Fransız sinemasının başyapıtları: En iyi 5 Fransız filmi

Fransız sineması, dünya sinemasına damgasını vurmuş, birçok unutulmaz filme ve yönetmene ev sahipliği yapmıştır. Zengin hikayeleri, özgün anlatım tarzları ve etkileyici görsellikleriyle öne çıkan Fransız filmleri, sinemaseverler için vazgeçilmezdir.

1. Sevginin Gücü – Léon: The Professional (1994) – IMDb: 8.5

Mathilda (Natalie Portman), ailevi sorunlar yaşayan 12 yaşında bir kızdır. Ailesini pek sevmese de, küçük kardeşi için her şeyi göze alır. Mathilda’nın babası uyuşturucu işlerine bulaşır ve mafya tarafından öldürülür. O sırada marketten dönen Mathilda, komşusu Leon’un (Jean Reno) evine saklanır. Leon ise profesyonel bir tetikçidir. Fakat Mathilda’yı sever ve onu her şeyden korur.

2. Amelie (2001) – IMDb: 8.3

Amelie (Audrey Tautou), garsonluk yaparak geçinen, saf, körpe ve çekingen bir kızdır. Annesinin ölümü ve babasının soğuk tavırları yüzünden çok yara almıştır. Kendi kendine eğlenmeye çalışsa da, çok yalnız hissetmektedir. Ancak bir gün evinde bulduğu kutu ve sahibini aramasıyla her şey değişir. Çünkü Amelie aşık olmuştur.

3. Cesaretin Var Mı Aşka? – Jeux d’enfants (2003) – IMDb: 7.6

Polonyalı bir göçmen olmanın zorluğunu yaşayan Sophie Kowalsky (Marion Cotillard) ve annesi kanser olan Julien Janvier (Guillaume Canet) arasında güçlü bir bağ vardır. Oynadıkları cesaret oyunu bu bağı daha da güçlendirmektedir. Bu oyun için sırayla cesaret gerektiren zorlu şeyler yapmaları gerekmektedir. Oyunu oynamaya devam ettikçe aralarında bir aşk alevlenecektir.

4. Pas ve Kemik – De rouille et d’os (2012) – IMDb: 7.5

Bir gece kulübünde fedailik yapan Ali (Matthias Schoenaerts) ile katil balina eğitmeni olan Ste´phanie’nin (Marion Cotillard) yolları, gece kulübünde çıkan kavga yüzünden kesişir. Ali, zamanla Ste´phanie’den hoşlanmaya başlar. Stephanie, balina gösterisi sırasında trajik bir şekilde iki bacağını da kaybeder. Ancak Ali’nin desteği ile yeniden hayata bağlanır ve aralarında bir aşk yeşerir.

5. Piyanist – La Pianiste (2001) – IMDb: 7.5

Viyana konservatuvarında piyano öğretmeni olan Erika Kohut (Isabelle Huppert), kırk yaşını geçmiş olmasına rağmen hala annesi ile birlikte yaşamaktadır. Erika, kendini çok yalnız hissettiği için teselliyi pornografik ve mazoşistik eğilimlerde bulur.