Aydın Engin

Bir Kürt Devletine Doğru (mu?)

22 Ekim 2014 Çarşamba

Herhalde farkındasınız…
Haftalardır tartışılıyor, konuşuluyor: “Kobani düştü düşecek… Hayır düşmedi ve düşmeyecek… Ama IŞİD kent merkezine girdi, bayrak dikti… Hayır orası kentin dış mahallelerinde boş bir bina… İntihar saldırısı… Bombalı araç… ABD havadan IŞİD mevzilerini bombalıyor… Bombardıman işe yarıyor… Yok canım yaramıyor… PYD karşı saldırıya geçti… IŞİD, Kobani’de geri püskürtüldü… Hayır, IŞİD açıklama yaptı, Kobani’yi ille de alacağız dedi… Boş ver propaganda numarası bu. IŞİD kesinlikle püskürtüldü…”
Günlerdir böylesi ve bununla sınırlı bir haber sağanağı içindeydik… Ancak iki gündür Kobani ekseninde bir şeyler değişti.
Bir: ABD Kobani’ye askeri yardım yapacağını ilan etti ve ardından da 24 ton silah ve mühimmat yardımını havadan Kobani’ye indirdi.
İki: ABD, Rojava’daki egemen siyasi güç, PYD’yi terörist bir örgüt olarak görmediğini resmen ilan etti.
Üç: Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi, Kobani’yi savunan PYD güçlerine destek olmak üzere peşmerge birliklerini Türkiye üzerinden Kobani kantonuna aktardı.
Dört: Kobani’ye yapılan yardımla ilgili Irak Kürdistanı’ndaki iki siyasal güç anlaşmazlığa düştü. Talabani’nin liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Kobani’ye yollanan 24 tonluk silah ve mühimmatın kendi başarıları olduğunu ileri sürerken, Barzani’nin ağırlıkta olduğu IKBY hemen bu yardımın Irak Kürdistanı’ndaki halkın Kobani’ye desteği olduğunu açıkladı…
Beş: Mesud Barzani’nin çağrısı ile Rojava’daki Kürtler arasındaki sorunların çözümü ve birliğin sağlanması için Dohuk’ta toplanan doruk toplantısında PYD ile Barzani’ye yakın Suriye Kürt Ulusal Kongresi (ENKS) arasında bir haftadır kesin bir uzlaşma sağlanamıyor. Anlaşmazlığın merkezinde Rojava’daki kanton sistemi var. Barzani kanadı bu sistemden vazgeçilmesinde ısrar ediyor; PYD kanadı ise kanton sisteminin “Rojava gerçeğinin” ta kendisi olduğunu savunuyor. Ancak yine de askeri bir işbirliğinin önü açıldı. Peşmerge Kobani’ye yardıma gidiyor…
Altı: Türkiye’de “çözüm süreci” birden hız kazandı. Bir yandan “Akil İnsanlar” yeniden bir araya getirildi; Başbakan’la altı saat süren bir toplantı yaptılar. Ardından Başbakan “yol haritası”nın hem Öcalan, hem Kandil tarafından onaylandığını resmen açıkladı. Öcalan için İmralı’da bir sekretarya oluşturma noktasına varıldığı da açıklandı.
Son birkaç gün içinde yaşanan gelişmeleri “yedi, sekiz, dokuz” diye sürdürebilirim. Ama bu kadarı bile yeterli.
Evet, Kürt cephesinde önemli gelişmeler var…
Yukarıda saydığım altı paragrafı, onlara eklenebilecek daha birkaç paragrafı tek tek ele alırsak önemli gelişmeler belki abartı gibi görünür. Ama tümünü birlikte ele alırsak kanımca önemli gelişmelerin bütün ipuçları belirmiş durumda.

***

Anlaşılan o ki ABD ve onun dümen suyunda giden Almanya, İngiltere, Fransa gibi AB’nin ağır topları Ortadoğu’da haritaların yeniden çizilmesinin ve sınırların yeniden belirlenmesinin zamanı geldiği kanısında ve galiba kararındalar…
Bu, dört ülkeye (Türkiye, Irak, Suriye ve İran) yayılmış Kürt halkı için bugüne kadarkinden farklı, çok farklı bir gelecek demek.
Bu farklı “gelecek” bir Kürt ulus devleti olarak somutlaşabilir. Bu Barzani’nin de düşü. Ortadoğu petrollerine, İsrail’in yanı sıra güçlü ve güvenilir bir bekçi arayışının sonucu ABD ve AB için bir Kürt ulus devleti olabilir. Bunun Barzani liderliğinde yürümesine de aynı kesimlerin itirazları olmayabilir.
Ancak Türkiye’de yürüyen “süreç” de finale doğru gidiyor. Sonuçtan kimler mutlu olacak, kimler itiraz edecek? Bunu bugünden kestirmek mümkün değil, doğru da değil. Sonuç olarak bu Kürt siyasal hareketinin değerlendireceği ve cevaplayacağı bir soru.
Ancak Kürt siyasal hareketi diye nitelediğimiz, aslında “İmralı - Kandil - HDP üçgeni” olarak kavramamız gereken kesim bir Kürt ulus devleti konusunda kendisini bağlayan ilkelere sahip. Özeti: Dört ülkeye yayılmış Kürtleri, tek bir ulus devletin çatısı altında toplama hedefi bu kesimlerce çağın gerisinde kalmış bir adım olarak değerlendiriliyor ve onun yerine dört ülkenin ulusal sınırlarını yok etmeden, ancak sınırların bu ülkelerin halkları arasındaki siyasal, ekonomik, kültürel, sosyal ilişkileri engellemeyecek bir dönüşüme uğratılmasını öneriyor. Bu hedef “demokratik konfederasyon” terimi ile adlandırılıyor.
Herhalde gözünüzden kaçmadı: Barzani’nin çözümü ile PKK-PYD çizgisinin çözümleri uyuşmuyor, tersine çelişiyor
. …Ve bu kolay aşılabilecek bir çelişki de değil.

***

Besbelli ki Kürtlerle ilgili bölgedeki gelişmeler önümüzdeki günlerde gündemimizin en tepesine oturacak. Yani daha çok tartışacağız, yazacak, çizeceğiz.
Ben bugün sadece sorunun ve konunun “İşte, ABD emperyalizmi Kürt devleti kurduracak, Türkiye’nin, Suriye’nin ve Irak’ın ulusal sınırlarından parçalar koparılıp bu yeni devlete teslim edilecek” gibi kestirme değerlendirmelerle, yalınkat analizlerle kavranamayacak kadar karmaşık olduğuna işaret etmek istedim.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları