Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sayın Soner Polat’ın eleştirilerine yanıt

22 Temmuz 2017 Cumartesi

Bu hafta PKK’nin katlettiği iki genç öğretmeni, Necmettin Yılmaz ve Şenay Aybüke Yalçın’ı yazacaktım. Fakat bugün (21 Temmuz Cuma) Aydınlık’ta sayın Soner Polat’ın “Bir İletinin Düşündürdükleri” başlıklı güzel yazısında, geçen hafta bu sütunda yayımlanan “Büyük Adalet Yürüyüşü ve Sonrası” başlıklı yazımdaki bazı sözlerime ve görüşlerime yönelttiği eleştiriler bu haftaki yazımın konusunu ister istemez değiştirdi. Sizi eleştiren bir yazıya nasıl güzel diyorsunuz diye sorulabilir. Yanıtım, yazının incelikli üslubu ve sayın yazarın hakkımda söylediği (layık olmak istediğim) değerli sözlerdir. Söz konusu yazıya ilişkin (ve bu bağlamda elbette bana yönelik) eleştirilerinde ise haklı olmadığı düşüncesindeyim.

***

Emekli Tümamiral sayın Soner Polat, “Balyoz” ihanetine hedef olmuş, ordumuzun en değerli subaylarından biridir. Hepsine sonsuz saygı ve sevgi duyduğumu tekrarlamama sanırım gerek yok. Kaldı ki onlara ilişkin olarak şu “emekli” sözünün kullanılmasından da her zaman rahatsızlık duydum.. Fakat bu bir başka konu…
Eleştirilere gelince, en önemli bulduğuma değinmekle yetineceğim.
Sayın Polat şöyle diyor:
“Kemal Kılıçdaroğlu bu yarıştan (Cumhurbaşkanlığı yarışından) kaçıyor. Aday olmayacağını açıkladı! Peki Behramoğlu’na göre zirveye tırmanan Kılıçdaroğlu aday olmuyorsa, kim olmalı? Kendimi zorlayarak şöyle bir sonuç çıkardım: Bir MP (Merkez Parti) kurulmasını bekleyeceğiz. Daha sonra PKK, pardon HDP’nin kapısını çalacağız. Bu üç parti istişarelerde bulunacak ve yıldız (!) bir aday çıkarılacak! Ve bu aday, seçimi kazanacak! Kısa dönem için, yani önümüzdeki seçimde CHP’den umut kesildiğine göre, bütün yükü kurulacak MP ile hapisteki HDP çekecek! Türkiye emperyalist merkezlerle kıran kırana bir savaşın içindeyken, Türk milleti PKK’nin siyasi kanadını ve Atlantikçilerle dirsek temasında olanları iktidara getirecek!”

***

Sevgili amiralim! Yazınızın odağını oluşturan paragrafta, doğrular ve yanlışlar bir arada. Evet, Kemal Bey bir zafer kazanmıştır, fakat aday olmama kararı çok yerindedir. Bir Merkez Partisi kurulmasını beklemeyeceğiz, fakat bu bir zorunluluktur. AKP’nin parçalanması, Erdoğan’ın indirilmesi başka türlü mümkün değildir. Böyle bir parti kurulmasına engel olmak için ellerinden geleni yapmaktalar ve yapacaklar. Kapalı kapılar ardında şantajdan tehdide, baş döndürücü rüşvetlere kadar kim bilir ne dolaplar çevrilmektedir. Allah aşkına, bunu göremeyecek, bilemeyecek kadar saf mısınız!

***

Türkiye emperyalist merkezlerle kıran kırana bir savaş içindeymiş… Erdoğan öncülüğünde mi? Yoksa Hulusi Akar’ların, Hakan Fidan’ların, Meclis’teki AKP çoğunluğunun önderliğinde mi? Yapmayın! Böyle düşünüyorsanız eğer çok büyük bir hayal içindesiniz. Bir sohbetimizde Doğu Perinçek’e romantiksin demiştim. Evet, devrimci romantik olur, diye yanıtlamıştı beni. Elbette! Lenin’de böyle söylüyor “Ne Yapmalı”nın son paragrafında… Fakat rüyalarımız, hayallerimiz bir türlü gerçekleşmiyorsa, durup nedenlerini düşünmemiz gerekmez mi?

***

Kimin başkan adayı olacağını şu anda konuşmak ise zaten yanlıştır. Buna henüz vakit var. 2019 hesabını bir yana bırakıp, her günün gereğini yerine getirmeliyiz. CHP’den umut kesmiş değilim. Fakat ülke bir tek CHP ile bu karanlıktan çıkamaz. Bu yolda, bu yönde bütün olanakları, bütün olasılıkları değerlendirmek zorundayız. HDP’yi “hapisteki HDP” diye nitelemek bize yakışmaz. O da bir Türkiye partisidir, olmak zorundadır. Olamazsa PKK ile birlikte zaten silinip gidecek ya da bugünkü iktidara boyun eğecektir. Siyaset mühendisliği zaten tam bu gibi durumlarda gereklidir.

***

Merkez Partisi’ni daha kurulmadan “Atlantikçilerle dirsek teması içinde olmakla” suçlayarak, HDP’yi PKK’nin siyasi kanadı olmakla mahkûm ederek, CHP’yi “emperyalist merkezlerle daha yakın ilişki savunmak” hedefine kilitleyerek, ülkeyi kiminle, kimlerle, nasıl karanlıktan çıkaracak, parçalanmaktan kurtaracağız?
Hayal kurarak, rüya görerek mi?
Lütfen bizlere, şairlere bırakılsın bu…
Sevgi ve saygılarımla.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye kimin? 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları