AKP seçim öncesinde İsrail’de Binyamin Netanyahu’nun tutturduğu yolu izliyor: Mümkün olan en gerici ittifakı gerçekleştirmek. Bunun için gözünü karartarak hiçbir şeyden çekinmemek. HÜDA PAR ile terörizmin desteğini güvenceye alan AKP, ilk ağızda anlaşamadığı oğul Erbakan ile ittifakı da sonunda becermiştir. Erbakan etiketinin bugünkü sahibi mahdum Fatih’in AKP’den adalet, eşitlik, dayanışma gibi istemlerde bulunmamış olması salt içini iyi bildiği kuruluştan bu tür istemlere olumlu yanıt gelmeyeceğinden emin olmasından değil, ama aynı zamanda kendisinin de bunları umursamamasından kendi malı gibi görmesinden kaynaklanıyor.

Fatih Erbakan’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ı desteklemek için ileri sürdüğü 6284 sayılı yasanın belli başlı maddelerinin kaldırılmasında iki taraf arasında varılan anlaşma konusunda bir açıklık olmamasına rağmen iki taraf arasında bu alanda en ufak bir görüş ayrılığı bile bulunmadığından kimsenin şek ve şüphesi olmamalıdır.

???

Kadını kendi malı ikinci sınıf bir yaratık olarak görmek, siyasal İslamın çeşitli renkleri arasında ortak paydadır. Nitekim kadını aşağılayan pazarlığın aşikâre çıkması üzerine olaya karşı çıkan mütedeyyin kadınlar, trollerin linç saldırısına maruz kalmışlar, yılmışlardır.

Aslında siyasal İslamın her türü kadını aşağılar, ikinci sınıf bir yaratık olarak nitelerken kurnaz davranmakta, kadını yücelttiği yalanının ardına gizlenmektedir.

Kadını cinsiyeti dolayısıyla analık işleviyle sınırlayarak eve kapatmaktadır.

Kutsal ana olarak nitelenen kadın, toplumsal hayatta erkeğin eşiti olamamakta, onun yanında yer almamakta, özgürlüğü analık işleviyle sınırlı kalmaktadır.

Şimdiye dek bu ikiyüzlü kampanyayı sinsice yürütürken siyasal İslam kurnaz taktiklerle, kadınları kendi mücadelelerinde kendi yanlarında tutmayı becerebilmişlerdir.

Analık, kadını toplumsal eşitlikten yoksun kılan bir zincir olmuştur.

Türkiye’de ezilmişlikten, yoksulluktan, baskıdan erkeğinin yanında kendi nasibine düşene birlikte boyun eğmekte olan kadın, kendi taleplerinin geri çevrilmesi üzerine uyanmakta ve çifte sömürünün ayırdına varmaktadır.

Siysal İslamın bugüne değin, başarıyla yürümüş kurnaz taktiği artık geri tepmeye başlamaktadır. Kadın kendine sunulan evin bir yuva olmayıp, hapishane olduğunun farkına vararak mücadele içindeki esas yerini almaktadır. Siyasal İslamı kapitalist sömürü ile uzlaştırarak toplumu kontrol etme savındaki AKP, kadının uyanışına büyük ölçüde katkıda bulunmuştur, daha da bulunacaktır.

???

AKP yirmi yllık iktidarı boyunca, Cumhuriyetin kurum ve kavramlarını yozlaştırmada, bütün demokratik denge mekanizmalarını bozmada, Türkiye’de gelir dağılımını allak bullak etmede, cehaletin saltanatını güçlendirmede, eşkıyayı her türlü silahla donatmada çok yol alınmasını sağlamıştır.

Ama bu yirmi yıllık iktidarın hiçbir yararı olmamış da değildir. Yalanlar, talanlar, dolanlar bu süre zarfında teker teker açığa çıkmıştır.

Kadına yüklenen “kutsal ana misyonu” da açığa çıkan büyük yalanlardan biridir. Mahdum Erbakan tarihi misyonunun bütün gereklerini teker teker yerine getiriyor. Bu konuda AKP ile aralarında pek bir fark da yok görüyorsunuz.