daha önce çocuk yaşta aşılanamamışlar ise yakalama dozu ile koruma kapsamına alınır.
Sağlık Bakanı burada önceliği tersyüz ederek ‘dostlar alışverişte görsün’ mantığıyla hareket etmektedir. Kendisi de çocuk doktoru olan Sağlık Bakanı, çocuklarımızdan aşı hakkını kaçırarak bilimin gerekliliklerini hiçe saymakta, gerici düşüncelerin gölgesinde karar almaktadır. Bizim en başından beri şu soruyu sormamız da bundandır: “Kanserin önleyici bir aşısı var. Peki ya laiklik yoksa?”
Buraya tekrar döneceğiz ama önce çarpıcı örnekler olması açısından bazı ülkelerden bilgiler vererek devam edelim. Kazakistan ve Singapur 9-11 yaşlarında; Tanzanya, İsrail ve Malezya 12-13 yaşlarında; Birleşik Arap Emirlikleri 15 yaşında bu aşıyı ulusal aşı takvimi kapsamında uygulamaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), aşıların uygulanması gereken yaş aralığına dair “HPV aşıları, HPV’ye maruz kalmadan önce uygulandığında en iyi sonucu verir. Bu nedenle rahim ağzı kanserini önlemek için DSÖ, çoğu cinsel aktiviteye başlamamış olan 9 ila 14 yaşlarındaki kızların aşılanmasını önermektedir” bilgisini sunuyor.
Peki bu veriler dünyada böyle iken ülkemizde nasıl? Biraz da Sağlık Bakanlığı’nın kendi kaynaklarından ilerleyelim. Kimse bilmezken, devlet aşıyı karşılamıyorken bakın Sağlık Bakanlığı kaynaklarında neler denilmiş HPV aşısına dair:
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün sitesinde hâlâ bulunan “HPV Aşıları” adlı sunumda “HPV ve Servikal Kanserin Zamansal İlişkisi” grafiğinde, HPV enfeksiyonun 18 yaşında zaten pik yaptığı görülüyor.
Az önce de bahsettiğim üzere “bir kadının ilk cinsel deneyiminde HPV enfeksiyonu geçirmesinin kümülatif riskinin %46 olduğunu” biliyoruz. Yani Sağlık Bakanı, enfeksiyonun arşa çıktığı yaş aralığına öncelik verip, öncesi yaşlardaki çocuklara aşı hakkını sunmayarak akıl kârı olmayan bir tercihte bulunmuş oluyor. Oysa koruyucu özellikteki bir aşının, tam da bu nedenle cinsel yaşam aktif değilken, çocuk yaşta yapılması gerekiyor.
Yine Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün sitesinde bulunan HPV aşılarıyla ilgili bilgilendirme videosunda, Hacettepe Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Nejat Özgül, “Aşının en etkin olacağı dönem 9-12 yaştaki dönemdir” diyerek aşılamanın yapılması gereken yaş aralığının altını özellikle çizmektedir.
2022’nin son aylarında Halk Sağlığı Genel Müdürü olarak kurumun başına atanan Sedat Kaygusuz’un üyesi olduğu Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanları Derneği’nin (Türkiye EKMUD) temsilcisi olarak hazırlanmasına katkı sağladığı 2016’da güncellenen Erişkin Bağışıklama Rehberi’nde, HPV aşısının kimlere yapılması gerektiğiyle ilgili olarak, “9-13 yaş arası kız çocuklarına yapılan HPV aşılaması serviks kanserinin önlenmesinde en maliyet-etkin halk sağlığı koruma önlemidir” denmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nın 2018’de organize ettiği 3. Aşı Çalıştayı Raporu’na bakalım. Raporda “HPV aşısının sahada uygulanması” bölümünde “Mutlaka 10-12 yaş arasında sağlık kuruluşlarına başvuran tüm ergenlere HPV aşısı konusunda bilgi sunulmalı ve aşılamaları denetlenmelidir” ifadesine ek olarak “Aşının yalnız kız çocuklarına değil hem kız hem oğlan çocuklara uygulanması gerektiği” vurgulanmaktadır.
Şimdi bir de Sağlık Bakanı’nın kurucusu ve patronu olduğu Medipol Sağlık Grubu’nun sitesine bakalım. Sitede “Kanser değil, biz güçlüyüz” başlığıyla ele alınan konunun, HPV aşısının kimlere yapılacağının aktarıldığı kısımda, “HPV aşıları esas olarak 11-12 yaş kız ve erkek çocuklarına önerilmektedir” denmektedir.
Dolayısıyla bu mücadeleyi aylardır yürüten bizler Sağlık Bakanı’nın bilimsel açıdan skandal olan bu sözlerinden geri adım atarak tüm dünyada olduğu gibi 9-14 yaş grubu kız ve erkek çocuklarına öncelik vererek acilen ulusal aşı takvimi kapsamında ücretsiz olarak bu aşılamalara başlamasını talep ediyoruz. Aksi takdirde mücadelemiz bilimin gereklilikleri yerine getirilene ve sağlık hakkımız elde edilene kadar halkımızla birlikte bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
- Sonuç olarak kampanyanın kazanımları neler? Ulusal aşılama programına eklenmesi süreci ne durumda?
Ecz. Kılınç: Uygulamanın nasıl olacağı konusundaki muğlaklık devam ederken buna net bir cevap vermek mümkün değil; bir önceki sorunuza verdiğimiz cevaptaki sebeplerden dolayı.
Ancak şunun bilinmesini isterim, HPV aşısı ilk olarak 2006 yılında ülkemizin gündemine girdi. Dönemin Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi Başkanı, “Türkiye’deki rahim ağzı kanserlerinin hangi sıklıkta ve HPV’nin hangi tipinde olduğunu ortaya çıkaracak bir çalışma yürüteceklerini” dile getirdi. Bundan bir yıl kadar sonra ise kanserle bağı bilinen en yüksek etkenin ruhsat verdikleri önleyici aşısına karşı çıkan aynı kişi şu ifadeyi kullanabildi: “Bu benim kişisel tercihimdir. Yine söylüyorum ben çocuklarıma yaptırmam. 18 yaşına gelince onlar bu konudaki kararlarını kendileri verir.” Maalesef kanser önleyici bu aşılar daha o günlerde politikleştirildi. Hem de bizi kanserden koruması gereken devlet kurumunun yetkilileri aracılığıyla.
Şimdi geldiğimiz noktada karar alıcılara bu konuda pes dedirtmiş olduk. Uygulamanın başlamasıyla birlikte kimlerin aşılardan yararlanabileceğini göreceğiz ve kazanımlar da aşının bilimsel olarak yapılması gereken yurttaşlarımıza yapıldığı ölçüde büyüyecek. Burası hala bir mücadele konusu.
Yine Sağlık Bakanı, Sabah Gazetesi’ne verdiği mülakatta aşılama konusunda sona yaklaştıklarını beyan etti. Ancak aradan geçen zaman içinde henüz bu uygulama başlamış değil. Kısa zamanda bu uygulamanın başlaması gerekiyor artık. Dünya, 17 yıldır yurttaşlarını kansere karşı korumak için bu aşılamaları yapıyor. Zaten yeterince geç kalmış durumdayız. Toplumda böyle bir farkındalık ve talep varken bunun değerlendirilmesi gerekiyor. Toplumumuzdan bir kanseri yok edebiliriz ve bu halk sağlığı adına büyük bir kazanım olarak tarihe geçecek.
- Herkesin faydalanmasında engel olan nedenler nedir?
Ecz. Kılınç: Ulusal aşı takvimine alınacak HPV aşısına 18 yaş sınırı çeken karar alıcılar da dahil olmak üzere, aşıların 9-14 yaş arasındaki çocuklara öncelik verilerek yapılması gerektiğini, halk sağlığı açısından rahim ağzı kanseri başta olmak üzere birçok kansere karşı koruma sağlayacak aşının toplumu virüse karşı ancak böyle koruyabileceğini biliyor olması.
Peki, tüm bu bilimsel gerçeklere rağmen, neden Sağlık Bakanı inatla 18 yaş sınırı koymakta; aşıları ulusal aşı takvimine alacaklarını duyurduğu konuşmasında, “Ülkemizin sosyal gerçekliklerinden kopuk kararlar alınmasının kimseye bir faydası yok” demektedir?
Laikliği, dini referansların toplumsal yaşamın dışına çıkarılması olarak tarif edecek olursak; devlet kurumlarına yerleşmiş bir grup, sağlık politikalarını belirlerken bilimi hiçe sayarak kendi var saydıkları “sosyal gerçekliklere” göre hareket ettiğinde, yaşam ve sağlık hakkımızın nasıl da elimizden alınabildiğiyle karşılaşırız. Burada dar bir grubun “sosyal gerçeklik” adıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı çocukların yetişkinliklerinde kansere karşı korunma hakkını elinden alması söz konusudur.
Eğer bu aşılar tüm dünyada olduğu gibi çoçuklara öncelik verilerek yapılmazsa kendisi de çocuk doktoru olan Sağlık Bakanı, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan çocuklardan hakkı olan aşıları kaçırarak dünyada eşi benzeri olmayan bir uygulama ile tarihe geçecek.
- Yasal süreç nasıl ilerledi?
Av. Hediye Gökçe Baykal: Tokat’ın Zile ilçesindeki Emek Eczanesi sahibi Cem Kılınç ve Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri’nin başlatmış olduğu ücretsiz HPV aşısı mücadelesinde biz de Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği olarak hukuki olarak neler yapabileceğimizi düşündük ve dava açmak yoluyla bu mücadeleyi başlattık. Şu an açılmış olan 30 civarı davamız var; 3 dosyadan kabul kararı aldık. Her ne kadar Bakan Koca’nın aşılamanın ücretsiz olacağına ilişkin açıklamaları olsa da, HPV aşısını şu an ulusal aşı takviminde olmaması nedeniyle aşı bedelini kendiniz ödedikten sonra iadesi için yasal yollara başvurmanız mümkün. Süreç şu şekilde işliyor:
Sizler de HPV aşısı olduktan sonra, aşı ödemesini içeren belgelerinizle birlikte ilgili SGK müdürlüğüne bir dilekçe ile başvurarak ödediğiniz bedelin iadesi talep edebilirsiniz.
Bu talep karşısında olumsuz cevap alır yahut yasal sürede herhangi bir cevap verilmezse hasım olarak SGK Başkanlığı’nı gösterebilir ve iş mahkemesinde açacağınız bir dava ile ücret iadesi isteyebilirsiniz.
- Sonuç olarak kazanımları nedir?
Av. Baykal: Bizim amacımız münferit olarak bedel iadelerini almaktan ziyade bir kamuoyu oluşturmaktı. Bu kamuoyunu da oluşturduğumuzu düşünüyoruz. Zira, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, HPV aşısına ilişkin yaş gruplarını ve medeni hal durumlarını dikkate alan bir plan hazırlığında olduklarını, belirlenen bir grupla aşılamaya başlayacaklarını ve kapsamını kademe kademe genişleteceklerini açıkladı.
En son yapılan açıklamasında ise aşılamanın 18 yaş üzerine yönelik ücretsiz olacağını belirtti. Bu aşı açısından en önemli konulardan biri de erken yaşta yapılmasının daha etkili olması. 9-14 yaş aralığındaki kız ve erkek çocuklarına yapılması durumunda neredeyse yüzde 100 koruyuculuk sağlıyor.
Bizim için aşılamanın ücretsiz olmasının yanında koruyuculuğunun artması açısından erken yaşlarda yapılması da önemli. Mücadelemiz bu şartlarda ücretsiz aşılama yayılana kadar devam edecek.
- Ulusal aşılama programına eklendi mi?
Av. Baykal: Ulusal aşı programına henüz eklenmedi. Belirli şartlar dahilinde ekleneceği ifade edildi Sağlık Bakanı Koca tarafından.
- Aşıdan kimler ve ne zaman faydalanabilecek?
Av. Baykal: Sağlık Bakanı, yaş gruplarına göre ve medeni hal göz önüne alınarak aşılama yazılacağını ifade etti. Erken yaşta aşılamanın öneminden bahsettik. Bununla birlikte medeni hal şartı da kabul edilebilecek bir husus değildir. Anayasamızın 10. Maddesi’nde eşitlik ilkesi düzenlenmiştir. Bu bağlamda Anayasa’nın 17. Maddesi’nde düzenlenen yaşam hakkı ile 56. Maddesi’nde düzenlenen sağlık hakkı hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşlara eşit şekilde uygulanmalıdır.
- Herkesin faydalanmasında engel olan nedenler nedir?
Av. Baykal: Kamuoyunda HPV aşısı aktif cinsel hayatla özdeşleştiriliyor. Devlet tarafından benimsenen görüş de bu doğrultuda. Bunu, yapılacak olan düzenlemede “medeni hal” şartının getirmesinden de anlıyoruz.
Kadınları evli ya da bekar olarak ayıran dolayısıyla aslında cinsel hayatı sadece evlilik ile kısıtlayan gerici düşünceler kişilerin sağlık hakkına eşit şekilde ulaşmasını engelleyemez. Bizim mücadelemiz ayrıca bu gerici zihniyetledir. Dolayısıyla HPV aşısının hiçbir şarta tabi olmaksızın ücretsiz olarak yapılması konusunda mücadelemiz devam edecek.
HPV NEDİR?
Human papilloma virüs (HPV) hem kadınlarda hem erkeklerde genital bölgede ve bu bölge mukozalarında enfeksiyon yapan kondilom (condyloma accuminata) adı verilen siğil şeklinde kitlelerin oluşmasına yol açabilen bir çeşit virüstür. HPV virüsü çoğu virüs gibi vücuda bir kez girdiğinde hücreler içine yerleşir ve dönemsel olarak tekrarlayan enfeksiyona yol açar.
Dünya üzerinde yaklaşık 10 kişiden 1’inde görülen HPV çok yaygın bir enfeksiyondur. Esas bulaşma yolu tenden tene temas şeklinde olmakla birlikte nadiren de olsa ortak kullanılan alanlarda bulaş tanımlanmıştır.
HPV enfeksiyonu en sık rastlanan cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında yer alıyor ve kadınlarda en sık görülen 4. kanser olan serviks yani rahim ağzı kanserine neden oluyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her yıl 570 bin kadına rahim ağzı kanseri teşhisi konuluyor. 311 bin kadın ise bu nedenle yaşamını yitiriyor. Hastalığın aşıyla önlenmesi mümkün. Bu nedenle dünyada 100’den fazla ülke HPV aşısını aşı programına aldı ve ücretsiz bir şekilde uyguluyor.
Kaynakça:
https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/cervical-cancer
https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/?option=com_content&view=article&id=362&catid=648
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza