Haydi bakalım basketbolun dört büyükleri! Gösterin büyüklüğünüzü. Örnek alın futbolu: Kulüpler Birliği’ni güçlendirip elinize alın basketbolun yönetimini... Davul sizin sırtınızda, tokmak Turgay’da. Olur mu böyle saçmalık? Parayı siz veriyorsunuz, devletin desteğini alan Turgay, 20 yıldır size patronluk yapıyor. Bu nasıl özerklik böyle? Nasreddin Hoca’yı dinleyin: Parayı veriyorsunuz, düdüğü de siz çalın...

Ah! Biliyorum: Balık hafızalısınız hepiniz. Turgay’ın, dördünüzü üst üste koyup nasıl ‘seçildiğini’ unutacaksınız hemen. İki düdük avantasının peşine düşeceksiniz ve dağıtacaksınız blokunuzu. Oysa... İlk kez bir araya gelmiş ve tek bir isim çevresinde toplanmıştınız. Şimdi yapılacak iş şudur: Aynı ismi (Ali Doğan) Kulüpler Birliği Başkanı yapın. Sağlam bir ‘Erkekler Ligi Yönetim Kurulu’ oluşturun. (Kadınlar ayrı olmalı.) İyi bir genel sekreter bulun. Dikilin Turgay’ın karşısına. Para sizde, güç de sizde olmalı. Kararları siz alın; Turgay’ı da Zeytinburnu noteri yapın, olsun bitsin. Otursun kendisine yaptırdığı dev federasyon binasında. Geleni onaylasın, gideni onaylasın...

Ya da... Alsın yanına yağdanlıklarını, ulusal takım işleri ile ilgilensin... Hımm! Düşündüm de.. erkek ulusal takımıyla da siz ilgilenmelisiniz. (Kadınlar ligi yönetim kurulu da kadınlarla ilgilenmeli.) Çünkü bir anlamda vitrininiz orası sizin. Bakın: Turgay’ın ‘Bogdanomani’si yüzünden beşinci torbaya düştük Avrupa’da. Sizler kulüpler bazında Avrupa şampiyonlukları kovalarken sizin yetiştirdiğiniz oyuncularla Turgay (nedendir bilinmez) Tanjevic eliyle ulusal takımı Avrupa’nın dibine çekiyor. El koyun şu işe beyler!

Sizler (alfabetik sırayla) Anadolu Efes, Beşiktaş, Fenerbahçe Ülker ve Galatasaray Medical Park’ın büyük başkanlarısınız. O halde... Büyük düşünmelisiniz. O koskocaman şirket ‘beleş’ bir yöneticiye emanet edilir mi? Bir formül bulun ve üç beş kuruş maaş bağlayın Turgay’a. Benim bildiğim başka bir işi yok bu adamın. Yazık değil mi? Yirmi yıldır bedavaya çalışıyor. Bir dört yıl daha mı ‘matrahsız’ yaşasın yani?

Hayır! Bal tutan parmağını filan yalayamaz beyler! Devlet işi bu. Para çıkmaz federasyon başkanlığından. Yirmi yıldır beleşe çalışıyor başkanımız. Dile kolay. Yirmi yıl bu! Sahip çıkmalıyız ona... Tamam! Son on yılda vitesi boşa aldı, yokuş aşağıya gidiyoruz, ama ne yapalım? Devletimiz böyle istedi. Yeniden seçildi. Nedeni de belli: Turgay, FIBA’ya başkan olacakmış. Yerine de Harun Erdenay’ı veliaht atamış. Oooh oh! Suyundan da koy... Tamamdır. Ferman padişahın! Ama... Biz yine de işimize bakmalıyız: Kuralım Kulüpler Birliği’ni, işletelim demokrasiyi. Devlet işinde kin olmaz. Turgay hepimizi üst üste koyup ‘seçildi’ diye ona küsemeyiz. İşimize bakmalıyız. Bence... Ona verilecek en iyi ders, ona hak ettiği saygıyı(!) göstermektir. Şlap! Uygula şu kararları Turgay. Şlap! Aferin sana Sabri Bey? Şlap! İşte böyle, hep böyle... Kih.. kih.. kih!