Diplomaside efelenme

22 Ağustos 2023 Salı

Pazartesi TELE1’e ulaşmak için kanallar arasında dolanıyordum, bir yerde son dönemlerdeki tutumuyla çoğunluğu çok yadırgattığı halde beni hiç şaşırtmamış olan Hulki Cevizoğlu’na rastladım. “Bakalım ne diyor?” diye biraz durakladım. Kısa bir girişten sonra, dam üstünde saksağan vur beline kazmayı bir çıkış yaptı: “Artık Türkiye’nin başında sesini çıkarmaktan çekinecek yöneticiler de yok. Gereğini yaparlar. Artık eski Türkiye geçti. Neydi o istediklerini yaparlar, Türkiye’de ses yok...”

“Bir gün buraya varacağı belliydi” dedim. Tam kanal değiştiriyordum ki düşündüm: Kim ne isterse “Baş üstüne abicim buyur” diyerek anında yerine getiren, bölgedeki tutumunu son irdelemede, emperyalizmin çıkarlarına uydurmuş diplomasisinin son örneğini daha iki gün önce yaşadık.

***

Türkiye’de üzerinde uyuşturucu bulundurmaktan ve satmaktan mahkûm olan, cezası da Yargıtay tarafından onanmış bulunan İsrail vatandaşı Danny Awka İsrail’in isteği üzerine Türkiye tarafından salıverilmiş ve bunun üzerine de İsrail Dışişleri Bakanı Kohen, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Fidan’a bu sonucu sağladıkları için teşekkür etmiştir.

Yerli ve yabancı diplomatik çevreler, bu olayı Türk asıllı Alman gazeteci Deniz Yücel ve Rahip Bronson’un iadeleri olaylarına benzetmiştir.

Hapisten salıverilmesine karar verilen İsrail vatandaşının ABD’ye iade edilmesi beklenmektedir.

Şimdi herkes, Türkiye ile İsrail’in normalleşme sürecinin başlamasından sonra, bu isteğin ne karşılığında yerine getirildiğini sormaktadır. Olay ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’nin bir mahkemesinin hükmünün yabancı bir devletin isteğiyle çiğnenmesi düşünülemez. Bu gibi sorunları yasal yollardan çözecek çareler bulunmaktadır. Bir kez daha bir Türk mahkemesinin hükmünün uygulanmaması bir yabancı devlet tarafından istenmekte ve Türkiye’deki iktidar tarafından yerine getirilmektedir. Ama işler bu minval üzere gitmekteyken Türkiye zaman zaman diplomaside efelenme yolunu tutmuştur.

KKTC yöneticilerinin Yeşil Hat üzerindeki Pile köyünde yaptığı yol üzerine duruma müdahale eden BM Barış Gücü ve KKTC yönetimi arasında çıkan gerginlikte Türk yetkililer, BM Barış Gücü’ne karşı, BM araçlarının birini dozerlerle tel örgülerin arkasına taşımışlardır. Kıbrıs konusuna vâkıf, Kıbrıs’ta görev de yapmış emekli Tümgeneral Haldun Solmaztürk, BM Barış Gücü ile gerginliği artıracak bu yöntem yerine, daha ılımlı bir yol tutulabileceğini diplomatik bir dille açıklamaktadır.

Mahalle kahvesi üslubuyla, sorunları çözmek değil, iç kamuoyuna hava basmak peşinde koşanlar Türkiye’nin temel konulardaki çıkarlarını koruyamazken efelenme diplomasisiyle de komik oluyorlar.

***

Kıbrıs konusunda kararlı ve akılcı bir politika uygulanmak isteniyorsa yapılacak iş bellidir. Kıbrıs konusunda son zamanlarda yeni eğilimler belirdiği kimsenin meçhulü değildir. İki devletli çözüm, yıllardır, herhangi bir soruna mahal vermeden sürmekte olduğundan, artık daha başka bir şekilde görülür olmuştur. Görüşlerin bu yönde değişmesi olasılığından söz edilmektedir. Bu durumda, şimdi durup dururken Annan Planı’nı yeniden ısıtacak veya buna benzer yeni çözümler önerecek çıkışlardan özenle kaçınmakta sayısız yarar vardır.

Arkadaşımız Mehmet Ali Güller’in de bu konuya, tam bu sorunlara dikkat çekmesi boşuna değildir.

İç kamuoyuna yönelik efelenme diplomasisi komik olmaktan başka sonuç doğurmuyor. Aynı konuya tekrar döneceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları