Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

12.12.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Son Hamas-İsrail savaşının gizi tartışılırken Hamas’ın niteliği konusunda da görüşler çatışıyor. Basınımızın iki seçkin siması geçen gün bu konuyu ele aldılar. Fatih Altaylı ile Murat Bardakçı çok tartışılan konuya kendi bakış açılarını getirdiler. Murat Bardakçı, Hamas’ı terör örgütü olarak nitelemenin yanlış olduğunu söyleyerek onu Kuvvacılar ile kıyasladı. Fatih Altaylı ise bu konudaki görüşlerini açıkladı.

Hamas’ın terör örgütü olup olmadığı konusu gerçekten tartışma götürür. Karşıtları Hamas’ı sivillere karşı eylem yapan bir terör örgütü olarak nitelemektedir. FKÖ’nün seküler yapısından rahatsız olan emperyalizmin de işbirliğiyle tasfiye edilmesi ve yerine İslamcı Hamas’ın getirilmesi olayını ve İslamcı militanların eylemlerini hatırlayanlar Hamas’ın terörist yanını da bilmektedirler. Fakat burada bir yanlışa düşmemek gerek. Hamas aynı zamanda bir kurtuluş örgütü olarak kurulmuştur. Hamas hem Filistinlilerin davasını savunmakta hem de şeriat düzenini savunan sivil toplum üzerinde terörist yöntemleri uygulayan bir kuruluş olarak ortaya çıkmıştır. Yani Hamas hem milli kurtuluş hareketidir hem de terörist, şeriatçı bir kuruluştur. Hareketin bu iki yüzü olayların niteliğinden kaynaklanmaktadır.

***

Ulusal kurtuluş hareketimiz ise yeryüzünde örneğine az rastlanır savaş demokrasisi içinde gelişmiş bir kurtuluş hareketidir. Kuvvacılar, Kurtuluş Savaşı’nın her aşamasında hareketin hukuka ve demokrasiye bağlılığına titizlik göstermişlerdir.

Demokratik temsil sistemine her aşamada bağlı kalmış olan Kuvvacılar, kendilerini demokrasi ve hukukla bağlı kılmışlardır.

Sandık konusunda çok titiz olan Kuvvacılar, aynı zamanda hareketin sivil yönünü de vurgulamayı hiçbir zaman ihmal etmemişlerdir.

Sivas Kongresi’nde delege olarak bulunan Ahmet (Alfred) Rüstem, kongre olarak sahip oldukları devrimci meşruiyetin kendilerine verdiği yetkiyle her şeyi yapmaya hakları olduğunu, kurallara uymak diye bir sorunları olmadığını söylemişse de Mustafa Kemal, demokrasi ve kurallara bağlılıktan vazgeçmedi.

***

Prof. Dr. Bülent Tanör bu olayı “savaş demokrasisi” olarak nitelemektedir. Savaşın bir ulusal kurtuluş savaşı olması, bu niteliğini pekiştirmiştir. Böylelikle bir yandan demokratik kurumlar oluşturmakta, kurullar seçilmekte, bir yandan da savaş sürdürülmektedir. Başlarda kongreler aracılığıyla oluşan, sonra yerini TBMM’nin aldığı sivil otorite üstünlüğü ve Meclis’e hesap verilmesi ilkelerine dayanan savaş demokrasisi bütün Kurtuluş Savaşı sırasında kesintisiz devam etmiş, bir yandan savaş demokrasiyi kurmuş ve korumuş bir yandan da demokrasi savaşı yönetmiştir. Görüldüğü gibi Kurtuluş Savaşı, örneğine az rastlanan tipik bir olgudur ki daha önce de daha sonra da uygulamasına rastlanmamıştır. Bu bakımdan Kurtuluş Savaşımızı diğer ulusal kurtuluş hareketleriyle karıştırmamak gerekir.

***

Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın bir diğer ilginç yönü de savaşın da ulusun da birbirlerine ön almamalarıdır. Yani, ulus bilinci savaş ile beraber gelişmekte, birbirlerini destekleyerek geliştirmektedirler.

Bu harekette milli iradenin “tecelligâhı” TBMM hem ulus bilincinin oluştuğu, pekiştiği odaktır hem de milli iradenin oluştuğu siyasi otorite merkezidir.

Bu şekilde ulus kendi bilincini doğurmakta, buna paralel olarak da o bilincin doğurduğu ulusu oluşturmakta, savaşı geliştirmektedir.

Bir fark da Hamas’ın şeriat düzenini savunmasına karşın, Kuvvacıların laik düzeni savunmalarıdır. Savaş demokrasisinin ilk eylemlerinden biri de 3 Mart 1924’te hilafeti kaldırıp Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla eğitimde laikliği getirmeleridir.

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023